İçimizdeki Şeytan Sabahattin Ali'den okuduğum üçüncü roman. Haliyle de artık yazardan okuyabileceğim bir roman kalmadı. En son bu şaheseri okuduğum için çok mutluyum aslında. Çünkü yazarı en güzel kitabı ile hatırlayacağım. Evet bence en güzel kitabı. Aklınızdan ''Kürk Mantolu Madonna'yı okumadın herhalde.'' diyebilirsiniz ama onu da okudum. Ne yazık ki onun da çok iyi bir kitap olduğunu düşündüğüm halde beni İçimizdeki Şeytan kadar etkilemedi. Bana kalırsa konusunu öğrenmeden okursanız daha keyif alırsınız. Eğer konusunu öğrenmek istiyorsanız ise kısaca anlatabilirim.
Nihat ve arkadaşı Ömer vapurda tartışırlarken Ömer çok güzel bir kadın görür: Macide. Macide'yi öyle güzel tasvir eder ki yazar sanki Macide yanı başınızda oturuyordur. Macide'nin yanındaki 'teyze' ile küçük bir sohbetten sonra Macide'nin uzak bir akrabası olduğunu öğrenir. İkisi için de o gün başlar her şey. Yazarın anlatmaya çalıştığı şey ise bu iki karakterden bağımsızdır. Yazarın üstünde durduğu şey o zamanki cemaatlerin, sapkınların cahilliğidir. Sayfaları çevirdikçe yazara daha çok katıldım. Bir de Ömer'in ağzından düşmeyen 'şeytan' vardır. Nedir o şeytan? Kimdir? ''İçimizdedir.'' diyor Ömer. Gerçekten de öyle mi? Siz en iyisi kendiniz okuyup cevaplayın bu soruyu.
