Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Yaşam Suyu'nu okumadan önce arkadaşlarımın önerisiyle yazarın Yıldızın Saati kitabını okudum.Bir tür ön hazırlık oldu benim için.Yıldızın Saati daha anlaşılır bir kurguya sahipti. Tamamen iç monologdan oluşan Yaşam Suyu'nu kavramakta gerçekten güçlük çektim.Yazarın anlatımındaki belirsizlik, beni de ele geçirdi.Zaman zaman şimşekler çaktı beynimde zaman zaman cümleler arasında ( anlamlar arasında da) kayboldum.Ama bir ritmi var anlatının o ritme kaptırıyorsunuz kendinizi bir şekilde. "Zamanın atomlarına sahip olmak istiyorum.Doğasında kavramanın yasak olduğu şimdiyi kavramak: şimdi kayıp gider, an da öyle ve ben tam şu saniyede sonsuza kadar şimdideyim." syf 9 Bu kitaptan aklımda en çok kalan "şimdi ve an " kavramları olacak. Lispector de "Konum an mı? yaşamımın konusu." diyor daha kitabın en başlarında. Her ne kadar " Söylediklerimi sadece yüzeysel olarak dinle, anlamsızlığın içinden bir anlam doğacak, benden açıklanamaz şekilde yüksek ve hafif bir hayat doğduğu gibi.Yoğun bir sözcük ormanı, yaşadığım ve hissettiğim şeyi sıkı sıkıya kavrıyor ve olduğum her şeyi benim dışımda kalan bir şeyime dönüştürüyor." syf 26 dese de Clarice Lispector, bu metni yüzeysel olarak dinlemek ( okumak) mümkün değil. Romandan çok felsefi bir metin olarak okumak gerek bu kitabı.Varoluş, ölüm, Tanrı kavramları etrafında bir çığlık gibi duyduğumuz yazarın sesi, oldukça sarsıcı.Bunu ikinci okuyuşumda daha net algıladım. "Yaşamla ölmek istiyorum." cümlesi bu çığlığı en yoğun hissettiğim cümle oldu. "İnanmayanlar için bile ilahî olan umutsuzluk ânı vardır:Tanrı'nın yokluğu dinî bir eylemdir.Tam şu anda Tanrı'ya bana yardım etmesi için yalvarıyorum.İhtiyaç duyuyorum. İnsan gücünden daha çok ihtiyaç duyuyorum.Güçlüyüm ama aynı zamanda yıkıcı da.Ben O'na gitmediğime göre Tanrı bana gelmeli.Bırakın gelsin Tanrı: bunu hak etmesem de.Gelsin.Ya da belki onu en az hak edenler ona en çok ihtiyacı olanlardır.Ben tedirginim, sert ve umursamazım.İçimde sevgi olsa da.Sadece sevgiyi nasıl kullanacağımı bilmiyorum.Bazen kanca gibi yırtıyor beni.Eğer içime bu kadar sevgi dolmuşsa ve hâlâ tedirginsem, bu Tanrı'nın gelmesine ihtiyacım olduğundan."syf 59 En sevdiğim bölümlerden biri yine yukarıdaki bölüm oldu. Hayvanların ve çiçeklerin ( çiçeklerin hüznü) üzerinden varoluşun sorgulandığı bölümleri sevdim. "İt" olmak ( İngilizce cansız o anlamına gelen "it" zamiri) şahsi olmayanın gizemi... "Kendimim ben.Ama aynı zamanda şahsi olmayanın gizemi var, "it" dediğim şey işte: şahsi olmayan benim içimde ama bazen içime taşan o şahsi şey gibi değil, onu çürüttüğü ve bozduğu şey gibi değil: ama güneşte kurutuyorum kendimi ve bir meyvenin kuru ve filizlenebilir çekirdeği gibi şahsiyetsiz oluyorum.Kişiliğim yeryüzünde bir kara toprak gibi, çürüyerek yaşıyor.Benim "it"im dediğim şey bir çakıl taşı gibi sert." İlk okumamda ( henüz bitirmeden) sevemedim bu kitabı diye düşündüm.Ancak ikinci okuyuşumda bayıldım kitaba.Bu kendi küçük, etkisi büyük kitabı okumak için sakin ve geniş bir zaman seçin derim.Zorlu metinler okumaktan hoşlananlara tavsiye ederim.
Yaşam Suyu
Yaşam SuyuClarice Lispector · Monokl · 2017199 okunma
··
72 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.