Bize bizden daha yakın olan tek bir şey var baba. Kim olduğumuzu belirleyen, sırlarımızdan haberdar ve tüm yaptıklarımıza şahit olan bir şey... -"Nedir o kızım?" -"Gölgelerimiz" Eğer gölgelerimiz günlük tutsaydı ve biz de yazılanları okuyabilsek önce kendimizden sonra da birbirimizden nefret ederdik. İlk kitabında kalemine hayran olduğum, yarattığı karakterler ve olay kurgusuyla beni kendisine hayran bırakan bir yazar Lidya Nasman. Gölgelerin Güncesi de en az ilk kitabı kadar başarılı. Kaan, Sıla ve Mısranın anlatımıyla ilerliyor kitap. Bu olay döngüsüyle hikaye daha bir merak uyandırıyor okuyucuda. Sıla; babası tarafından çocukluğunda ablasıyla birlikte babasının tacizlerine maruz kalmış bir kadın. Ablasının yaşadıklarını kaldıramayıp intihar etmesi aslında hayatındaki en büyük travma. Yaşadığımız travmalar hayatımıza nasıl yön verir? İyi bir anne olamayarak mı? Ya da iyi bir eş. Kaan başarılı bir polis amiri. Sıla'nın yaşadığı travma kesiştiriyor yollarını. Bir yandan da arka arkaya gelen seri cinayetler. Peki birbiriyle bağlantısı ne? Yine ters köşe bir son bekliyor okuyucuyu. Bütün olan biteni ve gelecekte olacakları değiştirebilecek gücün olsaydı ilk neyi değiştirirdin? Hiçbir şeyi. Çünkü henüz gölgenle yüzleşecek cesaretin yok.

Gölgelerin GüncesiLidya Nasman · Arsine Yayıncılık · 202025 okunma

··

156 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Nihal İlhan