Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

XIII Dullar
Bu ıssız kanepeler üzerinde dul kadınlar, yoksul dul kadınlar gördünüz mü bazı bazı? Yasta olsunlar, olmasınlar, tanımak kolaydır onları. Ayrıca, yoksulun yasında bir eksiklik, onu daha da üzücü kılan bir uyum yokluğu vardır her zaman. Acısında cimri davranmak zorundadır. Zengin ise tam bir yas kılığına girer. En kederli ve en kederlendirici dul hangisidir, elinde düşünü paylaşamayacağı bir çocuk sürükleyen mi, yoksa tümden yalnız olan mı? Bilmem... Bir kez, uzun saatler boyunca, böyle dertli bir yaşlı kadını izlemiştim; yıpranmış, ufak bir şal altında kaskatı, dimdikti, tüm varlığında stoacı gururu taşıyordu. Tam bir yalnızlık yüzünden yaşlı bekâr alışkanlıklarına yargılıydı kuşkusuz, yaşayışının erkeksi özelliği bu ağırbaşlılığına gizemli bir çarpıcılık ekliyordu. Yemeğini hangi yoksul kahvede yedi, nasıl yedi, bilmiyorum. Ardından okuma odasına gittim; uzun zaman izledim onu, eskiden gözyaşlarıyla yanmış, canlı gözleriyle, özel bir ilgi uyandıracak haberler arıyordu gazetelerde. En sonunda, öğleden sonra, çok güzel bir güz göğü, yığın yığın özlem ve anı yağdıran bir gök altında, bir bahçede ıssız bir yere oturdu, kalabalıktan uzakta, ordu bandocularının Paris halkına sunduğu dinletilerden birini dinleyecekti. Belki de yıllardan beri, yılda üç yüz altmış beş gün, Tanrı’nın durmamacasına üzerine yığdığı o dostsuz, konuşmasız, sevinçsiz, sırdaşsız, o ağır günlerden birinin iyice hak edilmiş avuntusu buydu, bu suçsuz ihtiyarın (ya da bu arınmış ihtiyarın) bu küçük haz düşkünlüğüydü.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.