Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

152 syf.
10/10 puan verdi
·
8 saatte okudu
Biraz uzun bir inceleme. Çünkü mevzu bahis Hasan'ım Ali'im...
Haraptarlı Nafi “Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat; sormazsan biliyorum…” “…bu Alaaddin, hiç tadılmamış bir özlemin, kelimelere dökülmemiş bir duygunun, henüz şekline göz değmemiş bir eşyanın, ya da hayali bile kurulmamış bambaşka bir hayatın adı olabilir…” kitabın özeti olabilecek bir alıntı. Sf. 47 Bin Hüzünlü Haz Hasan Ali Toptaş… Kendine has üslubuyla.. diyebiliyorum ancak. Onu tarif için bir şeyler yazmaya çalışmak bile belli bir bilgi birikimi, kelimelere anlam yükleme kabiliyeti gerek. Belki abartılı bulunacak ancak gerçekten bu övgüye değer bir yazar Hasan Ali Toptaş. Bunu ancak okuyunca insan idrak edebiliyor. Şiirsel anlatım, zamanı sanki durdurup sizi o anın içine alıyormuş ve kelimeleri bir nakkaş ustalığıyla tane tane ve belirgin bir şekilde cümleye oturtarak işçiliğini muazzam bir şekilde yapıyor. Bazen bir cümle sizi alıp dağların zirvesine götürürken bazen de kuytu bir köşede terkedilmiş bir cümleyi buluveriyorsunuz. Uzayıp giden cümleler şiirsel bir tonda olduğu için hiç de öyle karmaşık gelmiyor. Kitabın isminden de dilindeki şiirselliği görmek mümkün. Kitap 1999 Cevdet Kudret Edebiyat ödüllü bir kitap. Birçok kitabında olduğu gibi yine etkileyici bir giriş cümlesi vardır. “Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor.” Kahramanımız, bir arayış içindedir. Bir ismi vardır aradığının : Alaaddin. Ama asıl aradığı bu mu, yoksa anlam arayışımı bu da okuyucularının yorumuna kalmış. Benim yorumum kitabın içeriğine de serpiştirilerek verilen birbirinden farklı hayatlar… Ama bunu yaparken okuyucuya zorlu bir okuma serüveni sunuyor. Bazen öyle bir şekilde anlatıma yön veriyor ki okuyucu nerden nereye geldiğini anlamıyor bile. Yani şöyle düşünün bir eser okuyorsunuz ve kahraman yok, anlatıcı yok, farklı karakterler (Motel ROMdışında) yok gibi ama ortada sizi bağlayan muazzam bir eser mevcut. Bu muazzamlığı sağkayan yine yazarın başarılı şiirsel anlatımı. Uzun bir şiir okuyorsunuz ve her okuyuşta aynı cümlelerden oluşmasına rağmen yeni yeni anlamlar keşfedeceğiniz bir eserle karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu da yazarın başarısı elbette. Mesela eserin ilk bölümü okuyucuda acaba dedirtecek bir enteresanlığa sahip. Yani yazım hatası olacağı düşünülen ancak tamamen yazarın tarzını yansıtan bir anlatım. “Galiba bu durumda ben, artık kızı oradaki ben de fark ettiğine göre, yıllar öncesine gidip kıza o zamanki gözlerimle baksam ve onun için ‘koşuyor’ yerine ‘koştu’ desem daha iyi olacak.” Yazarın anlatıma yazar-anlatıcı olarak müdahele ettiği bölümlerin birine güzel bir örnek. Ayrıca yazara göre Bin Hüzünlü Haz, “Hasan Ali Toptaş’ın romandan ne beklediğinin de romanıdır.” Yani Bin Hüzünlü Haz, Hasan Ali’nin roman tarifidir. Bunu düşünce romandan beklentisi gerçekten soyut ve üstkurmacalılık.. Bunu da başarmak her baba yiğidin harcı değil sanırım. Sizin de anlayacağınız gibi Hasan Ali, kitap bitince okuyucunun kafasında somut, anlaşılır bir şey kalmamışsa amacına ulaşmıştır. Yani anlam arayışını bile anlamsızlık üzerine temellendirirken okuyucudan da aynı beklentiyi talep ediyor. Alaaddin her şey, herkes olabilirken hiçbir şey, hiç kimse de olabilir. Anlamın mutlak olmadığını bizlere anlatmaya çalışıyor. Bunu kitabı bitirince kafamızda oluşan karmaşıklıktan da gayet iyi anlıyoruz. Kitaptan birkaç alıntıyla sizlere veda etmek istiyorum. Kitapla kalın. “Ama şimdi size, şehrin ve zamanın o noktasında avare avare dolaşırken, sonunda herkesin yüzünde Alaaddin’in yüzünden bir parça görmeye başladığımı söyleyebilirim.” “…bu Alaaddin, hiç tadılmamış bir özlemin, kelimelere dökülmemiş bir duygunun, henüz şekline göz değmemiş bir eşyanın, ya da hayali bile kurulmamış bambaşka bir hayatın adı olabilir…”
Bin Hüzünlü Haz
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,463 okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.