Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Doğal olarak, Çin'in hükümdarı olarak algılanabilmesi için Kubilay'ın Konfüçyüsçü seçkinlere hitap etmekten ötesini de yapması gerekiyordu. Çin'deki diğer inançların ve dinlerin de gönlünün alınması önemliydi. Kubilay, topraklarındaki bütün dinleri zamanla kazanacak bir siyaset iz­ledi. Çinli bilginlere karşı Konfüçyüsçü sistemi el üstünde tutan bir tavır takınırken; Tibetli ve Çinli keşişlere karşı coşkulu bir Budacı görüntüsü verdi. Marco Polo gibi Avrupalı konuklarla konuşurken, halkının toplu­ca Hıristiyan olması fikrinden dem vurdu. Müslümanlara karşı ise hami rolü üstlendi. Böyle bukalemun benzeri değişimler sayesinde ırk ve din açısından büyük çeşitlilik gösteren ülkesini yönetmeyi becerdi. Kubilay'ın etkilemeyi istediği kesimlerden biri de Müslümanlardı. 1261 yılından itibaren devlette görev verilen Müslüman sayısı giderek arttı ve bunlara özel ayrıcalıklar tanındı. Örneğin, Müslümanlar düzenli vergi­den muaflardı.139 Saray, Müslümanların işine nadiren karışıyordu. Hem Çin, hem Fars kaynaklarında Müslüman yerleşimlerinden sık söz edilir.140 Kubilay'ın Kay-binğ'deki yaz başkentinde de, Ta-tu'daki resmi başkentin­de de Müslümanlar yaşıyordu.141 Bunların bazıları, Kubilay'ın el üstünde tuttuğu zanaatkarlık, tüccarlık ve mimarlık gibi mesleklerin mensubuydu. Kubilay, genellikle kendi kendini yöneten bir toplum olan Müslüman­lara hoşgörü gösterdi ve onları zaman zaman ödüllendirdi. Toplumun ba­şında çoğunlukla şeyhülislam (Çince hui-hui tay-şı) bulunuyordu ve Moğol yetkililerle aracılık görevini üstleniyordu. Müslüman yasalarını ve töresini kadı (Çince hui-ciav-tu fa-guan) yorumlardı. Müslüman mahallelerinin kendi pazarları, hastaneleri ve camileri vardı.142 Kubilay, Müslümanların sünnet ve domuz eti yememek gibi kurallarına çok kısa bir dönem dışında müdahale etmedi. Moğolcayı ve Çinceyi de onlara dayatmadı. Müslüman kesim Arapça, Farsça ve Türkçe konuşmayı sürdürdü. Kubilay'ın Müs­lümanlara karşı bu cömert siyaseti izlemesinin nedeni, Çin'i yönetmesine yardımcı oluyor olmalarıydı. Asya'nın geri kalanıyla ticaret yapıyor, vergi memurluğu ve mali danışmanlık görevlerini üstleniyor, Kubilay'ın Çinli danışmanlara ve memurlara daha az gerek duymasını sağlıyorlardı. Ko­numlarını ve güçlerini sürdürebilmek için Yüan sarayına doğrudan ba­ğımlı oldukları için Müslümanlar, Çinlilerden daha sadık görünüyorlardı. Kubilay'ın onları kayırması meyve verdi. Ünlü Said Ecel Şemsettin (Çince Say-dien-çi Şan-si-dinğ) gibi birçok etkili Müslüman sarayda hizmet verdi. Buhara'nın ünlü ailelerinden birinden gelen Said Ecel, Cengiz'in Orta Asya seferleri sırasında bin atlı adamının başında teslim olmuştu.143 Onu esir eden Moğollar, belli ki yeteneklerinden ve sada­katinden etkilenmişlerdi çünkü tesliminden kısa süre sonra ona önemli görevler vermeye başladılar. Mengü, onu Yen-cinğ gezici uzlaşma heye­tinin yöneticisi yapmıştı.144 1260 yılında Kubilay, Yen-cinğ'de Uzlaşma Heyetlerinin Yerel Yöneticisi yaptı ve bir yıl sonra da Merkez Mabeyn Dairesi'nde görev verdi.145 Bu görevlerde başarılı olduğu anlaşılıyor, çünkü 1264 yılında Kubilay onu bugünkü Şensi, Kansu ve Siçuan'ın büyük bölümünü içeren bölgenin başına getirdi. Burada yaptığı nüfus sayımı sayesinde daha çok evin vergi ödemesini sağlamasıyla ve ordusu­nu yeniden düzene kavuşturmasıyla övüldü. Kubilay, 1258 yılında Taoculara karşı müzakerelerinden beri destek­lediği Budacılara da hitap etti. Ağabeyi Mengü'nün yerine tahta geçti­ğinde, zaten Çin Budacılığının pek çok okuluyla, özellikle de Çan Buda­cılığı öğretisiyle tanışmış durumdaydı. Ancak Çan düşüncesi çapraşıktı ve Kubilay'ın aradığı somut ve pragmatik uygulamalara uygun değil­di. Öte yandan Tibet Budacılığı, siyasi amaçları için en uygun araçtı. Moğol hükümdarların tahta geçmesini meşrulaştırabiliyordu. Büyüye, renklere ve törenlere yaptığı vurgu da Kubilay'a hitap ediyordu ama asıl çekici yönü, siyasetle iç içe olmasıydı. Tibetli Budacı mezheplerin çoğu, geleneksel olarak devlet işlerinde rol oynamıştı. Dini önderleri, aynı zamanda siyasi yöneticileriydi ve manastırları da çoğunlukla yerel güç merkezleriydi. Tibetli mezhepler, Çan Budacılarına kıyasla siyasetin çok daha içindeydiler. Tibetli Saskya mezhebinden Phags-pa Lama, Kubilay'ın meşru Çin hükümdarı olarak algılanma tutkusunu desteklemeye uygun bir kişiy­di. Moğollarla uzun zamandır süren ilişkisi sırasında onların değerlerini sindirmişti. Öte yandan, Saskya mezhebinin önde gelenlerinden biri­nin yeğeni ve kendisi de Budacı bir keşiş olduğu için, Tibetli Budacı­lar arasında hayranlıkla karşılanmasa da saygı ve hürmet görüyordu. Kubilay'ın diğer Tibetli müttefiki olan Karma Pakşi ise Arık Buka'nın Kubilay'a karşı mücadelesine destek vermekle suçlandığı için, bu sözde "mucizeler yaratan" kişiye artık güvenemezdi.146 Phags-pa Lama çok daha güvenilir görünüyordu. Kubilay iktidarı ele geçirdiği gibi, Phags-pa Lama'yı unvanlar ve ödüllerle pohpohlamaya başladı. 1260 yılında Tibetli keşişi Eğitim Na­zırı ( Guo-si) olarak atadı ve ertesi yıl da onu bütün Budacı keşişlerin başına geçirdi.147 1264 yılında, Budacı manastırlara vergi muafiyetle­ri tanıyan, "inci belge" olarak bilinen belgeyi hazırladı.148 Kubilay'ın Phags-pa Lama'yı çok teşvik etmesine aslında gerek yoktu, çünkü o za­ten Moğolları o kadar özümsemişti ki, Moğol giysileri giydiği için kendi halkından tenkit bile görüyordu. Yine de Kubilay, Phags-pa Lama'nın sadakatini sağlamak için uğraşmayı sürdürdü. 1264 yılında Tibet'i yö­netip, Budacılarla ilişkileri düzenlemek için Dzonğ-cığ Yüan'ı (Genel Düzenlemeler Dairesi) kurdu ve Phags-pa Lama da bu kurumun ilk mü­dürü oldu. ı49 Bir yandan da evlilikler yoluyla iyice yakınlaştılar. Phags­pa Lama'nın küçük kardeşi, daha sonra yeğeni ve sonra da onun oğlu, Moğol hanedanından kızlarla evlendiler. ıso Kubilay son aşamada, Phags-pa Lama'ya ve onun yandaşı olan Sask­ya mezhebine Tibet'in sembolik yöneticiliğini verdi. 1264-1265 yılların­da Kubilay, yerel halkı Moğol hükmüne ikna etmek üzere Budacı keşi­şi Tibet'e yolladı. Kendisi de Moğol sarayında bulunan küçük kardeşi Pyag-na Rdo-je Lama da Tibet'e gitti ve Moğollar ona "Bütün Tibet'in Başı" (Tibetçe Bod-spi Steng-du Bkos) unvanını verdiler. ısı İki kardeşin sorumluluklarının nasıl ayrıştığı pek belli değildir. Belki de Kubilay, bü­tün imparatorluktaki Budacıların başı olan Phags-pa Lama'nın Çin'de kalmasını, kardeşinin ise kendisinin Tibet'teki ajanı olmasını istemişti. İki kardeşe Tibet ile ilgili çakışan yetkiler vermesinin nedeni ne olursa olsun, bu düşünce pek işe yaramadı, çünkü Pyag-na Rdo-je Lama 1267 yılında aniden ve zamansız öldü. Saskya'nın en büyük rakibi olan Brigungpa mezhebi bu ölümü fırsat bilip rakip mezhebe ve Moğol hükümdarları­na karşı ayaklandı. Kubilay, isyanı bastırmak üzere kuvvet gönderdi ve 1268 yılında Moğol egemenliği yeniden sağlandı. Kubilay da aynı yıl içinde Tibet'te Moğol ağırlığını gerçekten dayatmaya başladı. Nüfus sa­yımı yaptırıp posta düzeninin kurulmasını istedi. ısı Kaynaklarda Tibet­lilere yüklenen ek görevler hakkında pek bilgi olmadığı halde, Kubilay'ın onlar için özel bir vergi ve ordu düzeni de kurduğu anlaşılıyor. 1268 yılında kurduğu yönetim yapısına göre, Saskya mezhebinden bir kişi (o günlerde Phags-pa Lama) Devlet Başkanı olacak ve Tibet'tekiler dahil bütün imparatorluktaki Budacıları yönetecekti ama Çin'de yaşayacaktı. Buna ek olarak, Moğollar Tibetli bir devlet adamı (Tibetçe dpon-cın) seçeceklerdi ve bu kişi de orada yaşayarak Tibet'i yönetecekti. ı53 Kubilay'ın Phags-pa Lama'dan ve yandaşı Budacılardan beklediği karşılık, dini meşruiyetini sağlamalarıydı. Tibetli Budacı, kendi üzeri­ne düşeni gerçekten yerine getirdi. Devlet yöneticileriyle dini önderler arasındaki ilişkileri düzenlemek için, din ve devlet kurumlarının yetki alanlarını ayırdı. Bu ayrımı şu yöntemle yapmaya çalışıyordu: Dünyevi ve ruhani kurtuluş ... bütün insanların ulaşmaya çalıştığı bir şeydir. Ru­hani kurtuluş, sıkıntılardan bütünüyle ayrılmaktır, dünyevi kurtuluş ise gündelik rahat­lıktır. İkisi de çiftli düzene dayanır, bu düzen de din ile devlet işleridir ... Dini düzeni lama, devlet düzenini de hükümdar sağlar. Rahibin din öğretmesi, hükümdarın da herkesin barış içinde yaşayabileceği bir düzen sağlaması gerekir ... Din ve devlet başkanları eşittir ama işlevleri farklıdır.154 Phags-Pa Lama, hamisi olan Kubilay'a diyetini ödemek için, onu Budacılığın panteonuyla ilişkilendirdi. Kubilay, Bilgeliğin Bodisatva'sı olan Manjusri ile birlikte tanımlandı ve "aydınlanmış kişinin" yeniden vücut bulması olarak algılandı.155 Aynı yolu izleyen Moğol kaynakları da Kubilay'ı "Bilge Han" olarak tanımladılar.156 Phags-pa Lama ve di­ğer Tibetli Budacılar Kubilay'ı tanrılaştırırken, onu Budacı öğretideki Evrenin Hakimi (Sanskritçe Çakravartin) olarak anlattılar.157 Büyük olasılıkla Phags-pa Lama tarafından o günlerde yazılmış ve Moğolcaya Çagan Tüke (Beyaz Tarih) adıyla çevrilmiş bir eserde, Kubilay hem bo­disatva hem de büyük bir hükümdar olarak gösteriliyordu.158 Phags-pa Lama, kendi mezhebi ile imparatoru daha da yakınlaştıra­bilmek için, sarayda Budacılıkla ilişkili törenlerin başlatılmasını önerdi. "Kötü ruhları" yok etmek ve devleti korumak için yapılan yıllık alay­lar ve geçitler, ikinci ayın on beşinde düzenleniyorlar, birinci ve altıncı aylarda da müzikli ritüeller ve geçit törenleri yapılıyordu.159 Phags-pa Lama gözünden bu geçit törenleri, Konfüçyüsçü saray törenleriyle re­kabet ediyor ve bir alternatif sunuyorlardı. Kubilay açısından ise Kon­füçyüsçü törenlerin yerine geçmiyorlar, onları tamamlıyorlardı. Yine de Kubilay Budacılığı kayırıyor olarak algılanmış olmalı, çünkü daha sonra yazılmış olduğu halde o dönemi aydınlatan bir kaynakta onu öven zafer nidaları görünür: Böylece [Kubilay], Moğolistan'ın karanlık topraklarında dinin güneşine bir tapınak yaptırdı ve Hindistan'dan saygıdeğer bir Budha heykeli yanında, Budha'ya özgü an­daçlar istedi. Dört Mihrace, kendisine sandal ağacından bir Budha heykeli sundu. En değerli öğretilere dayanan bir yönetim kuran Kubilay, istikrarı sağladı ve koca dün­yadaki herkesi uzlaştırıp mutlu ettiği için, bin altın tekeri döndüren Çakravarti kadar ünlü oldu.
·
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.