Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

360 syf.
·
Puan vermedi
MURRAY BOOKCHIN-İNSANLIĞI YENİDEN BÜYÜLEMEK-Çev: Gökhan Demir, Dünya Ahtem Öztogay-Sümer yayıcılık, (343 syf.) ANTİ HÜMANİZME, MİZANTROPİYE, MİSTİSİZME VE İLKELCİLİĞE KARŞI İNSAN RUHUNUN SAVUNUSU Kitabı tanıtmadan önce başlığında da yer alan bazı kavramların tanımını vermek istiyorum. Anti hümanizm: Antihumanizm terimi filozofik antropoloji projesine muhalif bir kısım düşünür tarafından ortaya konmuş bir terimdir. “İnsan doğası” veya “insan”,”insanlık” gibi soyut kavramların tarihsel olarak göreceli oluşları ve esasen metafizik tabiatlı öğelere karşılık geldikleri iddiası ile reddi anti humanizm nosyonuna içseldir. Nietzsche on dokuzuncu yüzyılda Tanrı’nın ölümünü ilan etmiş ise Antihumanizm de yirminci yüzyılda insanın ölümünü ilan etmiştir. Mizantropi: Mizantropi sözlük anlamıyla "insanlardan nefret etmek, ürkmek veya sevmemek " anlamına gelir. Bu görüş ve düşüncelerin etkin olduğu kimselere ise mizantropist denir. Mistisizm: Doğaüstü güçlerin var bulunduğu ve bunlarla ilişki kurulabileceği temeline dayanan dinsel dünya görüşü. İlkelcilik: İlkelcilik ya da primitivizm, insanlık tarihinin ilk dönemlerinde ya da ilkel insanlar arasında yaşamın çok daha iyi, dürüst ve etik olduğunu savunan bir inanç akımıdır. İlkelciliğe göre insan uygarlığının gelişmesi ve ilerlemesiyle bu değerler bozulmaya uğramıştır. Bu kitap şu anda toplumu etkileyen en rahatsız edici durumlardan birini ele almaktadır: Genel anlamda sinirlerimize hakim olamamak. Türümüzün yaratıcı yeteneklerine azalan inancı yansıtan, derin kültürel rahatsızlıktan bahsediyorum. Gerçek anlamda kendimizden, benzersiz insan niteliklerimizden korkuyor gibiyiz. İnsanın kendine güvenindeki ve insanlık ile insan olmayan dünyayı yücelten etik olarak anlamlı yaşamlar yaratma becerimizdeki düşüşten muzdarip görünmekteyiz. İnsan özgüvenindeki bu düşüş, şüphesiz ki yeni değil. Ortaçağ’da ve başka zamanlarda da insanın ahlaki dayanıklılığı ve kendisine saygısının azaldığı dönemler olmuştu. Ancak yine de bu dönemlerde, insan ruhunda, insanlığın ahlaki ve toplumsal kurtuluşuna dair bir inanç hala devam ediyordu. Eşitlikçi, adil, huzur içinde bir dünya tasavvuru bir şekilde yaşatılıyordu. Fakat üçüncü binyıl olarak şimdiki çağımız, çok farklı bir manevi ve toplumsal mesaj ilan etmektedir. Teknolojik gelişmeler, benzeri görülmemiş bir maddi güvenlik, serbest zaman, fiziksel esenlik ve doğal dünyayla olan ilişkilerimizin yeniden ir araya getirilmesi olasılığını sunsa da giderek artan sayıda yazar ve konuşmacı, bize teknolojideki ustalığımızın, aslen yaşamlarımızı, doğuştan var olan kibrimiz nedeniyle, doğal dünyaya entegre etmedeki korkutucu başarısızlığın kanıtı olduğunu söylüyorlar. Türümüz, diğer yaşam türleri için bir tehlike olarak görüldüğünden bize has böbürlenme ve kibir duygumuzu törpüleme ihtiyacı hissedilmekte. Türümüze güvenmeme konusunda yoğun bir eğitim başlamış durumda. İnsanın diğer canlıların yaşamına kast eden şeytani özellikleri olduğu ifade edilmekte, insan itibardan düşürülmektedir. Yoğun bir mizantropi algısı yaygınlaştırılmakta. İnsanlar bu gezegenin ‘kanseri’ midir? Yeryüzünün ve tüm canlı türlerinin varlığını tehdit eden, evrimdeki bir anomali durumunu mu oluştururlar? Bu sorular, insan ruhuna –akıl ve yenilik yaratma yetilerine- modern çağda neredeyse eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir hakaret anlamına gelir. Bunlara yönelik antihümanist tepki ise 18. Yüzyıl Aydınlanmasının geliştirdiği ve 19. Yüzyıldaki çeşitli sosyalizmlerin beslediği akıl, laiklik, bilim ve insanın evrenselliğine yönelik vurgunun yerini alan narsist bir mistisizm, mizantropi ve topluımsal bir dingincilik ortaya koyar. Ömrü boyunca radikal ve öncü bir çevreci olan Murray Bookchin, bu sorulara ses getiren bir cevap vermişti, ‘Hayır!’ Anti-hümanizmin çeşitli biçimlerine yönelik çoğu zaman nükteli ve amansız eleştiriler içeren araştırmasında Bookchin, bizi kuşatan sorunların toplumsal irrasyonalizmden kaynaklandığını ve bu sorunların mistisizm ve dinginciliğe geri çekilmekle değil, yalnızca akıl ve hayal gücü ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Bookchin meselenin bizlerin fazlasıyla insan, akılcı ve medeni olmamızla değil, bilakis yeterince insan, akılcı ve medeni olmayışımızla ilgili olduğu hususunda uyarmaktadır. Derin ekolojistlerin, sosyobiyologların, Malthusçuların, ‘Gaiacıların’ ve çoğu postmodernistin biyolojist ve indirgemeci düşüncelerine kışkırtıcı bir biçimde meydan okuyan bu heyecanlı kitapta Bookchin, aydınlanmacı hümanizm adını verdiği şeyi önermektedir zamanımıza sinen ve bizi zayıflatan cesaret eksikliğine karşı düşünce, umut ve yenilenmeye yönelik bir mesaj. Yazar, kitabın girişinde ‘okura uyarı’ bölümünde kapitalist tekellerin ve gericilerin ‘çevreciliği’ karalamak, engellemek, yok etmek üzere her tür girişimde bulunduklarını buna karşı herkesin ANTİ HÜMANİZME, MİZANTROPİYE, MİSTİSİZME VE İLKELCİLİĞE KARŞI İNSAN RUHUNUN SAVUNUSUnu yapması ve çevreciliğe destek olması gerektiğini ve bu tehlikelere karşı uyanık olması gerektiğini söylüyor. Bookchın, ilk başta ‘İnsan Olmak’ kavramını tarihsellik içinde ele alıyor. İnsanı üstün kılan niteliklerine atıfta bulunuyor. Ardından altı başlık altında yukarıda adı geçen kavramların doğuşu ve gelişimi hakkında bilgi ve yorumlarda bulunuyor. Son iki bölümde bütün bu kavramların postmodernizme ait olduğunu söyleyerek bu fikri gelişimin aşamalarını ve başat düşünürlerini ele alıyor. Yazar, Heidegger, Nietzche, Derrida, Foucault ve Baudrillard gibi postmodern düşünürlerin bilinçli olarak zihin karışıklığı yarattıklarını, anlamı güçleştirdiklerini, bütün anlam ağlarını yok ettiklerini, nihilist, bilinmezci ve boşlukta bir algıyı muhkem kılmak istediklerini iddia ediyor. Bu bölümlerde adı geçen düşünürlere karşı önemli ve çok değerli eleştiriler var. Sonuçta, kitabın ana fikri, insan türünün değersizleştirilmesinin amacı belli kötücül bir politika olduğunu ve temelde insanın metalaşması, hiçleşmesi, edilgenleşmesi ve güdülmesine hizmet ediyor, diyor. Murray Bookchın, kitap boyunca bu politikaya karşı argümanlarını savunuyor. Konuya meraklı olanlar için anlamlı bir kitap…
İnsanlığı Yeniden büyülemek
İnsanlığı Yeniden büyülemekMurray Bookchin · Sümer Yayıncılık · 201916 okunma
·
185 görüntüleme
Gülay Gül okurunun profil resmi
O kadar etkileyici bir inceleme ki bir anda kitabı okuma hissi uyandırdı. Kitaptan da sizin sayenizde haberdar olduğumu belirtmek isterim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.