Petrokimya endüstrisinde yakıt olarak kullanılmayan kimyasal yan ürünlerin yaklaşık %80’lik kısmı
polimer üretiminde kullanılıyor. 2015 yılına kadar
küresel plastik üretimi 8,3 milyar tona ulaştı ve 6,3
milyar ton plastik atığa sebep oldu. Bu malzemelerin
sadece %21’lik kısmı geri dönüştürüldü veya enerji
üretiminde kullanıldı. Geriye kalan %79’luk kısım ise
ya katı atık sahalarına bırakıldı ya da çevreye atıldı.
2050 yılına kadar toplam plastik atık miktarının 12
milyar tona yükselmesi bekleniyor.
Küresel plastik kirliliğinin ulaştığı boyutları gösteren en önemli örneklerden biri 1,6 milyon km2’lik
bir alanı kaplayan ve hızla büyümeye devam eden
Büyük Pasifik Çöp Yaması. Okyanus akıntılarının bir
araya getirdiği bu plastik atık yığını gibi dört alan
daha bulunuyor. Yığınlardaki plastik parçalarının çoğunun birkaç milimetre çapında olduğu ve en az 5,25
trilyon plastik parçasının okyanuslarda kirliliğe neden olduğu tahmin ediliyor. 5 mm çapından büyük
parçalar bu atıkların ağırlıkça %87’sini oluştururken,
mikroplastik olarak ifade edilen ve çapı 5 mm’den
küçük olan plastik parçalar da yaklaşık %13 ağırlığa
karşılık geliyor. Atıkların besin zincirine dâhil olması
sonucunda deniz canlıları ve bunları tüketen insanlar mikroplastiklere maruz kalıyor. Mikroplastiklerin
tuz, bal, şeker ve şişelenmiş su gibi farklı kaynaklarda
da bulunduğu çeşitli araştırmalarla ortaya çıkarıldı.
Beslenme ya da solunum yoluyla alınan mikroplastikler vücutta birikerek iltihaplanmalara, kansere
(özellikle hayvanlarda), zehirlenmelere (özellikle insanlarda) neden olabilir.
Yıllar içerisinde plastiklere olan talebin artması
ve bazı plastik türlerinin tam anlamıyla bozunmasının yüzlerce yıl sürebildiği göz önünde bulundurulduğunda bazı önemli girişimlerin yapılması gerekiyor. Bunlar arasında plastik kullanımının azaltılması,
geri dönüşüm ve tekrar kullanım faaliyetlerinin üst
seviyelere taşınması gibi politikalar var. Mücadelenin
en önemli öğelerinden birisi de petrol bazlı plastiklerin yerini mümkün olduğunca biyobozunur özelliğe
sahip ve sürdürülebilir şekilde üretilebilen biyoplastiklerle doldurmaktan geçiyor