Roma. Cumhuriyetten bir İmparatorluğa dönüşürken askeri gücünün dışında kendine bir de manevi güç yaratması gerektiğini idrak etti. İşte Aeneis Destanı bu idrakin sonunda yazıldı. Her şeyden önce Romanın, Yunanlılaşmadan korunması gerekiyordu. Düşünün! O kadar sefer yap sayısız savaşa giriş şurada Kartacalıları, burada Keltleri orada Makedonları yen; bir de bakmışsın askeri cefayı Roma çekmiş Kültürel zaferi Atina kazanmış. Bu düşünce Romayı artık bir imparatorluk yapmış olan Augustus’a da cazip gelmemiş olacak ki Latincenin en büyük ustalarından Vergilius’ a “Aeneis”i yazma cesaretini verdi. Aeneis, Romaya çok ihtiyaç duyduğu köklerini açıklama imkanı verdiği gibi gelecek Latin Şairlerine de yeni destanlar yazmak için sağlam bir temel sundu. Peki kimdi bu Aeneas? Düşmüş Truva’nın asil bir prensiydi. Babası Kraliyet ailesinden Anchises iken annesi Aşk ve güzellik tanrıçası Afroditti. Truva’nın yıkılışının gecesi tüm ailesi ve bir kısım Truvalı ile kaçar. Annesi Afroditin ve Tanrılar kralı Zeus’un da yardımıyla Kaderlerin kendine gösterdiği Latiumu aramaya başlar. Burada destan giderek Odyesus’un maceraları gibi olmaya başlar. Bir yanda Aeneas’ın annesi Afrodit ve ona Yardımcı olan tanrılar ile Yunanlıları temsilen Aeneasın felaketi olmaya ahd etmiş Tanrılar Kraliçesi ve Zeus’un eşi Hera arasında yaşanan bilek güreşi başlar. Aeneis bu noktadan sonra Romalıların Ata kabul ettikleri Aeneas’ın tüm zorluklar karşısındaki yılmayan sebatını, en ölümcül düşmanları karşısındaki Adalet ve Cesaretini, kurnazlıktan çok diplomatik zekasını ve de yaşadığı acıları anlatır. Aeneis destanı Roma Hiristiyanlaşıncaya kadar onun Dini ve Ruhu olmuştu.

AeneisVergilius · Jaguar Kitap · 2019432 okunma

··

180 görüntüleme

dostamisc

@dostamisc ·

25 Mart 2020 14:10

Güzel bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık.

Kul Vahad

@Garion ·

25 Mart 2020 19:46

Çok teşekkür ediyorum.

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Kul Vahad