Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

10/10 puan verdi
İbn Tufeyl İşraki felsefesinin en önemli temsilcilerinden biridir. Kendisi 12.yüzyılda yaşamış bir filozof, hekim ve gökbilimcidir. Hay bin Yakzan ise sadece İslam coğrafyasında değil tüm dünyada birçok versiyonu bulunan alegorik bir eserdir. Bu versiyonlardan en güçlü olanları ise İbn Sina ve İbn Tüfeyl’e ait olanlardır. Hüseyin bin İshak’ın (ö 873) Yunanca’dan çevirdiği, Absal ile Salaman öyküsündeki alegori anlatım tekniği İbn Sina tarafından öyküleştirilerek, daha sonra bir anlatı geleneğine dönüşmüştür. İbn Tüfeyl’in (ö1186) Hay bin Yakzan öyküsü geleneğin en ünlü yapıtıdır. Benim bildiğim kadarıyla İbn Sina'nın eseri günümüzde bulunmuyor. Elimize ulaşmamış yani. Benim bildiğim kadarıyla dedim çünkü internette bu bilgiyi doğrulayamadım. Bir din felsefesi öğretim üyesinden bunu duymuştum. Sanıyorum ki bazı kitaplarda İbn Sina'nın da isminin yazmasının sebebi İbn Tufeyl'in Hay b. Yakzan'ını, İbn Sina'nın hikayesini daha açık seçik bir şekilde ve daha uzun olarak ele alması nedeniyledir. Elimdeki kitabın önsözünde bu bilgiler yer almıyor onu da anlamış değilim. (Kitabın önsözü de yok :D) Artık kitabın içeriğine geleyim, çok fazla uzatıyorum bazen. Hay bin Yakzan mutlak hakikatin, zorunlu varlığın - yani varlığı başka bir şeye muhtaç olmayan varlığın - salt akılla temellendirilişin hikayesi aslında. Hay, bilinmeyen bir şekilde kendisini, kimsenin bilmediği bir adada bulan bir insanın ismidir. Nasıl dünyaya geldiği hakkında teoriler kitapta mevcut olsa da hakikatini bilmiyoruz. Nasıl doğarsa doğsun, tek başınadır ve ona, yakın zamanda yavrusunu kaybeden bir ceylan bakmakta ve büyütmektedir. Fakat Hay, her geçen yıl gerek ceylandan gerek etrafındaki diğer hayvanlardan farklı olduğunu idrak eder. Y Hay'ın insani olarak idrak ettiği ilk şey utanma duygusu olur. Çıplaklığından utanır, örtünme ihtiyacı hisseder. Sonrasında nesnelere yaklaşımının farklılığını, bedensel farklılığını müşahede eder. Tamamen tecrübedir bunlar. Öğretmeyle elde edilen bilgi değildir. Misal ceylan ot yiyebilirken Hay yiyemez. Dolayısıyla 7 yaşına kadar ilk müşahede ve tecrübeleri insan olmanın ne'liğini fark etmesidir. Daha sonra ceylan ölür ve büyük bir şok yaşar. Bunun ne olduğunu araştırır. Bedenin soğukluğunu hisseder. Bir nevi otopsi yapar ve kalbi sıcak bulur, canlılığı sağlayan kaynağı o zanneder ama sonra bir süre sonra kalp de soğur. O zaman bedenden farklı bir şeyin bedenden ayrıldığını ve bu bedenden ayrılan şeyin hem canlılık ilkesi hem de bedenin nizamını sağladığını fark eder ve bu esnada 15 yaşındadır. Bu yaşlarda ruhu keşfetmiştir. Bundan sonra ateşi de keşfeder. 25 yaşına geldiğinde cismani olana dair izlenimini tamamlar ve bunun gayri cismani bir ilkesinin olması gerektiğini, zihninde var olan ceylan olayı üzerinden de inşa ederek düşünür ve Tanrı fikrine ulaşır. Tabi hikaye burada bitmeyecektir. Hay'ın ömrünün geri kalan kısmında, Tanrı'nın varlığı ile birlikte farklı bir yaşama - adeta Tanrı'da yok olmayı içeren bir yaşama - dair çok güzel bir hikaye ve Hay'ı derinden sarsacak bir arkadaş beklemektedir. Sakin bir kafa ve olabildiğince odaklanarak okuduğunuzda çok zevk alabileceğiniz bir eser. Şiddetle tavsiye ediyorum. Ben genelde inceleme yazarken hafif spoiler verir devamını getirmem belki merak edip okuyan olur diye. Ama buradan sonrası fazla spoiler olur kitabı okuyacaklar bakmasın. Sonuç olarak da şunlar söylenebilir: -Yalnız insan, salt akılla metafizik hakikati kavrayabilir ama bunu dine dönüştüremez. -Yalnız insanın salt akılla idrak ettiği aydınlanma ancak çok az kişiye nasip olur. Fakat halkın tamamı bundan nasiplenemez.
Hay Bin Yakzan
Hay Bin Yakzanİbn Tufeyl · Palto Yayınevi · 20141,586 okunma
··
269 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.