Belki de yaşadığımız coğrafyadan ötürü kendimi çok yakın ve içinde bulduğum bir roman. Uygar bir ülke okuyucusuna bir film senaryosu gibi gelebilecek içeriğin, ülkemizde kim bilir kaç defa yaşandığını ve kaç kişinin sonu olduğunu bilmenin derin acısını hissetmek. Anlatılan ne Enrique'nin, ne babasının ne de işkenceci polislerin hikayesi. Anlatılan faşizmin ve baskının hiç bitmeyen hikayesi...Nobel Ödülü'nü sonuna kadar hak etmiş bir eser. Neden bilmiyorum, kitabın ilk yazılmış halinin daha uzun olduğunu düşünüyorum.