Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

463 syf.
10/10 puan verdi
İlk söylemek istediğim şeyi hemen ifade etmek istiyorum: Kemal TAHİR’le tanışın. Esir Şehrin İnsanları benim uzun süredir okumak istediğim, radarımda olan bir kitaptı, ama sanırım yeterli motivem yoktu; bir arkadaşın bu seriye başlayıp beni de uyandırmasıyla ben de okumuş, tanışmış oldum. İyi ki okuduğum kitaplardan oldu. Sizin de listenizde ise ve bir türlü ona sıra gelmiyorsa, bence bu sizin için bir işaret olsun. Bu seferki incelemeyi kitabın içeriğinden veya gayriciddi duygularımdan arındırarak farklı bir perspektifle yapmak istedim. Bu kitapta öğrendiğim, kelime hazineme eklediğim yeni kelimeler aslında kendimce not aldığım kelimelerdir. Ama daha sonra düşündüm, burada da paylaşayım dedim ki hem kendinizi test etmiş olursunuz hem de belki birinize bir kelime-cik öğrenmenizde bir katkım olur. Kısa kes, aydın abası olsun diyerekten bazı bilmediğim kelimeleri ve birkaç ifadeyi kitap içinde geçen cümlesiyle beraber yazdım. BU BİLGİLER %100 DOĞRU VE TEYİTLİ DEĞİLDİR. Elbette profesyonel bir içerik olmadığı için, TDK dışında ekşisözlük ve diğer bağlantılı sitelerden de yararlanılmıştır. Muhakemesi size kalmış. Mer-views, 2020 *** Kaltaban: Namussuz. (“Kaltaban mıydım ben bu kadar?..”) Buduar: Buodoir: Kadının küçük özel odası. (“Sabriye yatak odasının bitişiğine Fontainbleau Sarayı’ndaki Türk buduarının tıpkısını yaptırmıştı.”) Mujik: Rus köylüsü. (“…Allaha şükür, anladı artık mujikler artık, Çar babasız yapamayacaklarını…”) Paraşol: /paraçol: (İtal.) Tek atla çekilen, üstü kapalı, yanları açık, dingilsiz asma araba. (“Kâmil Bey neredeyse dağılacak gibi her yanından ayrı gıcırtılar gelen paraşolla Üsküdar’dan Bağlarbaşı’na çıkıyordu.”) Reze: Menteşe (“…paslı kilit anahtara epey direndi, rezeler gıcırdadı.”) Karakunculus: /Karakoncolos: Varlığı çocukları korkutmak için uydurulmuş, gerçekdışı, korkutucu bir yaratık. (“Bunlar modeli olmayan karakunculus hayalleriydi…”) Lapçın: Tabanı meşin olan mest. (“Lapçınlarını çıkarmış, mestli ayaklarından birisini altına alarak yarı bağdaş kurmuştu.”) Potur: Dizkapağına değin geniş olarak inen, arka yanında büzgüleri çok, dizkapağından aşağıya gelen yeri dar bir tür pantolon. (“…Manav Ali Ağa artık bir işlemeli poturdan, bir abani sarıktan ibaret İstanbul esnafı değil…”) Hırpadak: birdenbire, hemencecik. (“Gavurun dediği çıktı bey… iki ay sonra harp patladı. Bereket biz girmedik hırpadak.”) Müstebid: birbaşına olan, müstakil. (“…Bir de şerefli adamsın öyle mi? bir de müstebide çatarsın…”) Mitralyöz: Makineli tüfek. (“… sanırsın, yüz kere denemiş de inanmış ki kurşun vurmaz, mitralyöz biçmez, gülle parçalamaz …”) Sürre: Osmanlı padişahlarının, ileri gelenlere dağıtılmak üzere, Mekke ve Medine’ye gönderdikleri para ve armağanlara verilen ad. (“Ayol o ‘donanma’ değil, sürre alayı…”) Çatana: Filika büyüklüğünde, islimle işleyen deniz teknesi. (“Yorgun bir çatana… başı kıçı aynı biçimde yaşlı şirket vapuru.”) Avadan: Araç, aygıt, av çantası. (“İlaç, hastane avadanlıkları yüklemiş dediler…”) Etüv: Belirli sıcaklıklarda mikrop üretme, sterilize etmekte, ısıtma, pişirme veya kurutma amaçlı kullanılan laboratuvar fırınıdır. (“Ahmet, etüvden yeni çıkmış bir hasta elbise gibi…”) Aftos: sevgili, metres. (“Herkes aftosuna sahip olsun…”) Zamkinoz: Adı o anda akla gelmeyen ya da adı söylenmek istenmeyen ufak, değersiz bir şey yerine kullanılır. (“… İnebolu’ya emaneti varmış. Posta zamkinozu yetiştirememiş.”) Çalyaka: birdenbire yakasından tutarak. (“Peki dedik demedik ki aynasızlar bizi çalyaka etti.”) Arasat: Kuran’a, İslam inanışına göre bütün ölülerin, kıyamet günü Tanrı tarafından diriltilip bir araya toplanacakları yer. (“…bizi yakarsan yarın Arasat meydanında on parmağımı yakanda bil”) Mülevves: İğrenç, kir, pis (“Zaten gözüm tutmamıştı mülevvesi!”) Yave: saçma, anlamsız söz (“Af buyurun, siz siviller muharebe denilince aruzla yazılmış yaveleri hatırlarsınız…”) Çin Maçin: Çin ve Çin'in güney kısmı. (“İnebolu’yu görsen! Çin Maçin içine düştüm dersin!”) Nuhuset: uğursuzluk, kademsizlik (“…herifi bir nuhuset kaplamış Allah göstermesin! Adını bile bir haftada öğrenebildim.”) *** Özdeyişler ve bazı diğer ifadeler: “It kursağı yağ götürmez”: Buna tam bir açıklama bulamadım. “Keçinin meşeye ettiğini, kül derisinden çıkarır.” Sumak yaprağı ve meşe külü deri tabaklamakta kullanılır. Keçi, derisinin hırpalanmasıyla canlı iken yaptıklarının cezasını görür. Silkin şu mezellet tozu uçsun üzerinden… (Tevfik Fikret-Millet Şarkısı> siirparki.com/tevfik3.html ) Zafer savunuya muhtaç değildir. "Bu rüzgârı bi mededin inkılabı var": Bkz. youtube.com/watch?v=4Kq9GVj... (..."bu gün bize karşı esen, bu hayırsız, yardımcı olmayan rüzgarın değişeceği, tersten eseceği günler de gelecek" gibi bir anlama gelir./ eksisozluk.com/bu-ruzgar-i-bi-... ) Merve, 03.02.2020
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 201910,2bin okunma
··
78 görüntüleme
Beyzagül okurunun profil resmi
Teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.