Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
9/10 puan verdi
Bugünlerde okuma seyrimi biraz renklendirdim. Öyküler, biyografiler, denemeler ve romanların yanında artık anlatıbilimle ilgili kuramsal kitapları da okuyorum. Neyi nasıl yapmışlar merak ediyorum. İşte bu maksatla kütüphanemin iki rafını işgal eden kuramsal kitapları tek tek okuyorum. Hayır, okumaya çalışıyorum. Bu cümlede “Çalışma”yı gerçek anlamda kullanıyorum. Gayret ediyorum. Kendime kalsa çoktan bırakırım da, gereklilik boynumu büküyor. Ne yaparsın, evde evladü ıyal var anlamında! Yazacaksak böyle. Okuyacaksak öyleydi eskiden, ama sanırım öyleyi aştık. Umberto Eco ismini gençlik yıllarımda duydum. Gülün Adı kitabı meşhurdu o zamanlar. Hâlâ da öyle mi bilmiyorum. Okumadım. Merak da etmedim. Ama artık, bu kitaptan sonra merak ediyorum. Kitapta yazarımızın altı seminer çalışması bulunuyor. Seminer Harvard Üniversitesi’nde sunulmuş. Belki Harvard’a gidemedik ama gördüğünüz gibi böylesi kitaplarla onu bize getiriyoruz. Umberto Eco yalnızca bir roman yazarı değilmiş. Aynı zamanda anlatı konusunda kuramsal çalışmalarıyla da tanınıyormuş. Şimdi artık tanınıyor desem yeridir. Çünkü yazarımız bu kitapla beni, anlatı ormanlarının patika yollarında kaybolmadan altı kez dolaştırdı. Öyle demeyelim, o kaybolmadı diyelim. Çoğu zaman ben onu kaybettim. Yahu biz, “Neredeydik, nerelere geldik?” anlamında. Yazarımız bu eseriyle daha çok bir kitabı nasıl okumamız gerektiği konusunda örnekler veriyor. Kırmızı Başlıklı Kız masalını, Aleksandre Dumas Fils’in Üç Silahşörler’ini, Kafka’nın Dönüşüm’ünü, Tolstoy’un Harp ve Sulh’unu tıpkı bir gözlük gibi kullandırarak bizlere anlatı ormanının gizlerini göstermeye çalışıyor. Görebildim mi? Eh, işte! Bu arada şu soruya da cevap buldum: Einstein’in kafası mı karmaşık yoksa Kafka’nın kafası mı? Cevabı Einstein vermiş. Nasıl mı? Günlerden bir gün Kafka bir kitabını okuması için Einstein’e ödünç bırakmış. Einstein kitabı iade ederken demiş ki: “Okuyamadım bu kitabı. İnsan beyni bu kadar karmaşık değil.” Yazarımız son seminerinde diyor ki, “Sonuçta yaşamımız süresince, bize neden dünyaya geldiğimizi ve yaşadığımızı söyleyecek bir ilk öykünün arayışı içindeyiz.” Ben böylesi bir arayışın içinde değilim. İlk öyküyü Rabbimiz kitabında belirtmiş. Bütün şeylerin isimlerini de Rabbimiz Adem’e öğretmiş. Kitapta altını çizdiğim bir kaç satır: Ormana gezmek için gidilir. Bir kurttan ya da bir gulyabaniden kaçma telaşı içinde değilseniz, ormanda oyalanmaktan, ağaçların arasında süzülerek ağaçsız alanlar üzerinde gölgeler oluşturan ışığı gözlemekten, karayosunlarını, mantarları, ağaçların çevresindeki bitki ve çiçekleri incelemekten zevk alırsınız. Oyalanmak vakit kaybı anlamına gelmez, çoğu zaman, bir karar almadan önce düşünmek amacıyla oyalanır insan. * Anlatılar okumak, gerçek dünyada gerçekleşmiş, gerçekleşmekte ve gerçekleşecek olan uçsuz bucaksız şeylere bir anlam vermeyi öğrendiğimiz bir oyun oynamak demektir. Romanlar okuyarak, gerçek dünya ile ilgili bir şeyler söylemeye çalıştığımız an bizi kuşatan o kaygıdan kurtulmuş oluruz. * Okumak bir bahistir. Bize ne önerdiğini açık bir şekilde söylemeyen bir sesin önerilerine bağlı kalacağımıza bahse gireriz. * Her mesaj çözülebilir. Yeter ki bunun bir mesaj olduğu bilinsin.
Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti
Anlatı Ormanlarında Altı GezintiUmberto Eco · Can Yayınları · 2017353 okunma
··
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.