İnsan beyni çok amaçlıdır. Nitelik sınırı yoktur. Yeri gelir mimar yeri gelir mühendis yeri gelir işçi yeri gelir oyuncu olur. En çok da gezgin olur. Düşünce şeyhinin mürididir kendileri. Alışamadıgi mekânda duramaz. Düşüncesi onu istediği mekana ışınlar.
Çizim kağıtlarında projeler elimde, beynime start veriyor. Bilmediğim coğrafyalarda daha önce hiç görmediğim binalar inşa ediyorum. Sonra istediğim gibi dekore ediyorum. Yüzlerini hiç görmediğim insanlarla oturup kalkmaya başlıyorum o evlerde. Onlar ise çoktan beni benimsemiş, evden biri olarak davranıyorlar. Yaşamlarına, inceliklerine ve sadece benim görebildiğim/duyabildiğim düşüncelerine şahit oluyorum. İyisi de kötüsü de aynı muameleyi gösteriyor bana; içtenlikle ve son derece samimi.
Benim cografyam kaderin en güzelidir. Sınırı yoktur. Dogusu da benim, batısı da benim. Güneyi de benim, kuzeyi de benim. Sayfalar güneşi, gözbebelerim kelimeleri takip ediyor. Dört yanıyla cihanı keşfe çıkıyorum.Uzay boşluğundan kendimi yine bilmediğim bir boşluğa bırakıyorum. Sadece okuyarak, tüm alemi inşa ediyorum. Otonom sistem içinde somatik sistemin kanatlarında uçuyorum. Yer gök umut, yer yön belirsiz. Ne olacak? Cesaret ediyorm..
Bir vasıtaya biniyorum, ne hava, ne kara, ne deniz yoluna özel. Ancak heppisine genel. Tek kişilik çıktığım yolculuklar, yerini sınırsız yoldaşlara bırakıyor bu vasıtalarda. Bazen o yoldaşlarla dertleşiyor, bazen kavga ediyorum. Kimisinde kendimi buluyor, pür dikkat ona yöneliyorum. Devam ediyorum hep...
Yolculuk boyu hayret
Yolculuk boyu heyecan
Yolculuk boyu merak
Yolculuk boyu keşif
ilerliyorum...
Öyküler böyle hızlı bir yolculuğa çıkarıyor okurunu.
Haydi, var msnz, bu yolculuğa?
(Okuduğum, okumaya devam ettiğim, daha yüzde onuna bile gelemediğim bu kitabı okumama vesile olan, yaptığı güzel etkinlikle platforma renk katan