Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

881 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
65 günde okudu
Büyülü dili eşliğinde Mann ile 1900lerin başına keyifli bir yolculuk...
Thomas Mann 2 ciltten oluşan, adı gibi büyülü ama okuması bir hayli zorlu bu romanında zaman, batı felsefesi, farklı kültürler, siyasi sorunlar, aşk, hastalık gibi temaları platonik bir aşk hikayesine sarıp inceler. 1. Dünya Savaşı öncesi dönemdeki siyasi sorunları, yüzyıllardır devam eden imparatorlukların ve aristokrasinin çöküşünü, bilimin gelişimini incelerken dönem burjuvasını ve ahlakını eleştiren 1924 tarihli bu roman, en büyük toplumsal kırılmaların yaşandığı o döneme ait mükemmel bir referans aynı zamanda... Thomas Mann’ın bu romanı, 1. Dünya Savaşı öncesinde Davos’taki bir sanatoryumda geçer. Kahramanımız Hans Castorp hasta kuzenini ziyaret için 3 haftalığına gelip 7 yıl kaldığı sanatoryumda, “düzlükteki” sıkıcı hayatının aksine kendine yeni birçok kişi ve kavramla karşılaşır. Zamanı, tıp ilmini, psikanalizi, dönemin siyasi sorunlarına farklı bakışları irdeler. Arkadaşları ve sanatoryum sakinleri liberal mason Settembrini, Katolik Cizvit Naphta, kuzeni asker Joachim, platonik aşkı Clavdia, doktor Behrens ve yardımcısı Krokovski ile birlikte sürekli yeni keşifler yapar Castorp hayat hakkında. Bu keşifler onu cezbeder; öyle ki ciddi bir rahatsızlığı olmamasına karşın “düzlük”te yapacağı sevdiği bir işi olmadığından ve sanatoryum ortamı bu meraklı ve heyecanlı genç için “düzlük”ten çok daha ilgi çekici olduğundan geri dönmez. Kitabın 2. cildinde Clavdia’nın sevgilisi olarak ortaya çıkan Peeperkorn, entellektüel olarak kahramanların hiçbiri ile karşılaştırılamayacak kadar cahil olmasına karşın, gücü ve karizması ile sanatoryumun en ilgi çeken ve sözü mutlaka dinlenen kahramanı olur. İstisnasız herkese, Settembrini’ye bile söz dinletebilmesinin sebebi parasının gücü, davudi sesi, yukarıdan bakan tavrı, öfkelendiğinde son derece fütursuz olabilmesi; yani aslında bir burjuva beyefendiye asla yakışmayacak tavırlara sahip olmasıdır; özünde karizması budur. Bu, hemen izleyen dönemde Avrupa’da kabalığın burjuvaziye karşı son derece hızlı yükselmesi ve Hitler’in başını çektiği bu saygısız, görgüsüz ama korkutan tavrın ortaya çıkışının yazar tarafından çok daha öncesinde sezinlendiğini düşündürür. Nitekim romanın sonunda kahramanımız Hans Castorp da yaklaşan savaştan kaçamayacak, kendini “tam bir sivil” olarak görmesine karşın sanatoryumdan, belirsiz bir sona doğru yol alacaktır. Son olarak bir yerlerde okuduğum ve benim sayfalarca yazsam böyle güzel ifade edemeyeceğim kısa ve öz yorumu paylaşmak isterim: “Mann nüfuz sahibi 3 karakteri resmederken Weber’ci bir yaklaşımı takip eder. Settembrini rasyonelliği, Naphta geleneği, Peeperkorn ise pür karizmayı temsil eder."
Büyülü Dağ (2 Cilt Takım)
Büyülü Dağ (2 Cilt Takım)Thomas Mann · Can Yayınları · 20181,199 okunma
··
202 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Çok güzel anlatmışsın kitabı
AkilliBidik
AkilliBidik
Savaşlar ve savaşların sebebiyet verdiği psikolojik buhranlar konulu eserleri okumayı çok severim. Mutlaka okuyacağım...
AkilliBidik okurunun profil resmi
Teşekkürler :) Seveceğine eminim. Bir tatil döneminde okumanı öneririm zira 2 kalın cilt, okurken bazı noktaları anlayabilmek için inceleme yapmak da gerekiyor, oku oku bitmiyor...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.