Güney Sonğ'un Bütünleşmesi
Kubilay, ağır ağır yetkisinden feragat etmeye başlamadan önce, en önemli sorunu konusunda son bir adım attı. Kuzey Çin'de kurmuş olduğu siyasi ve mali düzene Güney Sonğ'u katmaya çalıştı. Bu konuda da mali sıkıntılar önüne çıktı. Moğollarla Güney Sonğ arasındaki savaşlarda Güney Çin'deki topraklar ve mülkler hasar görmüştü. Sonğ'un yaşayan mali kurumları, kuzeydekilerden farklıydı ve Yüan devleti ile bütünleştirilmeleri gerekiyordu. Kubilay siyasi ve mali hedeflerine ulaşmak istiyorsa, Çin'in gerçekten birleşmesi zorunluydu. Önce, güneydeki Çinlilere kendini sevdirmeye çalıştı. Ordularının esir etmiş olduğu asker ve sivillerin çoğunu serbest bıraktı. On binlerce, belki de yüz binlerce esir, özgürlüklerine kavuştu.28 Kubilay, Sonğ Çinlilerinin kendilerini işgal altında bir halk gibi değil, Moğol hükmü altında birleşmiş olan Çin'in neredeyse eşit vatandaşları olarak algılamalarını sağlamaya kararlıydı. Kendisine karşı çıkmış oldukları için Güney Çinlileri cezalandırmak, onları yabancılaştırmaktan öteye gitmez, Çin'deki iki kesimi birleştiremezdi. Bu yüzden, yarlıkları ve duyuruları Güney Çin'in toparlanmasını ve güney ekonomisinin pek çok geleneksel yönünün korunmasına yöneldi.29 Örneğin Moğolların Güney Çin'deki tarım alanlarında avlanmalarını yasakladı. 30 Ayrıca güneyde üretim fazlası tahılın saklanıp kuraklık, kıtlık ve diğer beklenmedik afet dönemlerinde kullanılabilmesini sağlamak üzere ambarlar kurdurdu.31 Böylece, güneydeki Çinlilere tarıma dayalı ekonomilerini altüst etmeyeceği belirtisini de vermiş oluyordu. Çinlilere verdiği en önemli işaret, var olan görevlerine ve sorumluluklarına müdahale etmeyeceği oldu, Bir bilginin saptamasına göre, kurduğu yeni düzen "Kuzey ve Güney Çin'deki toplum yapısına kökten değişiklikler getirmiyordu. "32 Önde gelen toprak sahiplerinin mülklerine genellikle el koymadı; onların kendi topraklarındaki yerel yetkilerini de tanıdı. Karşılığında toprak sahiplerinin düzeni koruyup vergi toplamalarını bekledi ve çoğunlukla da bunu sağladı. Kubilay ve yönetimi, güneydeki toprak sahiplerinin gücünü baltalamadılar; yalnızca düzene bir üst katman olarak kendilerini yerleştirdiler. Böylece Moğollar, kuzeye kıyasla güneyde daha az değişiklik yapmış oldular. Güneyde büyük toprak sahipleri daha baskındı, Kubilay da öteden beri güçlü olan bu kesimi yabancılaştırmamanın kendi çıkarına olduğunu görmüştü. Bazı toprakları kamulaştırdı ama çoğu bölge, Moğol yönetimine doğrudan karşı olan Çinlilerin elinde kaldı. Kamulaştırılan toprağın da büyük bölümü bütün nüfusun işine yarayacak biçimde kullanıldı. Devlet buralarda güney sınırlarını korumak üzere askeri karakollar (Tun-tien) kurdu.33 Güneydeki memurların maaşlarını da bu toprakların gelirinden ödedi. 34 Moğolların nüfustan mali talepleri de ağır değildi. Çinlilerden alınan arazi vergisi nispeten azdı ve darlık dönemlerinde toptan erteleniyordu. Moğollar, kuzeydeki siyasetlerini sürdürüp, güneyde de tarımı yönetmek için Şığ idaresinin kurulmasını desteklediler. Güneydeki Şığ da, kuzeydeki gibi, muhtaçları korumak amaçlı hayır ambarları işletiyordu; bu da Moğolların güney toplumunu kazanmak çabalarının bir belirtisiydi. 35 Kubilay, güneyde de tekeller uyguladı. Tuz, çay ve içki yanında başka ürünler devlet tekeline alındı ama bu ürünlerin fiyatları çok yükselmedi. 36 Kağıt para uygulaması da Kubilay'ın güneydeki ekonomiyi altüst etmektense ona yardımcı olmak isteğinin temel göstergelerinden biridir. Sonğ devletinin kendi kağıt parası vardı ve bu paranın şimdi Yüan düzenine katılması gerekiyordu. Güney Sonğ'un işgal edilmesi, parasını da zayıflatmıştı ve Moğollar desteklemezse bu paranın hiçbir değeri kalmayacaktı. Ancak ülkenin birleştirilmesi için ortak bir para birimi gerekiyordu. Güneyde kullanılan Hui-dzu parası, Kubilay ve danışmanlarının kuzeyde geliştirdikleri Conğ-tunğ parasıyla birlikte var olamazdı. Bazı danışmanları Sonğ parasını doğrudan geçersiz kılmasını önerdiler. Ancak bu yöntem Sonğ ekonomisinde yıkıma neden olur, pek çok tüccar ve toprak sahibi iflas ederdi. Kubilay, güney halkının ekonomik çıkarlarını çok zedelemeyecek bir yöntemi yeğledi. Güney Sonğ bölgesindekilerin Hui-dzu paralarını yıllar içinde kuzey parasıyla takas etmelerine izin verdi. 37 Kuzey parası zamanla Hui-dzu parasının yerine geçecekti. Moğollar Hui-dzu'yu reddetselerdi ya da tedavülden hemen kaldırsalardı, Sonğ ekonomisinin dağılmaması olanaksızdı. Kubilay böylece, Sonğ'un başına gelebilecek mali krizi de engellemiş oldu. Güneyin gelişmesi yolundaki kaygısının bir başka belirtisi de, deniz ticaretini desteklemesiydi. Dış ticaretin yayılması isteği, bu konuda da kendini belli etti. Daha önce söz ettiğimiz gibi, Deniz Ticareti Müfettişlerinin sayısını artırmıştı. Denizaşırı ülkelerin tüccarlarının Güney Çin limanlarıyla ticaret yapmalarına izin verdi. Ticaret hızla gelişti ve Çin'e ulaşan çeşitli mallar, güneyin kalkınmasını sağladı.38 Kubilay'ın ve Moğolların bu çabaları bütünüyle fedakarlık değildi; devlet hem dış ticaretten elle tutulur vergi aldı hem de saraya nadir mallar ulaşmış oldu. Güneyde tarımın toparlanmasını destekleyerek ve Hui-dzu parasını da Yüan para düzenine katarak, zamanla karları daha da artacaktı. Ancak Kubilay'ın çabalarına karşın, güneydeki bazı Çinlilerin saldırgan duyguları dinmedi. Güneyde birçok yerde ayaklanmalar patlak verdi. Bazı Sonğ güçleri teslim olmadılar. Çın Gui-lonğ, 1279 yılında Sonğ birliklerinden kalan ve Çin kaynaklarına göre "on binlerce adamdan" oluşan bir kuvvetle Cianğ-nan'da Moğollara isyan etti. Kubilay kuvvetlerinin isyanı bastırıp, Çın'ı ele geçirip, 20.000 adamının kellesini vurmaları (Çin kaynaklarına güvenecek olursak) iki yılı buldu.39 1284 yılında Guanğ-donğ'da küçük bir ayaklanma çıktı ama ancak 10.000 kişilik bu ayaklanma kısa zamanda bastırıldı. Bundan sonraki hareketi dindirmek ise o kadar kolay olmayacaktı. Fukien'de bir isyancı, Kubilay'ın o bölgedeki egemenliğine doğrudan meydan okudu. İsyancıları püskürtüp Kubilay'ın hükmünü yeniden sağlamak için yüz bin Moğol savaşçı gerekti. Bu baskı bile çok dayanamadı, Kubilay'ın hükümdarlığı boyunca çeşitli yerlerde ayaklanmalar sürdü. Güneydekilerin çoğu Moğol egemenliğine boyun eğmiyordu ve yabancılara direnmekte ısrar ediyorlardı. Bu sürekli isyanlar, Kubilay'ın 1289 yılında Cianğ-nan'daki sıradan halkın ok ve yay sahibi olmalarını yasaklamasına neden oldu.40 Güneyin boyun eğmesinden on yıl sonra bile Kubilay, sözde ele geçirmiş olduğu bu bölgeyi elinden geldiğince silahsızlandırmaya çalışıyordu. Ayrıca özellikle güneydeki kentlerde birlikler tutmak zorunda kalmıştı.41 Bunca muhalefete karşın, düşmanlarına anlayışlı davrandı. Çin kaynaklarına göre, hapishanelerden sık sık mahkum saldı. Daha önce gördüğümüz gibi; güneydeki Konfüçyüsçü seçkinler, Moğollarla işbirliği konusunda çelişkili tavırlar sergiliyorlardı. Aydınların Moğol devletine katılmak ve barbar dedikleri bu kişileri dönüştürmek fırsatları vardı. Ya da Çin'e sadık kalıp, Kubilay ve yönetimine karşı durarak proto milliyetçi bir tavır takınabilirlerdi. Moğollara kültürel ve ulusal temellerde karşı durmak için birkaç işe yarar seçenekleri vardı. Bazıları resim, tiyatro ve benzeri işlere girdiler. Bazıları, "barbarların" Çin uygarlığı ve düşünüş biçimiyle ilgilenmediklerini sezip, Moğollara hizmet etmeyi reddetti. 42 Bazıları Moğollarla hiç ilgilenmeyip, kendi ilgi alanlarını kapsayan okullar açtı.43 Bazıları ise Moğollara açıkça direndi. Özetle birkaç Sonğ aydını Moğolların altında sorumluluk aldılar ama Kubilay güneyin etkili ve önde gelen aydınlarından destek göremedi.44 Güney Çin aydınları vergilerini ödedikleri sürece istediklerini yapmalarına izin verdi ama Kuzey Çin'deki aydınlarda sağladığı derecede bir sadakati onlardan göremedi