Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yavuz Hırsız ... Bir taraftan kanlı cinayetlerle, bombalarla öldürmeye ve yıldırmaya giriştiler, bir yandan da, "Usta hırsız ev sahibini bastırır" misali yalan ve iftiralarla ağır propagandalara giriştiler. Meydana gelen her ölüm olayını istismar ederek gösteriler düzenlediler, bizleri katil ilan ederek, cenazeleri alıp, sol yumrukları havada sokak sokak dolaşırlar, "Katil Türkeş" diye bağırırlardı. Maksattan bu devamlı iftiralarla halkı aldatmak, kandırmak ve bizi yok etmekti. Bu hadiselerin, bu tutumların misalleri çoktur, bunlardan tipik bir meali Mahkemenize sunmak istiyorum. Bu "Mustafa Kuseyri olayı" denen olaydır. Mustafa Kuseyri, DEVGENÇ üyesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi bir genç. Bunun arkadaşı Nejat Arun isminde, yine DEV-GENÇ üyesi başka bir genç, ikisi Siyasal Bilgiler Fakültesinin yatakhanesinde otururlarken, sonradan mahkeme sırasında Nejat Arun'un iddia ve ifade ettiğine göre kazaen tabancası ile oynarken Mustafa Kuseyri'yi vuruyor. Hemen katili saklıyorlar ve derhal propaganda başlıyor, "Faşistler Siyasal Bilgiler Fakültesi yurdunu bastılar ve devrimci Mustafa Kuseyri'yi öldürdüler." O zaman Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Sekreteri Ecevit hemen beyanat veriyor. Hukuk Fakültesinin Dekanı Prof. Uğur Alacakaptan, Fakülte'de Türk Bayrağını matem işareti olarak yarıya çekiyor ve forum düzenliyor; faşistler devrimci Mustafa Kuseyri'yi öldürdü, diye. 15-20 kadar Milliyetçi Hareket Partili milliyetçi genç, hemen gözaltına almıyor, sıkılanmaya başlanıyor, mesele bu yönden araştırılmaya girişiliyor. Fakat, zaman içinde asıl katilin yine Dev-Genç üyesi Nejat Arun olduğu tespit ediliyor ve 12 Mart döneminde de yakalanıyor, mahkemeye veriliyor. Ama bu arada bütün ithamlar, bütün hücumlar bize yöneliyor ve o tutuklanan gençler de bir hayli işkence görüyorlar- bir hayli tazyik görüyorlar, neticede serbest kalıyorlar. Hakikat ortaya çıkıyor. Hakikat ortaya çıkınca, bu iddiaları yapanlar, fazilet gösterip; biz o zaman yanılmışız, yanlış yere Milliyetçi Hareket Partisi'ni, yanlış yere Türkeş'i, yanlış yere bu gençleri suçlamışız, demiyorlar. Gerçek, sükutla geçiştiriliyor. Propaganda devam ediyor ... Buna benzer birçok olaylar yar. Bir tanesi daha tipiktir; bu da Adana'da olmuştur. Adana' da Cumhuriyet Halk Partisi mitingi yapılıyor bir meydanda; orada Kadirlili Hüseyin isminde bir işçi vatandaş; oraya yakın bir yerde de ülkü Ocaklarının yeri var, levhası asılı. Taş atıyor, laf atıyor, birtakım şeyler, oradan birisiyle aralarında bir münakaşa çıkıyor; kavga çıkıyor, yumruklaşıyorlar. İşçi Hüseyin düşüyor yere, başı kaldırıma geliyor, hastaneye kaldırılıyor, beyin kanamasından ölüyor. Cenazesini hemen alıyorlar, Adana'nın sokaklarım dolaştırıyorlar, sol yumruklar havada; "Katil Türkeş, Katil Türkeş" diye bağrışa bağrışa. Bu yetmiyor, bu cenazeyi Kadirli'ye götürüyorlar, Kadirli'de de aynı şekilde dolaştırıyorlar ve Partinin Genel Başkanı bunu istismar ediyor, beyanat veriyor; işçi Hüseyin'i benim öldürttüğümü iddia ediyor. Orada aniden çıkmış olan bir kavgadan benim haberim yoktur, oradaki toplantıdan haberim yok. işçi Hüseyin'le ne münasebetim var ki, ben öldürteceğim? Ama bu propagandalar, bu istismarlar yıllarca yapılmış, sürdürülmüştür. Şimdi iddianame de bu propagandaların özetidir. Vaka vaka hepsini ortaya koyacağım. Sorumsuz Kişilerle Bizi Suçlamak Mümkün Değil Sorumsuz kişilerle bizi kimse suçlamaya kalkmamalı. Her teşekkülün yetkili ve sorumluları vardır; onların sözleri ancak o teşekkülü ilzam eder. Onların sözleri ancak bir iddiaya konu olabilir. Hiç partiyle alakası olmayan veyahut partide, hiçbir sorumluluğu ve yetkisi olmayan kişilerin tutumu ve sözleriyle partiyi suçlamaya kalkmak hukuka aykırıdır. İddianameye Savcı, varlığından bahsettiği bir vesika koymuş. Almanya'da seçimler sırasında "Bozkurtlar" imzasıyla bir bildiri yayınlanmış. Efendim, o bildiride diyorlarmış ki; ırkçılık esastır, Çerkezler gitmelidir, şunlar gitmelidir, bunlar gitmelidir, sayfalarca yazı yazmış, bizi bununla itham ediyor. Kimmiş o Bozkurtlar? Kimmiş? Böyle kimin yayınladığı belli olmayan, sahibi belli değil, sorumlusu belli değil bir kağıt parçasını alıp da, iddianame denen, ciddi olması lazım gelen bir vesikanın içine koyup, onunla, yıllarca memlekete hizmet etmiş olan insanları, yıllarca memlekete hizmet etmiş olan bir partiyi suçlamak olur mu? Kaldı ki, bu vesikayı da biz haber alır almaz derhal yasakladık, derhal teşkilatımızı ikaz ettik.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.