Bizlerin medeniyet olarak gördüğümüz yaşantının çok uzaklarında, güney okyanusun ötesinde Samoa adalarında yaşayan kabilenin şefinden aktarılıyor bu kitap. Avrupa halkının bir kabile halkına tuhaf gelen yaşantısı anlatılmaya çalışılmış. Bu kabile şefi bir süre Avrupada yaşamış ve halkına oradaki yaşantıyı mektuplarla anlatmış. Kitapta bahsedilen papalaginin beyaz adamlar olduğu anlaşılıyor. Bu sözcüğün kelime manası ise '' göğü delen adam '' çünkü Samoa adalarına ilk gelen misyonerler denizden gemiyle gelmiş ve ufukta bir delik olarak belirmiş. Kitaptan farklı bir perspektiften kendimize baktığımız zaman sorgulamaya giriyoruz hayatımızı. Eğitimin onlar için ruhu esir edilmiş gözüyle görülmesi yaşadığımız toplumda bize özgür kılmaktan çok tutsak bir hayatın içinde yaşadığımıza dikkat çekiyor. Fazla eşyaya sahip olmanın ruhu fakirleştirdiğinden bahsediyor. ''Bir doğa olayı ile sahip olduğun her şeyi kaybedebilirsin. Büyük Ruh karşısından biz çok fakir ve acizizdir.'' düşüncelerini savunan dinsel bakış açısı bizim tasavvufi bakış açısıyla da örtüşüyor diyebiliriz. Avrupalıyı merak etmeye ve düşünmeye başlamış olan Samoa halkına yanıt veren bir şefin düşünmenin ölümcül bir hastalık olduğu insanın değerini küçülttüğü insanın çok şeye sahip olmaktansa Büyük Ruhun önündeki acizliğini bilerek yaşamasının kendisine mutluluk getireceğinden bahsetmiş kitap. Felsefik ve sosyolojik bakış açısıyla düşünmeye iten bu kitaptan bir çok çıkarımda bulunulabilir.

Göğü Delen AdamErich Scheurmann · Ayrıntı Yayınları · 202014bin okunma

·

17 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Seyyide Sümeyye