Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Salgınlarla karşılaşma yeni değil; insanlık ne bu tür hastalıklar ne de depremlerle ilk defa karşılaşmıyor. Sistematik hale getirilmemiş olsa da salgınlar hakkındaki tecrübenin tarih boyunca “disk” lerde değil ama toplumların kültürel muhayyilelerinde her şeye rağmen kaydı var. Salgın elbette ki ilk değil, ama geçmişle mukayese edildiğinde devletin oynamaya çalıştığı rol yenidir. Uzmanların egemen olduğu bir toplumda/dünya da yaşadığımızı biliyoruz; fakat şunu da biliyoruz ki uzmanlar bu kültürel muhayyilelerin yerine ikame edilmiş aktörlerdir. Uzmanlık, ışığı kendinden menkul bilgilendirici/bilinçlendirici bir tanrı olarak ortaya çıkar, bütün istediği “cahil” olarak gördüğü insanın kendisine mutlak şekilde teslimiyet içinde olmasıdır; bu bedeni değil, ruhu da kapsar. Modern devletin çağdaş toplumdaki ideolojik aygıtlarının uzantısıdır. Kendisine karşı hoşgörü ve teslimiyet sağlayan, hatta esas önemlisi meşruiyet sağlayan “karanlık” karşısında aydınlığın, ölüm karşısında da yaşamın temsilcisi olmasıdır. Bilgilendirme bir yerden sonra – aslında modern devlet ve toplumda her zaman- beyin yıkama süreçlerine dönüşür, böyle zamanlarda beklenmemiş olsa da insan hatırlamadıklarını da hatırlamaya başlar. Bugün hatırlananlardan biri de dindir. Abdurrahman Arslan
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.