Keltler, Hellenlere göre, Güneş Tanrısı Helios'un her kış Hellas'ı mateme boğarak gittiği ülkede otururlardı. Gene Hellen inancına göre, bu ülkede kaldıkları sürece, Apollon'un seçtiği ölümsüzlerin "güzel ülkesi" Hyperborea'ya insanların girmelerini önleyen Keltler, korkunç hayvanların bulunduğu, çiçeksiz, meyvesiz, buz tutmuş ormanların içindeki ülkelerde yaşarlardı. Pausanias'a göre, Keltler Avrupa'nın kuzeydoğusunda, büyük denizin kıyılarında, topraklarından Eridanos Irmağı geçen, gemiyle gidilemeyecek kadar uzak bir bölgede otururlardı. Akdeniz havzasında yaşayan halklar en eski zamanlardan beri ticaret yaparken, yurtlarını değiştirirken, koloni kurarken ya da uzak ülkelere sefer düzenlerken karadan ziyade, daha çabuk ve zahmetsiz olan deniz yolculuğunu tercih etmişlerdir. Denizin uçsuz bucaksız genişliği ve Akdeniz için yapılmış gemilerle Cebelitarık Boğazı'nı aşarak yapılacak bir seyahatin tehlikelerle dolu olması nedeniyle çok ender olarak gidilen, Keltlerin yaşadığı bölgeler, antik yazarlar tarafından "dünyanın öbür ucu" diye adlandırılmıştı. Bu fırtınalı ve meçhul denizin tehlikelerinin de ötesinde, manzarası korkunç, iklimi kötü, yaşanması ve bakılması bile insana kasvet veren bu bölgenin Asya, Afrika ya da İtalya kıyılarının yanında ne Hellenler ne de Romalılar tarafından önemsenmemesini doğal karşılamak gerekir