Dostoyevski, iman ve inanç arasındaki kendi çekişmelerini, Mart 1854 tarihli bir mektubunda bir arkadaşına açıkça yazmıştı;
Kendimi yaşlanmış bir çocuk olarak görüyorum, inançsızlık ve kuşkunun çocuğu. Ölene kadar da böyle kalacağım herhalde, hayır bunu biliyorum. İnanma özlemiyle çok işkence çektim ve gerçekten şimdi de çekiyorum; ikna edici entelektüel zorluklar önüme çıktıkça bu özlem daha da büyüyor.