Westminster manastırının bodrumunda Anglikan Piskoposunun mezarı üstünde şu yazılıdır: “Genç ve hür iken, düşlerimin sonsuzluğunda, dünyayı değiştirmek isterdim. Yaşlanıp akıllanınca, dünyanın değişmeyeceğini anladım. Ben de düşlerimi biraz kısıtlayarak
sadece memleketimi değiştirmeye karar verdim. Ama o da değişeceğe benzemiyordu. İyice yaşlandığımda, artık son bir gayretle, sadece ailemi, kendime en yakın olanları değiştirmeyi denedim. Ama maalesef bunu kabul ettiremedim ve şimdi ölüm döşeğinde yatarken birden fark ettim ki, önce yalnız kendimi değiştirseydim, onlara örnek olarak ailemi de değiştirebilirdim. Onlardan alacağım cesaret ve ilhamla, memleketimi daha ileri götürebilirdim. Kim bilir, belki dünyayı bile değiştirebilirdim.”
“Bir sabah yatağında öldü Hüseyin..
Üstelik öldüğünü fark etmeyen bakıcıdan beş dakika dayak yedi.
Hüseyin’in öldüğü gün basmane şemikler arasını trenle altı kez gel git yaptık. Hüseyin'in her yaşına karşılık bir yolculuk.
Hüseyin trenleri çok severdi. Hiç binemedi.
Anlaşılan ben zayıf bir adamım. İncil'i denedim, filozofları, şairleri, ama bir şekilde hepsi hedefi şaşırmışlardı.
Tamamen başka bir şeyden söz ediyorlardı. Ben de okumayı kestim uzun süre önce.