Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

580 syf.
10/10 puan verdi
·
11 günde okudu
YEŞİL EV DEĞİL, TUTKU EVİ
Mario Vargas Llosa kitapları içinde hiçbir kitap yoktur ki anlama konusunda beni bu kadar zorlasın, hakkında bu kadar çok şeyi yazma ihtiyacı hissettirsin, beni bu kadar eğlendirsin ve edebiyat işte budur dedirtsin. Maalesef, Marquez’in gölgesinde kalmış bir yazar olması sebebiyle ülkemizde bir hayli kitabı basılmış olsa da Türk okurlarının pek tercih etmediği bir yazar olmuş. Marquez’in dilimize çevrilmiş her kitabını okudum, Vargas’ın da bir kitabı dışında tüm eserlerini okumuş biri olarak benim oyun Vargas’a. Az okunan bir yazarın en az okunan kitabı: Yeşil Ev. Kitap İspanya’da yazar daha otuz yaşına bile girmemişken 1965’te basıldı ve kısa bir sürede İspanya, Venezuela ve Peru’nun en saygın edebiyat ödüllerine layık görüldü. Llosa, Latin Amerika’nın önde gelen büyülü gerçekçi yazarlardan biri olsa da burada fantastik elementlere rastlamıyoruz, bunun yerini şiirsel bir dil ve zaman ve mekândaki sıçramalar alıyor. Genelde bir kitaptaki olay örgüsünü yaptığım incelemelerde bir paragrafla geçiştirmeye çalışsam da burada tam tersini yapacağım. Burada çoğunlukla kitaptaki olaylardan, karakterlerden, kitabın anlatım tekniğinden, tarihsel bilgilerden bahsetmeye çalışacağım. Çünkü bunları anlatmadan hiçbir yere varamayacağımı düşünüyorum. Bu bilgilerin kitabı benden sonra okuyacak okurlar için son derece faydalı olacağını, kitabın değerini anlama konusunda kendilerine yol göstereceğini umut ediyorum. Öncelikle bu kitabı okumaya niyetlenen sevgili okura birkaç uyarıda ve nasihatte bulunmak istiyorum. Bu kitabı meraktan öylesine okumak istiyorsan sakın bulaşma. Çünkü bu kitap meraktan değil, gerçekten isteyerek ve peygamber sabrıyla okunması gereken bir kitap. Yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadıysan bunu da okuma. İlk bu kitapla başlarsan sevgili okur çok önemli bir yazardan erkenden soğuyabilir, bunun sonucunda da yazarın diğer kitaplarını okumak istemeyebilirsin. Yazarı biliyorum, daha önceden birkaç kitabını okumuşluğum var, bu kitabını da okumak istiyorum diyorsan sen kenara geç o zaman. Aşağıda yazılanların muhatabı sen olacaksın demek. Ama şunu peşinen söylemek istiyorum ki bu okuyacağın kitap yazarın diğer kitaplarına hiç benzemeyecek, ha sana çağrışım yapan bazı şeyler olacak elbette. Kafan çok karışacak, hiçbir şey anlamadığını düşüneceksin, hatta daha ilk 50 sayfayı bitirmeden kitabı kenara atmak isteyeceksin belki de. Amazon ormanlarını bilir misin? Güneş ışığı bile girmez, her an nereden neyin çıkacağı hiç belli olmaz, her yer yoğun bir bitki örtüsüyle kaplı, milyonlarca farklı canlı tür. Bu kitabı da Amazon ormanları gibi düşün. Girmeye hazırsan, izin ver rehberin ben olayım. Bu yolculuğu yapmış biri olarak yol boyunca edindiğim tecrübelerimi, izlenimlerimi, düşüncelerimi seninle paylaşayım. Öncelikle bu kitabın yazarla olan ilişkisinden söz edelim. Yazarın hayat hikâyesini bilmeyenler bunun otobiyografik bir roman olduğunu gerçeğini kaçıracaktır mutlaka. Burada anlatılan olayların büyük bölümü aslında yazarın gerçekten yaşadığı bir hikâyedir. Kitapta anlatılan karakterlerin bir kısmı gerçek, bir kısmı kurgudur. Kitapta geçen mekânlarda yazar gerçekten yaşamıştır. Öncelikle bunları bilirsek kitabı genel olarak daha iyi anlayabiliriz sanırım. Bu bölümü lütfen gereksiz görmeyin, çünkü yazarın hayat hikâyesi bu kitap için bir temel oluşturuyor. Piura: Bir sahil kasabası olan Piura, devasa kum yığınlarına çevrilidir. Olayların ağırlıklı olarak geçtiği yer burasıdır. Burada bu kasabanın 40 yıllık gelişimine şahit oluyor. Bölgenin karakteristik özelliklerini, yerel halkın göreneklerini, alışkanlıklarını öğreniyoruz. Piura bize çölü, sarı rengi ve İspanyol-Peru uygarlığını çağrıştırır. Santa Maria de Nieva: Amazon bölgesinde, And dağlarının zirvelerinde yer alan bu bölge bize ormanı, yeşil rengi ve taş çağında yaşayan kabileleri, kurumları ve gelenekleriyle Orta Çağı anımsatır. Yeşil Ev de işte metaforik olarak bu iki yerleşim yerinin ortasında konumlandırılmıştır. Bu iki yerin tarihi, sosyal yaşamı ve coğrafyası birbirine çok zıttır ve aralarında neredeyse hiç iletişim yoktur. Bu iki yer bize medeniyet ile barbarlığın süregelen savaşını hatırlatır adeta. Yazar Piura’da çocukluğunun önemli bir kısmını geçirdi ve o yıllarda orada inşa edilen Yeşil Ev onun hafızasında her zaman canlı kaldı. Yazar içinde ne olduğunu her zaman merak ettiğini, arkadaşlarıyla geceleri oraya giren çıkanları gözetlediklerini anlatır. Yazar bir üniversite bu kitap için yaptığı konuşmada Piura’nın yerinin kendisinde çok özel olduğuna vurgu yapar. Hayatının hiçbir dönemini orası kadar canlı hatırlamadığını itiraf eder. Piura’ya yıllar sonra tekrar döndüğünde çocukluğunun geçtiği o yer hakkında bir roman yazmaya karar verir. Yeşil Ev’i de ilk defa o zaman ziyaret eder ama her şey artık çok değişmiştir. Hayalinde canlandırdığı o ev artık yıkık bir harabedir. Ama yine de orası hakkında, tanıdıkları, arkadaşları hakkında bir şeyler yazmak için içinde güçlü bir istek oluşur. Yazar kendi ülkesini daha iyi tanımak adına bir antropolog arkadaşıyla, Amazon halkının yaşam koşullarını, geleneklerini, ekonomik hayatı, farklı yerel halkın batıl inançlarını, alışkanlıklarını, yerel ağzı, hayvanları, bitkileri öğrenmek için Santa Maria de Nieva’ya birkaç gezi yapar. Yazar hem Piura’yı hem de Santa Maria de Nieva’yı ayrı ayrı hikâyeleştirmek istese de yazım sürecinde iki hikâye ve karakterler sürekli birbirine girdiğinden dolayı bunun imkânsız olduğunu anlar ve her şeyi tek kitapta toplamaya karar verir. Bu şekilde Peru’nun her konuda farklı katmanlarını gösteren bir kitap ortaya çıkar. Bölümler Kitap beş ana bölümden oluşuyor. Hep bölümün başında bir giriş bölümü var. Bu 5 ana bölüm kendi içinde 5 bölüme ayrılıyor. Ayrılan bu 5 bölüm de kendi içinde 3 ila 5 arasında anlatıya bölünüyor. Gözünüzün önüne bir sürü kollara ayrılan, sonra o kollardan başka kollara ayrılan Amazon nehri gelsin. Burada da durum aynı bu şekilde. Ancak bu kollar tek bir hikâyeyi anlatmıyor. Her kol farklı bir hikâye anlatıyor. Aslında burada 1 roman değil, iç içe geçmiş 5 roman var diyebiliriz. Bu 5 roman tamamıyla birbirinin içinde erimiş, birbirleriyle bağlantılı. İlk bakışta hangi karakter hangi hikâyenin parçası, hangi hikâye hangi zamanda ve mekânda diye merak ediyorsunuz. Bir hikâyenin ana kahramanı başka bir hikâyede de karşımıza çıkıyor. Birinde anlatılan olaylar başka bir hikâyenin uzantısı şeklinde olabiliyor. O yüzden okurun kafası karışmasın diye ben birkaç bölümün hikâyesini bir iki cümleyle aşağıda yazdım. İlk 100 sayfayı geçince kafanızdaki soru işaretleri büyük oranda azalacak ama kitap sonuna kadar bu soru işaretleri devam edecek. Anlatım tekniği Yazar kitap boyunca çoklu perspektifle anlatıyor hikâyeyi. Roman aynı zamanda çok farklı anlatım düzleminde ilerliyor. Bu durum romanı dini, mistik, folklorik, siyasi, destansı düzlemlerde okumayı mümkün kılıyor. Yani sonuç olarak bir ülkenin elli yıllık bir zaman sürecinde geçirdiği bir hikâyeyi yaklaşık 50 kadar karakterin ağzından dinliyoruz. Yazar eleştirmenler tarafından teleskopik anlatım olarak adlandırılan bir anlatım tekniğini bu kitabında da kullanıyor. Bunun anlamı şu: Yazar farklı karakterlerin aynı olay üzerine konuşmalarını ve diyaloglarını zaman içinde farklı noktalardan bir araya getirir. Diyaloglar hem şimdiyi, hem geçmişi, hem de uzak geçmişi aynı anda anlatır. Yani bir olay şimdisiyle geçmişiyle aynı anda anlatılır, bu şekilde okur kitapta geçen bir olayı her yönden izleme şansına sahip olur. Olaylar geçmişten şimdiye, şimdiden geçmişe doğru zamanda durmadan yer değiştirirler. Bu anlatım tekniğini şimdilik Llosa dışında başka bir yazarda gördüğümü hatırlamıyorum. Yazar pek çok kitabında bu anlatım tekniğine başvurur. Bu tekniğe yabancıysanız olayları takip etmekte biraz güçlük yaşayabilirsiniz. Yazarın bu tekniği karakterlerin şimdi ve geçmişte farklı mekânlarda varoluşlarını kıyaslamak, gerçekliği çok farklı katmanlardan ele almak için kullandığını düşünüyorum. Aynen bir filmde olduğu gibi montajla tekniği de kitapta bir hayli fazla. Kamera açısının sürekli yer değiştirmesi gibi kitaptaki olaylar ve hikâyeler de paragraf paragraf yer değiştirir. Benim sevdiğim birkaç karakter Karakterler çok geniş bir perspektiften sunuluyor. Sayıları bir hayli fazla. Mevcut durum ve şartlara göre üç ana karakter farklı yer ve zamanlarda karşımıza farklı isimler altında çıkıyor. Santa Maria’daki Çavuş, Piura’da Lituma oluyor, eşi ise Santa Maria ya da Piura’ya göre ya Bonifacia ya da Selvatica’dır. Gizemli Don Anselmo sonradan Arpista oluyor. Müphem isimlerin kullanımı da sıkça karşımıza çıkıyor. İki tane Başrahibe, iki tane vali, iki tane çavuş. Kişi isimleri kadar yer isimlerinde de benzer ikilik var. Anselmo’nun inşa ettiği efsanevi Yeşil Ev sonradan kızı Chunga tarafından tekrar inşa edilir. Romanda hep bir ikilik söz konusu aslında. Aquilino: Fushia’nın dostu ve kayıkçıdır. Fushia’nın nehir yolculuğu boyunca anlattı hikâyesinde ağırlıklı olarak onu görürüz. Hikâyedeki fonksiyonu Fushia’ya ahlaki açıdan yol göstermektir. Aquilino bir psikiyatrist gibi Fushia’nın geçmişini irdeler, biz de Fushia’nın davranışları altında yatan nedenleri öğreniriz. Fushia: Yasadışı tütün ve kauçuk ticaretiyle uğraşan Japon-Brezilyalı. Kitabın anti kahramandır. Hem iyi hem kötü özellikle kendinde toplamıştır. Hem ezen hem ezilen konumdadır. Aylarca süren nehir yolculuğu sırasında varoluşuna dair hayatı meseleleri sorgular. İçinde bulunduğu çevre ve çarpık dünya görüşünü onu yok edecektir. Don Anselmo: Piura’da Yeşil Evi ilk kuran kişidir. Bonifacia: Yerinden yurdundan kaçırılan ve bir misyoner evinde yetiştirilen bir yerli kız. Geçmişi her zaman gizemli kalır. Hikaye Romanda birbirinden bağımsız beş hikâyenin olduğunu söylemiştim. Aslında bağımsız yanlış bir kelime burada. Şu ya da bu şekilde her hikâyedeki karakterler diğer hikâyelerde de farklı isimler altında yer alıyor, hikâyeler kimi yerlerde iç içe geçiyor. Bu durum hikâyeleri kördüğüm gibi birbirine bağlıyor. Okur da kimin hikâyesini okuduğunu haliyle karıştırmaya başlıyor. Beş olan hikâye sayısı kimi zaman üçe düşüyor gibi de görünüyor. Hikâyeler kimi yerlerde birbirlerine paralel olarak ilerlerken kimi yerlerde tam aksi yönlerde devam ediyor. Açıkçası, romanda baskın bir hikâye yok. Okuyucunun zevkine göre, Fushia’nın hikâyesi, Anselmo’nun hikâyesi ya da Bonifacia’nın hikâyesi en önemli konuyu oluşturuyor. Bu üç hikâye zaman zaman birleşiyor, zaman zaman birbirinden uzaklaşıyor. Bu yetmezmiş gibi, Vargas bir de okuru kitabı anlama konusunda kilit unsurlardan sürekli mahrum ediyor. Sürekli bir bilinmezlik mevcuttur. Özet olarak roman üç kuşağın ve otuz dört kadar karakterin hikâyesini kapsıyor. Epiloglar Romanın kompleks yapılarından biri de her kısmın başında yer alan epilog tarzındaki bölümlerdir. “Bunlar nedir?” “Romanın genel şemasındaki rolü nedir?” gibi sorulara ben cevap bulamadım. Bu bölümleri sınıflandırmak gerçekten zor. Çünkü genel olarak birbirlerinden bağımsız gibi görünüyorlar ve yer aldıkları kısımla bir alakaları pek yok sanki. (1. Kısım istisna) Ama genel olarak bu giriş mahiyetindeki bölümler hikâyenin Amazon kısmıyla alakalı. Hiçbiri Piura ile ilgili değildir. Hikâyelerin hepsi Amazon’daki yaşamla ilgili canlı bir tuval gibidirler. Bu bölümler daha çok Amazon’daki yaşam koşullarını anlatıyor. Kızların kaçırılması ve ırzlarına geçilmesi, maceraperest ve tüccarlar tarafından sömürülen yerli halk, yetkililer arasındaki rüşvet ve yozlaşmalar; haydut, korsan, askerlerin yerli halka karşı acımasızlığı hep bu bölümlerde anlatılıyor. Bölümler arasında genel bir benzerlik de her bölüm bir kişinin gelişiyle başlar ve hikâyedeki birilerinin hayatını direkt ya da dolaylı bir şekilde etkiler. Kısa bir özet Burada ilk iki kısmın çok kısa bir özetini vermek istiyorum. Kitabı okumaya başlayınca ne oluyor, kim nerede, kim konuşuyor gibi aklınıza bir sürü soru gelecek. En azından bu kısa özetle sizi kitaba ve anlatılan olaylara ısındırmak ve bir yere kadar size yoldaş olmak istiyorum. Ancak burada verilen özet okuyucuya çok genel bir bilgi verecektir, içerik çok daha yoğun ve karışık gerçekten. Bu kısa özet kısmını isterseniz geçebilirsiniz. Birinci kısmı okuduktan sonra kitabın ne kadar karışık olduğunu ve olayların birbirleriyle çok alakasız göründüğünü anlayacaksınız. 1. KISIM Giriş: Santa Maria De Nieva’da bir Hristiyan okulunda çalışan iki İspanyol rahibe yanlarındaki askerlerle birlikte okulları için genç kızlar bulmak için bir Kızılderili köyüne giderler. 1. Bölüm a. Hristiyan okulundan birkaç kız gece kaçar, onlara Bonifacia adında bir kız yardım eder. b. Nehir rehberi Aquilino, Fushia’ya San Pablo’ya kaçmasında yardım eder. Yolculuk esnasında Fushia rehberine Brezilya’daki bir hapishaneden Peru’ya olan kaçışını anlatır. c. Peru’nun kuzeybatısında kalan Piura adlı yerleşim yerinin genişçe tasviri. Romanın büyük bir kısmı La Mangacheria adında bir kenar mahallede geçecektir. d. Haranon Nehri’nde bir ordu garnizonunda çavuş Roberto Delgado eve gitmek için izin işlemleriyle uğraşır. Nehir rehberlerinden bir er ve iki yardımcısı ona eşlik edecektir. e. Piura’da Jose ve Maymun Josefino Rojas’ı Lituma’nın şehre dönüşünü kutlamak için davet eder. 2. Bölüm: a. Rahibeler Bonifacia’yı Aguaruna kızlarının kaçmalarında yardım ettiği için azarlar. b. Fushia hikâyesine devam eder. Don Fabio, Santa Maria de Nieve Valisi ve bir kaçakçı çete reisiyle tanışmalarını anlatır. Fushia don Fabio’yu dolandırır. c. Genç bir adam olan Anselmo Piura’ya gelir. d. Santa Maria Valisi Reatugui adamlarıyla bir toplantı düzenler, toplantının amacı yerlilerin bir kooperatif kurmasına engel olmaktır. Yerlilerin lideri Jum ana düşmanları olarak telaffuz edilir. İki öğretmen Jum’aya halkını valinin sömürüsünden ne şekilde kurtaracağına dair önerilerde bulunur. e. Dikkafalar Lituma ile buluşurlar. 3. Bölüm: a. Başahibe Bonifacia’yı bu yanlış davranışının altında yatan davranışlarını sorgular. Bonifacia kilerde kilitli iki Aguaruna kızını doyurur. Misyonerevinden kovulma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. b. Fushia Aquilino’ya Lalita’yla olan ilişkisinden bahseder. c. Piura’da Anselmo kasabanın dışında bir arsa satın alır. Kasabada konu ve Anselmo ile ilgili dedikodular bitmez. d. Cabo Delgado maiyetindekilerle birlikte bir Aguaruna köyünde duraklarlar. e. Lituma eşi Selvatica’nın bir genelevde çalıştığını öğrenir. 4. Bölüm a. Başrahibe ile Bonifacia tartışmalarına devam eder. b. Fushia Aquilino’ya Lalita hakkında bilgiler verir, onu Reategui’ye nasıl sattığını anlatır. Savaş sırasında yaptığı kaçakçılık olaylarının bahsi de geçer. c. Anselmo Yeşil Ev’i inşa eder. Rahip Garcia onu ve evi vaazlarında lanetler. d. Aguaruna yerlileri Cabo Delgado ve adamlarına saldırır. Rehber kurtulur. e. Dikkafalar geneleve giderler. 2. KISIM Giriş: J. Reategui Santa Maria’ya o zamanın valisi Fabio Cuesta’yı ve rahibeleri görmeye gelir. Bonifacia’yı eşine bir hizmetli olarak almaya çalışır. 1. Bölüm a. Santa Maria’dan gelen sivil muhafızlarla birlikte Adrian Nieves ormanda kaçan kızları ararlar. Çavuş ve Nieves arkadaş olurlar. b. Fushia’nın öyküsü. Reategui, Portillo ve Fabio Fushia’nın çetesindeki nehir korsanlarının yağmaların etkisiz hale getirmek için plan yaparlar. c. Piura. Kör kız Tonita’nın öyküsü. d. Reategui ve birtakım askerlerin Jum ve Urakusas’a yaptıkları cezai nitelikte bir keşif. e. Piura. Dikkafalar Chunga’nın genelevine gelirler. 2. Bölüm. a. Santa Maria. Don Adrian ve Lalita Çavuş’u akşam yemeğine davet eder. Çavuş, yanlarında yaşayan Bonifacia’ile tanışır. b. Fushia’nin öyküsü. Lalita ve Nieves birlikte adadan kaçmak için plan yaparlar. c. Piura. Tonita’nın hikâyesi. Juana Baura onu bulmak için boş yere çabalar – kız kaybolmuştur. d. Urakusa. Reategui’nin askerleri Aguarunalar’a işkence eder, kadınlarına da tecavüz ederler. e. Piura. Lituma ve Selvatica genelevde karşılaşırlar. 3. Bölüm a. Santa Maria. Çavuş, Adrian ve Lalita’nın yokluğundan faydalanarak Bonifacia’yla seks yapar. b. Fushia’nın hikâyesi. Shapra’lara karşı yürütülen baskınlar. Fushia bir Shapra kızını geri alır. Pantacha’nın hikâyesi. c. Piura. Juana Baura nehrin kenarında Don Anselmo’yu umutsuzluk içinde kendisini beklerken bulur. Antonita ölmüştür. Anselmo’yla birlikte Yeşil Ev’de onunla yaşamaktadır ve doğum esnasında ölür. d. Urakusa. Kadınlarla aleme ve işkenceye devam edilir. Reategui küçük bir kızı tecavüzden kurtarır, Jum’la birlikte onu Santa Maria’ya geri götürmeyi planlar. e. Piura. Chunga’daki cümbüş gece de devam eder. Dikkafalar Lituma konusunda endişelidirler. Lituma, Jose ve Maymun Josefino’yu döverler. Lituma mevcut durumu kabullenir. Yeşil Ev Yeşil Ev kitaptaki pek çok öykü için bir odak noktası oluşturur. Yeşil Ev aynı zamanda yozlaşmanın bir yeri, bir günah yuvasıdır. Çölde bir vahadır, en çok ihtiyaç duyulan bir umut ve eğlence mekânıdır. Kişinin ya da okurun bu yer hakkındaki düşünceleri benimsediği dünya ya da dini görüşüne göre değişiklik gösterecektir mutlaka. Ancak kim ne derse desin Yeşil Ev hikâyedeki ana karakterler için yaşamın ve ölümün merkezidir. Genel olarak toparlayacak olursak hikâyenin merkezindeki Yeşil Ev bir tutku hikâyesidir. Bazı durumlarda bu tutku hiç olmayacak bir yerde bir genelevde ölümsüz bir aşka dönüşebiliyor. Tutkunun bir başka türü ise dine karşı duyulan bir tutkudur. Rahibelerin ve kasaba rahibinin inançsız halkı Hristiyanlık diniyle terbiye etmeye çalışmaları kitap boyunca karşımıza çıkıyor. Kimilerinin tutkusu ise para ve güçtür çünkü orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir yerde en önemli tutku budur. Bazıları Yeşil Evi ve temsil ettiğini her şeyden ölesiye nefret ederken, kimileri orada hayat bulur. Yaşama dair bir tutku oluşur. Kitapta hangi tutkunun ağır bastığını söylemek zor, sanırım bunun cevabını okurun kendisi vermek zorunda kalacak. Son söz Bu yazıyı yazmak benim için hiç kolay olmadı, aklımda yazmak isteyip de yazamadığım bir sürü detay ve bilgi kaldı, çünkü bunları nerede ne şekilde anlatacağımı, yazacağımı bilemedim. Buraya yazdığım kadarını da sildim, çünkü yazdıklarım birbirinden çok bağımsız şeylerdi, kitabı okuyan birisi için belki anlamlı gelecekti ama okumayan okur için gerçekten hiçbir şey anlam ifade etmeyecekti. Kitabı okurken ben çok keyif aldım, sürekli notlar tuttum ama kitabın ne kadarını anladım ya da anlamadım inanın bilmiyorum. Tek okumayla değeri anlaşılacak bir kitap değil kesinlikle. Bir daha okumak ister miyim bilmiyorum, ama aklımda çok fazla soru işaretleri kaldı diyebilirim.
Yeşil Ev
Yeşil EvMario Vargas Llosa · Can Yayınları · 201250 okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.148 görüntüleme
Farfallina okurunun profil resmi
Elinize emeğinize sağlık👏Ayrıntılı ve muhtevasıyla doyurucu bir inceleme okudum. İncelemeniz kitapla ilgili sorulara cevap verdiği gibi, yazar hakkında da malumat sunuyor. Çok teşekkürler😊
N okurunun profil resmi
Rica ederim, beğenmenize sevindim. Umarım Llosa sizin de severek okuyacağınız bir yazar olur 🙏😊
1 sonraki yanıtı göster
N okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Göknur Hanım. "Yeşil Ev" yazarın bence en istisnai ve harikulade eseri. Kitaba devam etme yolunda benim de bir katkım olduysa ne mutlu bana. Keyifli okumalar diliyorum.
Nilgün okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık,kitabı okumaya kararr verdiğim tam şuan da incelemenizle karşılaşmış bulundum.Lakin şimdilik yarısına kadar okudum.Zor bir okuma beni bekliyor onu anladım,aynı zamanda bundan büyük bir keyif alacağım kanısındayım.Kitabı okurken veya bitirdiğimde incelemenize yeniden döneceğim.Emeğinize sağlık.
N okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Bu zorlu ve bir o kadar da keyifli okuma sürecinde size kolaylıklar diliyorum🙏
Goknur Gursoy Safi okurunun profil resmi
Yüreğinize emeğinize sağlık. Ne kadar emek vermişsiniz. Kitabın yarısına geldim ben mi anlamıyorum kafamda neden oturtamıyorum yorumlara bakayım dedim ve sizin yorumunuza rastladım. Kitaba devam edip etmeme aşamasındayken çok yardımcı oldu incelemeniz. Kaçırdığım bir yer yokmuş çok şükür. Sayenizde daha bilinçli okuyacağım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.