Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

328 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Evet, kitap hikayesi anlatmama olayım buraya kadardı. Bu kısım olmadan incelemem tam olmuş gibi hissetmiyorum, içimde bir şey beni rahatsız edip duruyor… yani, hadi hikayemize geçelim. Benim birkaç gün öncesine kadar “seri değil lalala seri değil’ diye ortalıklarda dolanmamın aksine KABUL EDİYORUM evet, seri. Çünkü yıllar önce henüz Isla yeni çıkmışken ve ben Lola ve Isla arasında kalıp oradaki ablanın (2016 üsküdar kitap fuarının bana bu kadar malzeme vereceği kimin aklına gelirdi??) Isla’yı önermesiyle onu almıştım ve okumuştum ve eh iştelik bir derecede sevmiştim ve sonra Lola’yı okumaktan vazgeçmiştim (Anna o zaman yoktu). Daha sonra çok çok sevdiğim bir çevirmenin hesabını stalklarken Anna’ya ve Anna’nın ondaki yerinin ne kadar farklı olduğunu anlatan bir yoruma denk gelince, eh, fikrimi değiştirdim ve hem Anna’yı hem de Lola’yı okumaya karar verdim. Açıkçası kitabı bitirdikten sonra yazın okumadığım için çok ama çok sevindim. Çünkü eğer yazın okusaydım şimdi olduğu kadar sevebileceğimi sanmıyorum. Çünkü Anna’yla hikayelerimiz benziyordu. Herkesin çoktan birbirini tanıdığı ve arkadaş olduğu yeni bir okul, yeni arkadaşlar, lanet olası Fransızca ve yeni duygular… Anna gidipte salak gibi okulun en tatlı ve yakışıklı ve popüler ve havalı ve sevgilisi olan çocuğu St. Clair’e vurulduğunda kendimi o kadar da salak hissetmemeye başladım çünkü ben de yeni okulumda okulun en tatlı ve yakışıklı ve popüler ve havalı ve sevgilisi olan (+ ne yazık ki ‘bad boy’) çocuklarından birine vurulmuştum ve kendimi TAM MANASIYLA BİR GERİZEKALI gibi hissediyordum. Ama Anna’nın da aynı hatayı yapmış olması beni mutlu etti. Çünkü aynı hataya düşen tek ben değildim, yehu! Evet, bu noktada Anna ile hikayelerimiz ayrılıyor çünkü onunki benimkinden çok daha iyi bir şekilde ilerledi. İçinde St. Clair’in de olduğu mükemmel bir arkadaş grubuna düştü, ailesinden uzakta dünyanın en güzel şehirlerinden birindeydi ve sevdiği çocukla aralarında bir şeyler oluyordu. Yani, kesinlikle çok daha iyi bir şekilde devam ediyor. (benimki aynı noktada takılı kaldı) Şimdi, eğer benim fikirlerime gelecek olursak… kitabı beklediğim kadar çok sevmedim. Yani Anna ve St. Clair ve onların hikayeleriyle tanıştığım için mutluyum ama hikayelerimizin birçok ortak noktası olmasına rağmen kitap bende o kadar da kalıcı bir iz bırakmadı. Ki bunca ortak nokta düşünülürse bana kendimi daha sıcak ve kıpır kıpır hissettirmesini beklerdim. Kitapta tamam, iyi güzel bir arkadaş grubu vardı ama yazarın bunu güzel işleyebildiğini düşünmüyorum. Yani Meredith, Rashmi, Josh… hepsi bir görülüp bir kayboldular. Meredith’in bahsi yüz sayfa geçmiyor sonra birden Anna’yla baya yakın arkadaş olmuş oluyorlar ama biz bu sürece dair hiçbir şey okumadığımız için bir şeyler havada kalıyor ve o sıcaklığı hissedemiyoruz. Ve bir diğer noktada Anna ve St. Clair’in ilişkisinin bir süre sonra tatlı ve sıcak olmaktan çıkıp saçma salak bir şeye dönüşmesi. Anna, St. Clair’den sadece hoşlanmakla kalmayıp birde sırılsıklam aşık olduğunu fark ettiğinde ona birden St. Clair diye değil Étienne diye sesleniyordu ve bu cidden ÇOK AMA ÇOK GÜZELDİ ki St. Clair’in de çok hoşuna gitmişti ve anlarsınız işte, çok tatlılardı. Fakat daha sonra her Anna St. Clair’e sinirlendiğinde, büyük ya da küçük fark etmeksizin ona Étienne değil yeniden St. Clair demeye başladı ve bir noktadan sonra adıyla hitap etmesinin güzelliği yok oldu. Çünkü sürekli aynı şeyi yapması beni bir noktadan sonra sıktı. Ve gel gelelim, yine en yakın arkadaş olayları. Açıkçası Anna’nın biraz şımarık olduğunu düşünüyorum… yani Bridgette kızmasının –en azından bu kadar kızmasının- saçma olduğunu düşünüyorum. Kendisi her gün Bridgette’e (umarım adı doğru yazmışımdır) St. Clair’in ne kadar harika olduğunu, ondan ne kadar hoşlandığını anlatan mailler atıyor ve Paris’te olduğu süreç içerisinde Toph’la toplasan üç kez anca konuşuyor ama sonra – ne olduğunu spoi olmasın diye yazmayacağım ama az çok anlamışsınızdır- Bridgette ona biraz yamuk yapınca kıyametleri koparıyor. Tamam, Bridgette’in elbette Anna’ya bundan bahsetmesi gerekirdi, yaptığı hoş bir şey demiyorum ama Anna biraz fazla drama kraliçesi gibi davrandı. Özellikle aynı şeyi kendisinin yaptığını düşünecek olursak… Bunlar dışında kitabı gerçekten sevdim. Yani en azından berbat, iğrenç derslerin ve yoğunluğun arasında kafamı dağıttı ve beni gülümsetti. Ve en çok sevdiğim şey karakterlerin fiziki bazı kusurları olması ve oldukça sıradan lise öğrencileri gibi tasvir edilmeleri. Mesela Anna’nın dişlerinin arasında bir boşluk vardı ve ben bu ayrıntıya bayıldım. St. Clair, Anna’nın tarifine göre kahve saçlı kahve gözlü bir çocuktu ama yine de çok güzeldi. Alt dişleri yamuktu ve tırnaklarını yiyordu ve bu ayrıntıları gerçekten çok sevdim. O kadar sevdim ki, bilemiyorum, kusurların insanları çirkinleştirmediğini hatırlattı. Anna, St. Clair’i ve St. Clair Anna’yı çok güzel buluyordu ve bu yeterli değil mi? Bence yeterli olmalı. Hepimizin hoşlanmadığı ve bizi çirkin gösterdiğini düşündüğümüz bazı kusurları var ama sizi seven birinin gözünde tüm bunlar mükemmel bir şeye dönüşebiliyor. Tüm bunlar sizi siz yapabiliyor. Kusurlarımızla varız ve en önemlisi de tüm bunlara rağmen birini sevebilmemiz. Ve son bir şey, Anna’nın Fransızca ile olan imtihanı.. jdkdjfkd buraları okurken gerçekten çok güldüm çünkü en zor ve lanet dilin Almanca olduğunu düşünüyordum ve Fransızca çok sanatsal geldiği için yeni okulumda ikinci dil olarak Fransızca göreceğim için baya heyecanlıydım ama işler pek de hayal ettiğim gibi gitmedi. Fiil çekimleri… Anna’nın da dediği gibi keşke her şeyi şimdiki zamanda çekimleyebilsek… (gerçi onları da unuttum ama konumuz bu değil) Belki çok öyle aman aman bir kitap değildi ama eğer fırsatınız varsa St. Clair ve Anna ile tanışmanızı tavsiye ederim. Çünkü garip bir biçimde size umut veriyor. dipnot: Isla’nın sevgilisinin adını unutmuştum daha sonra kitapta Isla’nın Josh’tan hoşlandığını okuyunca kitaptan sahneler amnezi hastasıymışım gibi parçalar halinde zihnime dolmaya başladı ve sonuç olarak onu da yeniden okuyacağım jdkdjfj
Anna ve Fransız Öpücüğü
Anna ve Fransız ÖpücüğüStephanie Perkins · Yabancı Yayınları · 20171,563 okunma
·
188 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.