Her zaman (hemen hemen) sorguladım gözümü.
Gördüğünü algılıyor musun?
Gençlik yıllarında yaşadığım ikilemler yıllar geçtikçe üçlemlere, dörtlemlere beşlemlere, onlamlara, yüzlemlere doğru gidiyordu büyük bir hızla.
Geçmiş şimdiki zamana karışıyordu.
Ama düşlerinde daha çok yaşamadığın olayları, tanımadığın insanları gördüğüne göre( diyordum kendi kendime)
Sen geleceğini düşünüyor görüyor olmalısın.
Sonra düzeltiyordum: Geçmişteki geleceğin düşünü.
Ya da
Gelecekteki geçmişin düşünü.
Hep o boş kağıtlar önünde.
Her zaman önümde boş bir kağıt yoktu.
Zaman da yoktu
İnsanlar da
Ben de.
O olmayanlara ad veriyordum.
Sonra aramızda konuşuyorduk.
Nereden geliyorsun
Çok uzaklardan.
Nereye gidiyorsun.
nereye olursa.
Bu ne yorucu yolculuk! Sözcüklerin, renklerin, biçimlerin yolculuğu, elbet yorucu olacak.
Onları ellerinden tutup kendime çekmek yüzümde soluklarını duymak istiyordum.
Sayfa18,19