Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Selam.. Haruki Murakami “Sputnik Sevgilim”.. Yazardan okuduğum bir önceki 1Q84’ten sonra, çok daha konforlu ve hızlı bir okuma yaptığım eseri, kendi perspektifimden iki bölümde değerlendirmek istiyorum. İlk yarı, okurun kendine yöneltmesi gereken bazı sorularla geliyor. ️Aşkın cinsiyeti olur mu? ️Ben homofobik miyim? ️Böyle bir aşkta taraflardan biri “seven ya da sevilen” olsaydım ne hissederdim? Anlatıcı rolünü de üstlenen erkek karakterin, en yakın arkadaşı aynı zamanda aşık olduğu kadın “Sumire” karakteri, kendinden yaşça büyük bir başka kadın “Myu”ya ilk görüşte aşık olur. Karakterler klasik Murakami tasvirleri ile farklı formlarda yalnızdır. Hem erkek anlatıcı (bu arada genç bir ilkokul öğretmeni), hem de Sumire (yazar olmaya gönül vermiş, yazar aday adayı), aşık olunan kadın hakkında düşünür, konuşur. Yine yazarın özelliklerinden biri olarak “erotik düşler ve istekler de” betimlenir. Buraya kadar sevdin mi derseniz, homofobik değilim, tercihlere saygılıyım, lakin bir kadının başka bir kadına hissettiği aşkı okumak bana keyif veriyor da diyemem. Sumire’nin Myu’nun iş teklifini kabul edip, yanında çalışması ve birlikte yurtdışı seyahatine çıkmalarıyla metnin ilk yarısı tamamlanır. Temel oluşturulmuş, taşlar yerine oturtulmuş, Murakami’nin akıl oyunları başlamıştır. Bu kısmı tamamlamadan Sputnik nedir diye merak edenler için; “Sputnik” Sovyetler Birliğinin 1957 yılında, uzaya gönderdiği ilk yapay uydunun adı. Rusçada Sputnik, İngilizcede “travelling companion” yani “Yol arkadaşı” manasında. Eserin yazım tarihi 1999, 1Q84 ise 2009, neden bu ayrıntıyı vermeye gerek duyduğuma geliyorum. Kitabın ikinci yarısı, adeta bir öncü 1Q84. Başlangıç kabul ettiğim kısmın sonrası, yazarın imzası sayılan; post-modern, sürrealist bir kurguya evriliyor. İlk bölümde zeminlenmiş karakterlerin yalnızlıklarına, çeşitli açmazların eklenmesi, doğal bir süreçten ziyade, bana biraz “yama” gibi geldi. Öncü 1Q84 dememin sebeplerinden biri, anlatıcı erkek karakterin, 1Q84 baş karakterlerinden biri olan “Tengo” ile birden fazla bakımdan benzerlik göstermesi. Yine bir öğretmen, yine kendinden yaşça büyük evli kadınlarla ilişkiler, aşık olduğu kadın dışında birlikte olduklarının önem arz etmemesi vs vs. Sumire ve Myu, seyahatinin son ayağı olan Yunanistan’ın küçük bir adasında gerçekleşen ya da sadece rüyadan ibaret olan, esrarengiz olaylar. Murakami sözün bir yerinden sonra her iki kadın için de “paralel evren” kapılarını aralıyor veya aralamış görünmesini istiyor. Kendine dışarıdan bakma, yaptıklarını izleme, ama buna müdahale edememe, yahut yapılan ya da yaşanandan duyulan pişmanlığın üstesinden gelememe hallerini,, ya paralel evren ya da rüyalar şeklinde alternatifliyor, ki bu da okurun ayağını hep havada bırakıyor, cebinde bir acaba ve birkaç belki ile birlikte. (Bakınız lunapark, bakınız Sumire’nin kayboluşu) Gerçeklik duygusu hep belirsiz. 1Q84 kitabında bolca okuduğumuz “paralel evren” Sputnik Sevgilim’de bebek adımlarıyla, ben geliyorum diyor. Her ne kadar bir önce okuduğum 1200 küsür sayfaya göre, görece konforlu bir okuma yaptığımı söylemiş olsam da, eser metaforik diliyle okuru yorup, yoğurmaktan geri kalmıyor. Yazarın sırf bu kitap değil, genel anlamda final yazmak hususunda, bir gediği olduğunu düşünüyorum. Sanki, ya sona gelene kadar sarfettiği efor, finali getirirken onu zorluyor ya da sonu gelsin bitsin istemiyor gibi. Kısaca sonu zorlama buldum. Saygılarımla
Sputnik Sevgilim
Sputnik SevgilimHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20165,7bin okunma
··
755 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.