Se lam! Kalbimin pırpırı bitmeden hemen satırlara akmalıyım dedim içimden belki de dışımdan bilemem, bilemeyiz. Kitabı doğup büyüdüğüm, bağırdıkları halde duymaktan zevk aldığım ve birbiriyle müthiş uyumlu bir ses topluluğundan bizim Çarşamba pazarından aldım. Güzel bir abimiz kitapları güzelce yaymış tezgahına her yerden biraz daha ucuza kitaplığımıza ekleyelim diye bekliyor. Bekletir miyim? Bekletmem! Her neyse lafı uzatmaya da gerek yok ama her seferinde uzatıyorum. Eve gelince kız kardeşim; “abla bu ‘Doğduğun Ev Kaderindir’ dizisinin kitabı demez mi?” Nasıl da heyecanla başladım kitaba. Fakat korkmayın kitapta diziyle alakalı spoi vereceğim bir şey söz konusu değil. Kitabın 200. sayfalarında dizinin birinci bölümünde anlattıklarının dışında başka bir şeye yer verilmiyor. Gerisi sanıyorum ki senaristimizin hayal gücü. Yazarımız Gülseren Budayıcıoğlu kitapta bir hastasının hikayesini yoğun tutmuş ve onunla başlayıp bitirmiş. Kim mi bu baş röl!? Nalan, Hayri, Türkan, Laz kızı, Sedat ... Kime mi üzüldüm ben en çok bu hikayede ? Hepsine! Gülseren Hanım ne haklı ama! Haklı olmak mutlu etmeye yetmiyor. Hepsi haklı davasında, kaybeden yine hepsi. Hepsini haklı bulup üzülürken, yine hepsine çok kızıyorum. Mesela Hayri bu kadar hovarda olmasaydı diyorum. Türkan kocasının huyunu bile bile sevmeseydi diyorum. Nalan ne güzel ne alımlı kadınsın, bilgi desen sende zerafet desen sende. Bu hayat sana ait değil diyorum. Ya Sedat ah sana neler demiyorum ki ‘neden kıymetini bilmezsin güzelim eşinin’ .. Ya sana ne demeli Laz Kızı! Var mı gereği inatlaşmanın hayatla, olanı zaten istesen de istemesen de sunmayacak mı önüne. Peki ya sizi şu halinizdeki siz yapan insanlara ne demeliyim diye bakıyorum da yoo hayır bakmıyorum, söylüyorum ama içimden. Yazamıyorum satırlara, ayıp olur. Bende davamda haklıyım bakın, ama haklı olmak mutlu etmeye yetmiyor. Ne? Kitap mı? Okuyun tabiki.

Camdaki KızGülseren Budayıcıoğlu · Doğan Kitap · 201924,3bin okunma

·

3 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.