Hayatımda okuduğum her kitabı, her karakteri kendi öz benliğimde misafir eder ağırlarım ama bu sefer farkettim ki Lenin'in dediği gibi kendimi altıncı koğuşa kapatılmış hissettim öylesine derin öylesine zor bir kitaptı ki benim için. Düşünürken hangi karekter olduğumu unuttum İvan Dmitriç 'in yerine koydum kendimi. sistem beni deli etmiş kimseye kendimi anlatamıyordum kimse beni anlamıyordu . Sonra bir bakmışım Andrey Yefimiç olmuştum sistemi değiştirebilirdim ama yapmadım kaçtım görmezden geldim umursamadım ta ki bozulmuş düzen beni içine çekip parçalamaya başlayınca aklım başıma geldi aslında etrafıma göre aklım yavaşça beni terketti. Aslında şuan bile sanki altıncı koğuşun tavanına bakar halde yazıyorum bunları. Büyük üzüntü, acıma ve toplum eleştirisine tokat yemiş gibi sersemlemiş bir halde okudum kitabı. Ruhumda çok derin yerler edindi bu güzel kitap düşüncelerimin hep bir odasında altıncı koğuş var olucak İvan ve Andrey hep varoluşu tartışacak orada.