“Her şey, her zaman anlatılabilir,
yeter ki bulanık bir kafanın ürünü olmasın.”
.
Bu Davet Bizim ismini aldığımız whatsapp okuma grubumuzun
Ocak 2020 okuması idi Yenişehir’de Bir Öğle Vakti.
.
Sevgi Soysal; hastalığı nedeniyle yazılarına ara verdiği
Politika gazetesine uğradığı 31 Mayıs’ta,
kızı Defne annesine sarılıp göğsüne sokulduğunda
dostlarına şöyle demişti:
”Hayatı sevdim. İnsanları sevdim. Ama yenildim. “
.
Yenilmedin Sevgi Soysal.
Geride o kadar güzel eserler bıraktın ki, yenilmedin.
.
Yenişehir’de Bir öğle Vakti: kişileriyle, olaylarıyla,
anlatılan dönemiyle tam bir metafor.
Okurken tek bir satırda gerçeklik aramadım,
oysa ne kadar da günlük hayatın içinden gelen
bir kitap idi değil mi?
.
12 Mart, Sevgi Soysal’ın hayatı ve yazarlığı üzerinde
derin izler bırakan bir dönem oldu.
Cezaevinde iken kaleme aldığı ve
ona Orhan Kemal Roman Ödülü’nü getiren
Yenişehir’de Bir Öğle Vakti, şüphesiz ki
devrilmek ya da kesilmek üzere olan ağacın etrafındaki
kişilerin çarpıcı ya da sıradan denebilecek hayatlarını anlatmıyordu.
.
Dönemin siyasi tarihine uzak olanlar adına
mental açıdan zorlayıcı,
hakim olanlar için ise dönemdeki sekter tutumları ve
ataerkil sistemi gözler önüne serip,
yorumlamasını isteyen bir eser idi.
.
Konu ve kişi geçişleri karmaşık görünse de,
Orhan Kemal roman ödülünü almak böyle bir şey olsa gerek.
.
Var ol Sevgi Soysal.
.
He bir de Ali! SELAM OLSUN sana!
.