Esasen Boron, yolculara dayanamıyordu; onların "pratikliği" sinirlerine dokunuyordu. Onun gözünde demiryolu, demiryolu içindi, yolcular için değil. Demiryolunun vazifesi, insanları ulaşım amacıyla bir yerden bir yere taşımak değil, bir hareket yaratmak ve boş alanları alt etmekti. Bu dünyalı pigmelerin değersiz çıkarları, üçkağıtçıların sınaî girişimleri, tüccarların iğrenç pazarlıkları onu ne ilgilendirecekti? İstasyonlar inmek için değil, kat edilen mesafeyi ölçmek içindi; tren durakları mesafenin ölçü birimiydi; bir çiçek dürbününde gibi arka arkaya değişiyorlarsa eğer, hareketin gelişmekte olduğunun kanıtıydı bu.