Aziz’in aşkı kuşatan, rapteden, zapteden, hesap soran, kıskançlık yapan bir sevda değildi. Demir bir kapı gibi üzerine kapanmıyordu bu ilişki. Aksine, çoktan beri kilitli kapıları açıyordu. “Uç” diyordu. “İstediğin yöne, dilediğince uç...”
Aziz’in aşkı da kendisi gibiydi: Esaretten değil özgürlükten besleniyordu!