Bu didişmede ilk hamleyi Taocular yaptı. Bir Moğol hanının himayesini
elde edince, Hua-hu Cinğ'in ve Pa-şi-i Hua-tu'nun pek çok
kopyasını yaydılar. Bu olaylarla ilgili bilgimizin dayanağı olan Budacı
metinler, Taocuların ayrıca Budacı resimleri ve heykelleri yok ettiklerinden,
Budacı tapınakları ve manastırları Taocu hale getirdiklerinden ve
Budacı keşişlerin işlediği topraklara el koyduklarından da şikayet eder.
Böyle açıkça kışkırtmalar, Budacıları tehdit etti ve bir karşılık verilmesi
gerekti. Budacı kaynaklar, 1250 yıllarında başlayan ve 1281 yılına dek
aralıklarla süren çalkantılı tartışmaların tarihçesini aktarıp Taocuların
bakış açısını baştan savma anlatır. Dolayısıyla ortaya Budacıları kayıran
bazı kayıtlar çıkar. Baş yargıç olan Kubilay, bu zamana kadar Budacılığı, Taoculuğu ve
Çin'deki başka dinleri görmüştü. Gelecekte yapacaklarına dayanacak
olursak, Budacılara karşı daha anlayışlı olduğunu görebiliriz. Örneğin,
Marco Polo ile bir konuşmasında Kubilay dini görüşlerini anlatırken,
bazı konuları ihmal eder: Herkesin saygı gösterdiği dört peygamber vardır. Hıristiyanlar, tanrılarının İsa olduğunu
söylerler; Müslümanlar Muhammed derler; Yahudiler Musa derler ve putperestler
de ilk put olarak Sagamoni Burkan'ı (Şakyamuni Buda) bilirler. Ben, bu dördüne
de saygı duyarım ve en büyüğü ve hakikatlisi hangisiyse ondan yardım isterim.
Beşinci peygamber olan Lav Zı'yı ve onun dini olan Taoculuğu belki
de kasten dışarıda bırakmıştır. Budacılıkla tanışmasından itibaren, faydasını
görmüştür. Karşılaştığı ilk önemli Budacı keşiş olan Hay-yün'den
etkilenmiştir. Konuşmalarından birinde Kubilay'ın, "Üç din arasından
(Budacılık, Taoculuk, Konfüçyüsçülük) hangisi en saygı değerdir, en iyi
yasalara sahiptir ve diğerlerini kapsar? " sorusuna Hay-yün şöyle yanıt
verır:
Bilgeler arasında, bir tek Budacı keşişler hilebaz değildir. Bu yüzden de eski
zamanlardan beri Budacılık diğerlerinden üstün tutulmuştur. İmparatorluk atalarının
töresine göre, imparatorun anası (Töregene), Budacı keşişlerin başta olması gerektiğini
ve hiçbir Taocu rahibin Budacı bir keşişten önemli tutulmamasını buyurmuştur.
Böyle söylemlerle Hay-yün, Kubilay'da Taoculara karşı bir önyargı
oluşturmaya çalışmıştır. Çan [Zen Budacısı-ç.] keşişi aynı zamanda
Kubilay'ı Liu Binğ-conğ ile tanıştırmıştır ve o da etkili bir danışman
olmuş, siyasi kararlarında Budacıları kayırmasını sağlamıştır.
Ancak Kubilay'ın ilgisi giderek Tibet Budacılığına kaydı. Sessiz, tefekküre
dayalı bir mezhep olan Çan mezhebi gündelik işlerde fazla işe
yaramadığı için pragmatik Moğol hükümdarını pek çekmiyordu. Tibet
Budacılığının söz edilen büyülü güçleri daha çekiciydi. Dahası, siyasi
deneyim sahibi olan lamalar, Kubilay'ın işine yarayacak müttefikler olabilirlerdi.
Onları kollayıp ödüllendirmek, zamanla işine yarayabilirdi.