Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ahlaksızlık değil daha iğrenç bir şey.
Münevver’in hamileliği beni zor durumda bırakmıştı. Nasıl bir skandal kopacağını tahmin edebiliyordum. Mesele kişiliğim değildi kuşkusuz. Önemli olan, komünizm düşmanlarının bu durumdan nasıl yararlanacağıydı. Onlara, tüm komünistlerin Nâzım Hikmet gibi alçak olduğu ve ahlak değerlerinin zayıf olduğu gibi, ıvır zıvır bir dolu konuda konuşma olanağı vermiştim. Akıllarına ne gelirse söyleyeceklerdi. Düşünebiliyor musunuz, ortada acı çeken, erkeğini on iki yıl bekleyen bir kadın vardı. Adam ise hapisten çıktığı gibi, daha genç olan başka bir kadına gidiyordu. Tüm bunların Paris’te değil de benim feodal değerleri kuvvetli ülkemde olduğunu da hesaba katacak olursak... Münevver ile yaşamaya başladım. Boşanmak için Piraye’nin mahkemeye başvuracağını düşünmüştüm, ama bekledi. O zaman Münevver diretince de ben açtım boşanma davasını. 1951’in Martı’nda oldu mahkeme. İkimiz de gitmedik. Üç ay sonra ise ben ülkemi terk ettim.” “Oğlunuz şimdi Varşova’da yaşıyor değil mi?” “Evet, annesi ve üvey kız kardeşi ile beraber. Türkiye’den kaçtılar. Çünkü oğlum Türk anlayışına göre evlilik dışı doğmuştu. Yasal değildi yani. Annesiyle nikâhlanmamıştık daha...
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.