1268 yılında başlayan Şianğ-yanğ çatışması, bu mücadelede bir dönüm noktası oldu. Savaştaki en uzun seferdi. Yüan-şi, Reşidüddin ve Marco Polo bu çatışmayı ayrıntılı anlatırlar. Hatta Marco, kentin kuşatmasında hazır bulunduğunu da söyler ama Çin'e vardığını iddia ettiği tarih bile, bu kuşatmanın Moğol zaferiyle bitmesinden iki yıl sonraya denk geldiği için bu olanaksızdır. Şianğ-yanğ ve komşusu Fan-çınğ, bugünkü Hupey eyaletinin kuzey sınırında, daha ötedeki Vu-çanğ kentinde Yangze'ye katılan Han Irmağı'nın iki yakasındaydılar. Stratejik olarak önemliydiler çünkü Yangze havzası yolundaki son kaleler bunlardı. Hem Yangze merkez havzasına ve güneydoğuya hem de Sonğ'un batı topraklarına uzanan yolları tutuyorlardı. Moğollar bu iki kenti ele geçirecek olurlarsa, güneyin kalanına saldırmak için üs ele geçirmiş olacaklardı. Reşidüddin'in kaynaklarının ona sonradan anlattığına göre; Çinliler Şianğ-yanğ'daki savunmayı çok iyi hazırlamışlardı ve "kalesi sağlamdı, surları güçlüydü, hendeği de derindi. " Sonğ devleti, bu aşılmaz görünen güçlü kalenin komutanlığına Lü Vın-huan'ı atamıştı. Moğol birliklerinin Şianğ-yanğ'daki güçlü Sonğ direnişini kırabilmek için yeni geliştirdikleri kuşatma ve deniz savaşı tekniklerini uygulamaları gerekiyordu. Önce savunanları aç bırakmayı denediler ama bir süre sonra tekneyle gelen ikmali kesmek zorunda olduklarını fark ettiler. Han Irmağı üzerinde, güneyde Yangze'ye kadar mümkün olduğunca uzanan alanda donanma üstünlüğü kurmaları gerekiyordu. Sonğ'un ikmali ve yedekleri sudan göndereceği belliydi. Kubilay güçlerinin bunu engellemeleri zorunluydu. Savunanların üstesinden gelmek için eninde sonunda kaleye saldırmaları söz konusu olacaktı ama Sonğ birlikleri o kadar iyi yerleşmişti ki, Moğolların ağır kayıplar vereceği açıktı. Bu kayıplardan kurtulabilmek için ağır atış desteği gerekiyordu. Kubilay'ın bu seferin başına getirdiği önderlere bakınca da, kendi tarafına kadro toplama siyaseti sezilebilir. Yalnız Moğol komutanlar koymamıştı, belli bir etnik gruba da ağırlık vermemişti. Kubilay'a Sonğ'un siyasi ve askeri zayıflıklarını anlatan, yeni firari Liu Cınğ ile Moğollara daha Kubilay başa geçmeden önce katılmış olan Şı Tien-dzığ, en önemli Çinli komutanlardı. En başarılı komutanlardan biri olduğunu kanıtlayacak olan Arık Kaya, Uygur' du. 3° Kuşatmadaki birincil Moğol temsilci Açu idi; kaleye saldırıda kullanılacak mancınıkları tasarlayan İsmail ve Alaeddin de Ortadoğu Müslümanlarındandı. Kuşatma boyunca kullanılan tekneleri ise Koreliler ve Cürçenler yapmıştı. Şianğ-yanğ önünde toplanmış birlikler de, komutanları da bugün kullandığımız deyimle bir "uluslararası güç" oluşturuyordu. Bu da Kubilay'ın, Moğol olmayanları davasına çekebilme ve onları kendi amaçları doğrultusunda kullanma dehasının bir başka örneğidir. Moğol olmayanları işe alıp onlara askeri konularda bile yetki vermeye itirazı yoktu. Buyruklarındaki birlikler de çeşitli etnik gruplardan oluşuyordu. Kubilay'ın bu önemli askeri hedefi almakla görevlendirdiği komutanların Şianğ-yanğ'ı işgal etmeleri neredeyse beş yıl sürdü. Zamanla kuşatmayı sıklaştırdılar ama kuşatmanın ne kadar süreceğini öngöremediler. Şianğ-yanğ halkı büyük miktarda erzak yığmıştı ve tek tük küçük gemiler ara sıra Moğol kuşatmasından sızıp, çaresiz nüfusa ikmal yapıyordu. Bu seyrek başarılar bile kuşatmayı uzattı. Çin tarihleri, çatışma hakkında pek ayrıntı vermez. Ancak kuşatmanın sürekli olmadığını söylerler. Kuşatmanın kaldırıldığı, gevşetildiği ya da etkili olamadığı kısa dönemler yaşandı. Maalesef bu duraksamaların nedeni hakkında kaynaklarda bilgi yoktur.