Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

400 syf.
·
Puan vermedi
EDEBİYATA DAİR / UMBERTO ECO /çev. Betül Parlak /Can yayınları /400 sayfa / deneme-makale Post modern zamanlarda ki post modernliğin tam olarak ne olduğunu Umberto Eco dahi bilmiyorum, diyor ve belki de post modernizmin sınırlarının tam olarak çizilememesi de post modernizmin bir özelliğidir, yazmaya gönül verenlerin okumaya-anlamaya o kadar da gönül vermediklerini gözlemliyoruz. Yazma (bütün edebi türlerde) geleneğinin, geçmiş deneyimlerin, devasa birikimin farkında olmadan, o birikimi asgari düzeyde bilme ihtiyacı hissetmeden kalem oynatmak cahil cüretini de aşan bu çağa has farklı bir durum sanırım. Ne yazarsa yazsın, yazdığı her şeyde bir hikmet bulan ve çevreden beğeni bekleyen yeni bir yazar-şair türü var. Oysa mühendislik, mimarlık bilgisi, deneyimi olmadan nasıl bina kurulamazsa sanatsal üretim de en az bu denli bir bilgi ve birikime ihtiyaç duyar. Çağımızın en önemli eleştirmenlerinden ve düşünürlerinden biri olan Umberto Eco. çok yönlü çalışmaları ve edebiyata katkıları nedeniyle adı, çağın en önemli 100 entelektüeli arasında anılan biridir. Sadece sanatsal üretimleri değil, edebiyata, sanata dair düşünsel üretimleri de olan ve ne yazık ki kısa süre önce kaybettiğimiz sanat ve düşün adamı Umberto Eco’nun Edebiyata Dair adlı eseri, 1980’lerden başlayarak 2000’lerin başına kadar kaleme aldığı metinlerden oluşuyor. Yazar, Dante, Nerval, Cervantes, Borges, Melville, Shakespeare, Joyce, Wilde, Poe, Pavese, Calvino gibi Batı edebiyatına yön vermiş pek çok yazarı ele alırken Aristo’nun Poetika’sı gibi temel başvuru kaynaklarını da ele alıyor. Edebiyat dünyasının zaman zaman yanıtlamaya çalıştığı temel sorulardan yola çıkarak adeta tarihsel konaklama alanları seçerek başka bir yolculuğa çıkarıyor okuyucuları. Eco’nun bu eseri: EDEBİYATIN BAZI İŞLEVLERİNE DAİR, KOMÜNİST MANİFESTO’NUN BİÇEMİNE DAİR, WİLDE. PARADOKS VE AFORİZMA, SANATÇININ BİR BACHELOR OLARAK PORTRESİ, MANCHA VE BABİL ARASINDA, BORGES VE ETKİLENME ENDİŞESİ, SEMBOLE DAİR, STİLE DAİR, BİÇİMİN PİSLİKLERİ, METİNLERARASI İRONİ VE OKUMA DÜZEYLERİ, POETİKA VE BİZ, AMERİKA KARŞITI ÜÇ NESLİN AMERİKA MİTİ, YANLIŞIN GÜCÜ VE NASIL YAZIYORUM başlıklarından oluşan eleştirel denemelerinden oluşuyor. Eco: Neden yazarız? Edebiyat denen bu maddi olmayan varlık ne işe yarar? Edebiyatın toplumsal ve bireysel yaşamlarımızda üstlendiği işlevler nelerdir? Edebiyat ile tarihsel olayların gelişim süreçleri arasında ne tür etkileşimler bulunur? Kurmaca dünyaların doğası nedir? Uzam, sözcüklerle nasıl temsil edilir? Metinler kendi aralarında nasıl söyleşir? Gibi birçok önemli soruya yanıtlar aramış. Umberto Eco’nun kuramsal metinlerinde okuru yormayan bir tarzı var ve bu tarz Betül Parlak’ın nitelikli çevirisiyle de okuyanın işini bir hayli kolaylaştırmışa benziyor. Kuramsal kitapları tanıtmak zor olduğundan ancak okuma süresince tuttuğum bazı notları paylaşabilirim… *edebiyat, dili biçimlendirmeye katkıda bulunurken kimlik ve topluluk yaratır. *edebiyat kolektif miras olarak dile antrenman yaptırır. *yazarın söylediği şeylerde okuyucu için bir kesinlik oluşursa da söylemediği şeylerde okuyucuya yorum alanı bırakır. *dil dünyayı nasıl düzenlerse biz de öyle biliriz. *büyük eserlerin güzelliği, işlerin istediğimiz gibi gitmediğini göstermesidir. Ne yaparsak yapalım değiştirilemez yaslarla karşı karşıya olduğumuzu göstermesidir. *Eco, Komünist Manifesto’nun Biçimine Dair adlı yazıda Marx’ın Manifesto’sunu biçim ve yapısal açıdan değerlendirerek soluk kesecek iki slogan olarak değerlendirdiği; “Proleterlerin zincirlerinde başka kaybedecek şeyi yoktur” ve “Dünyanın tüm proleterleri birleşin.” şeklindeki bitişinin çarpıcılığını vurgular. Bununla da kalmayıp Manifesto’nun bir siyasi söylev başyapıtı olarak okullarda okutulması gerektiğini belirtir. *Eco’nun en ilgi çekici yazılarından biri de Oscar Wilde hakkındaki, Wilde. Paradoks ve Aforizma adlı yazıdır. Aforizmaların ve paradoksların bir dil kuramcısı olarak ele alındığı yazıda Wilde’ın özelinde genel olarak aforizmik anlatımın da eleştirisi yapılmaktadır. Ters yüz edilebilir ve edilemez olan aforizmaları karşılaştırır: “(…) bu estetik ve kışkırtıcı üslup arayışı Wilde’ı temize çıkarmaya yetmez, çünkü paradoksal kışkırtma ile aptalca yapmacıklığı birbirinden ayırt etmeyi becerememiştir.” *sanatçının Bir Bacholer Olarak Portresi adlı yazıda ise Joyce’un kusursuz bir dil peşinde koşarken nelerden etkilenmiş olabileceği Eco’nun araştırmacı zekâsının parıltılarıyla geçmişe ait en uzak kökenlere kadar ele alınır: “Joyce kendini asla Kule’nin önüne ya da ötesine yerleştirmeye çalışmamıştır, onun istediği şey kulenin içinde yaşamaktı.” *Mancha ve Babil Arasında başlığında Don Kişot, Borges, Babil kütüphane imgelerini karşılaştırır. *Bu eserde, Gülün Adı ile ilgili önemli bazı ayrıntılara da ulaşıyoruz. Örneğin: Gülün Adı’nın, Dimitri Merakovskij’in tarihselromanlarının etkisinde yazılmış olması… Romandaki kör kütüphaneciye Eco’nun Borges’ten etkilenmesinin sonucu olarak Jorgede Burges adının verilmesi… Ayrıca Borges’in ‘’Ölüm ve Pusula’’ adlı öyküsünün yapısından etkilenerek Gülün Adı’nın yapısının oluşturulması… Gülün Adı için önerilen ilk üç ismin Şunlar olması: Manastırdaki Suçlar, Papaz Evinde Cinayet ve İtalya Tarihi.. * Yanlış’ın Gücü başlığında ise Eco, insanlık tarihinin asıl yönlendiricisinin yanlış inançlar ve bu inanışların yarattığı güç olduğunu betimliyor. Dini düşüncelerin, mitlerin, yanlış bilimsel değerlendirmelerin nasıl olup da gerçeğin yerini bu kadar uzun süre ve güçlü bir şekilde işgal ettiğini sorguluyor. Eco, yanlışın gücünün, içinde barınmış oldukları öykülemede olduğuna inanıyor. İnsanların bu yanlışlara bu kadar kolay sapmasının asıl nedeni olarak yanlışların öykülendiğinde algıda hiç de inanılmaz ve gerçek dışı görünmemelerine bağlıyor. Belki de gerçeklerin de güçlü hikayeler eşliğinde sunulmaları gerekiyor…. *Nasıl Yazıyorum başlığına ise sekiz –on yaşlarında yazmaya başladığını kısa süre sonra ara verdiğini ve elli yaşına kadar bir daha yazmadığını söyleyerek başlıyor. Sonra da kişisel yazma serüveninde söz ediyor… Son: kuramsal, düşünsel kitapları okumayı sevenler için renkli, bol örnekli, karşılaştırmalı, akıcı bir kitap… İyi okumalar….
Edebiyata Dair
Edebiyata DairUmberto Eco · Can Yayınları · 201686 okunma
·
152 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.