Sabahattin Ali’nin okuduğum son romanıydı. Düşündüren, sorgulatan bir eser. O yüzden kitabı okurken birçok yerde biraz durup beklemeniz gerekebilir. İnsana dair, hepimizin yaşayabileceği ruhsal çalkantılara değinen yazarın üslubunu da bir o kadar sarsıcı buldum. Gözlem tekniğini çok başarılı bir şekilde kullanmış. Ayrıca iç monologlar da romanda önemli bir yer tutmuştur. Yazar yer yer romantizme yönelse de eserde realist özellikler çok daha ağır basmaktadır. Aslında insan duygularının sebepleri ve sonuçları ile ilgilenen yazar bu bağlantıyı Ömer, Macide ve Bedri karakterleri üzerinde yoğunlaşarak aktarmıştır. Günümüz insanını da ilgilendiren güçlü olma kaygısı, hayatta bir amacın olması gerekliliği de Ömer üzerinden aktarılmıştır. Roman “Kuyucaklı Yusuf” kadar sert değil ama oldukça güçlü ve sarsıcı bir üsluba sahiptir. Türk edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan Sabahattin Ali, toplum gerçeklerinden kopmadan insan ruhuna dokunabilen bir yazardır. Romanlarında bu durumu daha çok görürüz. Öyküleri toplumsal meselelere daha çok yer verir ve öykülerinin de muhakkak okunması gerekmektedir. Size kendinizi ve hayatınızı sorgulatacak bir kitapsa aradığınız okumanızı tavsiye ederim.