Cemile?
Cemile'nin Hilmi Bey'e yazdığı mektuplarla başlıyor hikayemiz. Hikayemiz diyorum çünkü, şiir değil bu. Olsa olsa şiir görünümlü ruh betimlemeleri olabilir. Uzun ruh betimlemeleri. Aynı evin içindeki dört kişi ve iletişimsizlik, tekdüze bir hayat ve bunun sürekliliği. İşte bunun hikayesi.
"Biz burada iyiyiz, biz burada çok iyiyiz
Biz burada kırk yaşındayız hepimiz
Dördümüz bir kişiyiz de ondan
İçimizden biri uyuyor olsa, falan filan
Onu bekliyoruz bir kişi olmak için"
Okumaya başladığım ilk andan, "ben senin bildiğin şiirlerden değilim" dedi bana: Ruhuna dokunacağım.
Cemile? Sen öyle yalnızsın ki, olmayan bir adamı yaratıp zihninde, mektuplar yazıyorsun ona. Oysa Cemile, bilmelisin, var olan adamlara yazılan mektuplar da saklanabiliyor çekmecelerde.
"Yüzümden bir şeyler aktı aktı
İçim de menekşelendi Hilmi Bey"
"Arada mektup yazıyorum sana
Ah, olmayan sana. hiç olmadın ki
Bunu kendime, Cemile’ye söylüyoruz."
Hane içindeki yalnızlığı bahis değil sadece, bir "oyuk" Cemile, içine akan.
Seniha... Evlere sığamayan Seniha... Bi otelde ölmeyi bekleyen Seniha. Hayat bu kadar hüzünlü olmamalı. Çelişkili bir hayat, hüznünden daha yorucu oysa.
"Ah güzel yaşam! sevgilim ölüm!"
Seniha'ya hayranlık duymamak mümkün olmuyor okurken dizelerini, "Seniha'nın Günlüğü'nden"
Çelişkilerinle varsın Seniha, seni çelişkilerinle seviyorum hayata karşı.
"Seniha!
Duymuyorsun sen kendini
Başıboş bir müzik gibisin kırlarda"
Cemal var bir de. Tenhalarda duran, saçlarının uzunluğunu sevmeyip onu yalnızlaştıran. Susan... Sürekli gözetleyen evdekileri, maddeleri... cisimleri... "Cemal'in iç konuşmaları" işte. Bu Cemal çocuk daha, aynı evi paylaştığı diğer üç kişi gibi. Çünkü dördü birden kırk yaşındalar, hepsi bir kişi...
"Ben mi konuşuyorum -Cemal mi-
Tanrının taşları mı konuşan"
"Ester'in Söyledikleri"ne kulak verin bir de, hemen umutsuzluğa kapılıp gitmeyin. Durgunluğun farkında olan, gezip dolaşan, kendi kendine konuşan güzel Ester. Yalnızlığı ve bu herkesin birbirinden ayrı-lığını bilen, kabullenen Ester. Hem yenildi, hem umdu... Hayat, bir nevi Ester'in dışa vurumu gibiydi düşünüşlerini. Hem yenilip, hem umut etmek her zaman.
"Ey sözlerim benim
Onlar ki bana her zaman
Bir diriliş verenedir
Meselim bitmeyendedir."
Söylenecek çok şey var.
Bir inceleme değil bu, bir anlayış sadece. Kendi arayışım içinde bulunduğum böyle bir zamanda hele ki... Sıkıcı, kalıplaşmış, sade aşk konulu şiirlerden bunaldıysanız, Cansever'i okuduğunuzda büyüleneceksiniz.
İşte şimdi gerçekten sevdim şiiri...
Bunları yazmam sadece yarım saatimi aldı, ama bu şiirler zihnimin içinde bi ömür tekrarlanacak gibi...