Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Duygudaşlık kavramı, Hume’un ahlak ve siyaset teorisini şekillendirdiği gibi siyasî iktisat (political economy) anlayışını da şekillendirir. Ona göre, ticarî toplum; duygudaşlığın doğal bağlarında toplum içinde bir diğerine farklı bağlarla bağlı olan kişiler arasında hizmetlerin ve malların kişisel olmayan değişimi üzerine kurulu toplumdur. Mandeville’nin yorumlarından hareketle Hume, 'modernleşme taraftarları gibi-bencilliğin doğru şekilde yönlendirildiğinde uyumlu toplumsal dünya yaratacağını göstermeye çalışmıştır. Nitekim ona göre, yenilen yemeğin ve içilen şeyin kaynağı fırıncı, kasap ve biracının cömertliği değil onların da kendi çıkarlarıni gözetmesidir (Monk, 2005: 175). C. Hendel’e göre, Hume’un anlayışında “fayda; bireysel özel ilgilerden ziyade toplumsal veya kamu çıkarından meydana gelen ahlak ayrımların gerçek temelidir." (Hendel,l955: xxxv). Hume, fayda veya çıkar kavramına felsefesinde önemli yer ayım ve faydayı klasik faydacılar gibi kişisel olmaktan daha çok toplumsal anlamda algılar. Faydanın yalnızca bireysel değil etkileşim nedeniyle kolektif yapıya sahip olduğunu iddia eder. Hem bireysel hem kolektif düzeyde bizi güdüleyici olarak gördüğü çıkar ve fayda üzerinde odaklanır. Birçok pasajda faydayı çıkara alternatif olarak kullanır (Hardin, 2007: 32-33). Faydayı toplumun mutluluk kaynağı gören Hume, toplumsal fayda ölçütünü ahlakın temel ilkesi olan zamanın iki yaklaşma alternatif olarak sunar. Bu iki yaklaşım; din ve ahlak vaizleri. ahlak teorilerinin merkezi olan yardımseverlik ve iyilik gibi olan faydacı yaklaşım ile tüm ahlakiliği fiilen merkezî değer olarak üreten ve öz-sevgiye bağlı olan zamanın Epikürcü filozoflarının yaklaşımıdır (Cohen, 2011: 2).
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.