Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

352 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Hayal mi gerçek mi?
Martin’i tanıyıp da hayran olmayacak kimse yoktur aramızda. Hatta gerçek hayatta bir yerlerde karşılaşıp onunla dost olma hayalleri kuranlar da vardır. Bu büyük ama imkansız olmayan bir beklenti. Çünkü yazarın kendi hayatından yola çıkarak yoğurduğu bir karakter olduğunu diğer inceleme yazılarından öğrendiğimde anladım yabancı bir kahramanla baş başa bırakılmadığımızı. Kahramanımızın hikayesi burjuva sınıfından bir kadına ilk görüşten itibaren tutkulu bir şekilde aşık olmasıyla başlıyor. O kadına yani Ruth’ a değer bir adam olabilmek için şöhret, para, mevki sahibi olması gerektiğine karar vererek zorlu bir mücadelenin ortasına atlıyor. Amacına ulaşmak için kendisine araç edindiği bu yolların onun hayal ettiği gibi üstünlük ve bilgelikten uzak olduğunu fark ettiği an mücadelesi farklı bir boyuta ulaşarak savaş halini almaya başlıyor. Bir aşk masalı tadında başlayan romanımız ilerleyen bölümlerde toplumsal ve bireysel alanlarda derin sosyal ve psikolojik çözümlemelerle kafamızda ampul yanmasına sebep oluyor. Hem de ilk bölümlerde manadan yoksun dili nedeniyle yeterli bilgi alamamaktan ve verememekten yakınan dostumuz Martin’in fikirleri ve çatışmaları nedeniyle. Kitabı bitirdiğimde şu soruyu sordum kendime ‘Martin, analiz yaparken kılı kırk yaran bir akla sahip olmasına rağmen ondaki cevheri ortaya çıkarmak için bir aşk kıvılcımına gerçekten ihtiyacı var mıydı?’ En başından beri bende hiçbir etki bırakmayan Ruth’a böylesine derin bir aşk beslemesini sadece kendisine yaptığı bir haksızlık olarak gördüğümü itiraf etmeliyim. Kitabın başından sonuna kadar bir ömre sığacak duyguları hissetmiş olmam yazarın ender edebi dilinden kaynaklanmakta. Şaşırtıcı olansa kalıplardan uzak edebi bir dil kullanırken gerçeklik olgusundan asla ödün vermiyor oluşu. Martin’in serüvenine ( bi nevi Jack London’ın) eşlik ederken en çok merak duyduğum şey, defalarca dergilere ve gazetelere gönderip olumsuz sonuç alan yazılarıydı. Hala hayatımın herhangi bir noktasında tanışma ihtimalim olduğuna inandığım Martin’in sadece düşünceleri bile insanı sarsarken kim bilir yazıları nasıl etki bırakırdı? Emsalsiz bir düşünür müydü yoksa kalemi sağlam bir yazar mı? Her ikisi de olduğunu bilmeme rağmen ikincisi hakkında yorum yapabilme şansımın olmasını isterdim. Jack London’a böyle bir kahramanı hayatımıza dahil ettiği için minnettar olmakla birlikte aklımdan bile geçirmek istemediğim bir sonla kitabı bitirmesi hüznümün tek nedeni. Hatta öfke duydum bile diyebilirim. Hoşgörün. Çünkü sağlam gönül bağlarım olan Martin’in –üretkenliğini ve benzersizliğini engelleyecek bile olsa – sadece mutlu olmasını isterdim. Muhtemelen çok duyduğunuz ve öneri olarak aldığınız bu kitabı şiddetle önerenler tayfasına beni de ekleyin. Kitap okumayı sevdiğim kadar sesli kitapları ve radyo tiyatrolarını da hayranlıkla dinlerim. Bu da benden size küçük bir armağan olsun. Dinleseniz bile kitabı okumaktan vazgeçmeyecekseniz ya da zaten okumuş biri olarak farklı deneyim elde etmek isterseniz diye… youtu.be/tBRLI9MlUBQ
Martin Eden
Martin EdenJack London · Olympia Yayınları · 202090,5bin okunma
·
2 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.