Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

300 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Marry Shelley 1816’da İsviçre’nin bir dağında bir ‘şaka’ çerçevesi içinde bu kitabı yazdığını öğreniyoruz kitabın ön sözünde. Dönemin kadın hakları ve kadına bakışıda göz önüne alındığında, kendini yetiştiren Shelley, muazzam denilecek hayal gücü ve ikinci dünya savaşından sonra patlak veren var oluş sancılarının temeli Shelley’in yarattığı canavarın ağzından 1816’da görüyoruz. Yaratılan mahluk! doktorun adıyla anılsada ne kendine ait bir ad, ne de kendine ait bir benlik bulamamanın sıkıntısını yaşıyor. Canavarın bilinci açılıp her şeyi deneyimleyerek öğrenmesi bana İnsanlığın tarihini anlatır gibi geldi. Sapienste gördüğümüz o avcı-toplayıcılıktan günümüze gelişen insan türünün bir yansımasıydı canavarın açılan bilinciyle öğrenmeyi öğrenmesi. Bu duruma vesile olanda hikayede yanlarında yaşadığı! aile büyük etken. Onları izlerken ve dinlerken her şeyi en ince ayrıntısına kadar gözlemliyor ve öğreniyor. Bu süreçte iyi ve güzel olan her şeyi içinde biriktirir. Tek bir kötülük yoktur içinde. Kendini ifade edecek yetkinliğe geldiğinde kendini insanlara gösterir ve saldığı korkuyla büyük tepkiyle karşılaşır ve kırık bir kalple hayatla ve insanla tanışır. Kitabı okurken şu klasik soru aklıma geldi; insan doğuştan kötü müdür yoksa sonradan mı öğrenir kötü olmayı? Hikayede canavar hep iyidir, insanlar tarafından ne zaman ötekileştirilir (dış görünüşü yüzünden) o andan sonra kötülük içinde yer etmeye başlar. Bunun sebebi de hiç hesapta yokken bir hiç için yaratılmış olması ve seçme şansı olmadığı bir bedene hapsolması. Sadece dış görünüşü yüzünden insanlar tarafından korkulan, ötekileştirilen ve hor görülen canavar umutsuzluğu en derinden hissetmeye başlar. Var olmaya çalışır. Bu var oluş sevgiyle olmuyorsa korkuyla olmalıdır. Ve mücadelesi böyle devam eder. Yaratıcısıyla birlikte kendi sonunu hazırlar. Yaratıcısının adıyla anılan Frankenstein hüzünlü bir ad bırakır ardında. Sinema sektörünün rant ve piyasa için canavarlaştırdığı Frankenstein aslında mağdurdur. Ve bunu kitabı okumayanlar asla bilemeyecekler. Notre Dame’ın Kamburu’ndan sonra Frankenstein’da içimi yakan klasiklerden oldu. Quasimodo ve Frankenstein bundan böyle öz kardeşimdir.
Frankenstein
FrankensteinMary Shelley · İletişim Yayınları · 201713,9bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.