Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Epiktetos

Epiktetos
@wufiyu
çicek emojisi Amatör Kampçı Antikonformist #76051582
İbn el-Heysem
Bilim tarihini akademik bir disiplin haline getiren ünlü bilim tarihçisi George Sarton (1884-1956), İbn el-Heysem’i, “Bütün zamanların en büyük optikçisi” olarak niteler. Fizik tarihindeki önemli isimlerden biri olan ve Batı’da Alhazen olarak tanınan İbn el-Heysem, 965 yılında Basra’da doğdu. Basra ve Bağdat’ta mühendislik eğitimini tamamladıktan sonra tanınmış bir mühendis olarak Mısır’a gitti. Her yıl düzenli taşmalarla çevresindeki verimli arazileri tahrip eden Nil Nehri’nin taşkınlarını kontrol altına alacak projeler ürettiyse de başarılı olamadı. Ancak ömrünün geri kalanını bütünüyle ışık incelemesine adayarak bilim tarihinde eşine az rastlanır bir külliyat bıraktı. 1039 yılında Kahire’de öldü.
Epiktetos okurunun profil resmi
İbn el-Heysem, matematik, astronomi ve optik konularında eserler yazmıştır. Ancak verimli ve başarılı olduğu alan optiktir. Bu alandaki çalışmalarıyla optik bilimini kökten değiştirmiştir. Matematiksel incelemeye dayanan yaklaşımı ve yaptığı son derece özenli ve ayrıntılı deneylerle modern anlamda bir matematiksel fizik çalışmasını gerçekleştirmiştir. Geleneksel bilimsel çalışma modeli için çok yeni olan bu yaklaşımının sonucunda, optik konusu, kapsamı, ilkeleri ve kuralları belirlenmiş bir bilim haline gelmiştir
Reklam
Kara Akbaba Nasıl Bir Kuştur?
Kara akbaba sadece ülkemizin değil Avrupa’nın da en büyük kuşlarındandır. Yaklaşık üç metreyi bulan kanat açıklığı ile Avrupa’da ve bazı kaynaklara göre tüm dünyada yaşayan yırtıcı kuşların en büyüğüdür. Siyaha yakın koyu kahverengi tüyleri onun kara akbaba olarak isimlendirilmesine neden olmuştur. Boynuna kadar tüm vücudunu kaplayan koyu renk tüyleri, yakasını çevreleyen açık kahverengi yakalığı ve başının üzerindeki kısa tüyleri ile son derece karizmatik olan bu türün bireyleri tek eşlidir. En fazla 39 yıl yaşadığı kaydedilen kara akbaba bireyleri üreme olgunluğuna 5-6 yaşlarında ulaşır. Kara akbabalar yaklaşık iki metre çapa ve zaman zaman bir metre yüksekliğe ulaşan büyük yuvalarını çoğunlukla tepesi düzleşmiş yaşlı çam ya da meşe ağaçlarının üzerine kurarlar. Bu nedenle de üremek için genellikle ormanlık alanları tercih ederler. Her sene sadece bir yumurta yumurtlayan kara akbabalar için herhangi bir nedenle bu yumurtanın ya da yavrunun kaybedilmesi o çiftin o sene için başarısız bir üreme dönemi geçirmesi demektir. Yumurtanın kuluçka ile olgunlaştırılması ve yavrunun bakımı hem anne hem de baba tarafından yapılır. Şubat ayının son haftası ile mart ayının başında yuvaya bırakılan yumurtadan yavrunun çıkması yaklaşık 50-55 gün sürer. Vücudu hav tüylerle kaplı ve ergin bireyin sadece başı kadar bir büyüklüğe sahip olan yavrunun yuvadan uçabilecek duruma gelmesi 3,5-4 ayı bulur. Bu süre sonunda yuvadan uçan yavrunun büyüklüğü neredeyse anne babasınınki kadardır.
Epiktetos okurunun profil resmi
Kara Akbabaların Dağılım Alanları Nerelerdir? Bu dev kuşlar, dağılım alanları Avrupa, Afrika ve Asya ile sınırlı olan eski dünya akbabaları arasında yer alırlar. Kara akbaba türünün dünyadaki dağılım haritasına baktığımızda hem Avrupa hem de Asya’da üreyen bireylerin olduğunu görürüz. Avrupa’da İspanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye, Asya’da Gürcistan, Ermenistan, Moğolistan ve Çin üredikleri ülkeler arasında yer alır.
Şili’de yer alan Atacama Çölü’nde, 5000 m yükseklikteki Chajnantor Platosu’na inşa edilmekte olan ALMA Teleskobu, Hubble Uzay Teleskobu’ndan on kat daha fazla çözünürlüğü radyo dalgaboylarında sağlayacak. Toplam maliyeti 1,3 milyar dolar olan ALMA, hem gelmiş geçmiş en pahalı yer tabanlı gökbilim projesi hem de 16 km’lik mesafeye yayılmasıyla şu ana kadar var olan en büyük gökbilim projesi. Önümüzdeki aylarda bir bölümü bilimsel çalışmalara başlayacak olan ALMA’nın 2013 yılında tüm gücüyle çalışması bekleniyor.
Epiktetos okurunun profil resmi
Toplamda 66 adet olarak faaliyet gösterecek olan antenlerin 54’ü 12 metre, 12’si ise 7 m çapa sahip olacak. İlk olarak NRAO ve ESO arasında yarı yarıya bölüşülen antenler daha sonra NOAJ’ın da katılımıyla tekrardan paylaşıldı. Son haliyle 12 m’lik antenlerin 25’i ESO tarafından AEM Konsorsiyumu’na (Alcatel Alenia Space France, Alcatel Alenia Space Italy, Avrupa Endüstri Mühendisliği S.r.L., MT Aerospace), 25’i NRAO tarafından Vertex RSI’ya ve kalan 4 adet 12 m’lik ve 12 adet 7 m’lik antenler ise NOAJ tarafından MELCO’ya (Mitsubishi Electric Corporation) imal ettiriliyor. Antenlerin ilki 2009 yılında Chajnantor Platosu’na çıkarıldı. 2011’in Ağustos ayında ise 7 m’lik antenlerin ilkinin çıkarılmasıyla antenlerin sayısı toplamda 19’u buldu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Harezmi'nin Bilimsel Çalışmaları
Hârezmî’nin asıl ünü matematikle ilgili çalışmalarından gelir, özellikle cebir alanında yaptığı çalışmalar bu bilim dalının sonraki gelişimini doğrudan belirleyen bir nitelik taşır. Akademik bir disiplin olarak bilim tarihini oluşturan ünlü bilim tarihçisi ve felsefecisi George Sarton (1884-1956) üç ciltlik Bilim Tarihine Giriş (1927-1947) adlı eserinde 9. yüzyılın birinci yarısını Hârezmî Dönemi diye adlandırarak Hârezmî’nin bu yönüne dikkat çeker. Harezmî’nin eserlerinin sayısı konusunda bir uzlaşma olmamakla birlikte aşağıdaki çalışmaların ona ait olduğu kabul ediliyor: 1. Cebir ve Mukâbele Hesabı Üzerine Özet Kitap (Kitâb el-Muhtasar fî Hisâb el-Cebr ve elMukâbele) 2. Hint Hesabı Üzerine (Kitâb el-Hisâb elHindî) 3. Yer’in Biçimi Üzerine (Kitâbu Suret el-Ard) 4. Sindhind Zîci (Zîc el-Sindhind) 5. Usturlap Yapımı Üzerine (Kitâb el-Amel el-Usturlâb) 6. Toplama ve Çıkarma Üzerine (Kitâb elCem‘ ve el-Tefrîk) Günümüze tam metin olarak ulaşan bu eserlerden Hârezmî’nin aritmetik, cebir, geometri, astronomi ve coğrafya alanlarında çalıştığı anlaşılıyor.
Epiktetos okurunun profil resmi
Matematik Çalışmaları Hârezmî’nin cebir konusundaki yapıtı Kitâb el-Muhtasar fî Hisâb el-Cebr ve elMukâbele (Cebir ve Mukâbele Hesabı Üzerine Özet Kitap) adını taşır. Buradaki cebir sözcüğü, aslında bir denklemdeki negatif terimin eşitliğin öbür tarafına alınarak pozitif yapılması işlemini, mukâbele sözcüğü ise denklemde bulunan aynı cins terimlerin sadeleştirilmesi işlemini ifade ediyor. Hârezmî bu yapıtında, birinci ve ikinci dereceden denklemlerin çözümleri, binom çarpımları, çeşitli cebir problemleri ve miras hesabı gibi konuları incelemiştir. Denklemler ax² = bx, ax² = c, ax² + bx = c, ax² + c = bx, ax² = bx + c tipleri şeklinde sınıflandırılmış ve her birinin cebirsel ve geometrik çözümleri verilmiştir. Hârezmî geometrik kanıtlamalarla desteklenen, özellikle ikinci derece denklemler üzerinde durmuş ve çözümleri için kurallar vermiştir. Bilinmeyen nicelik “şey” veya “kök” olarak adlandırılmıştır. Bugün ax2 + bx + c = 0 olarak ifade edilen bu tür denklemlerin çözümünü, o zamanlarda negatif nicelikler bilinmediği için üç gruba toplamış ve her biri için kareye tamamlama işlemine dayanan ayrı bir çözüm yöntemi önermiştir. Bu üç grup şöyledir: 1. , 2. , 3. , Birinci tip denklemin çözüm yöntemi şöyle ele alınabilir: Kenarı x olan bir kare çizelim ve karenin üst sağ köşesinde, her iki yöne de b/2 kadar bir uzunluk ekleyelim. Böylece şekil x + b/2 olarak kareye tamamlanır.
Muhammed İbn Musa el-Hârezmî
Bilimsel bilginin yani bilimin en önemli özeliği evrensel bir bilgi olmasıdır. Bu, sadece bilimin ürettiği bilgilerin genel geçer bir niteliğinin olması değil, aynı zamanda herkesin yararlanabilmesine açık olması anlamındadır. Bu nedenle ırk, milliyet, din ve cinsiyet gibi ayrımları kabul etmez. Bu anlamda her uygarlığın bilime katkısı vardır ve bilim bu katkılarla birikir ve ilerler. Bu iki özellik bilimi diğer bilgilerden ayırır. Çağımızda bilimin ulaştığı dikkat çekici düzey de yine bilimin birikmeci ve ilerlemeci özelliği sayesinde mümkün olabilmiştir. Bu anlamda verilecek en doğru karar bilimin kazanımlarında bütün uygarlıkların payı olduğudur. Greklerin kendilerin den önceki uygarlıklardan alarak geliştirdiği bilimsel miras, Orta Çağ’da İslam dünyası tarafından devralınarak Hint ve Çin kültürlerinin kazanımlarını da içerecek şekilde geliştirilmiştir. Orta Çağ’da, özellikle 8.-11. yüzyıllarda çok büyük bir kültürel yükseliş yaşayan İslam dünyası bilimde de sayısız büyük başarı elde etmişti. O dönemlerde Müslüman bilim insanlarının yaptığı araştırmalar ve keşifler dünya bilim mirasını ciddi şekilde zenginleştirmişti. Dünya bilim mirasını o dönemde zenginleştiren bilim insanları arasında çok sayıda Türk bilgin de vardı. Bunlardan biri de matematikçi kimliğiyle öne çıkan Ebû Muhammed İbn Musa el-Hârezmî’dir.
Epiktetos okurunun profil resmi
Türk kültür dünyasının seçkin üyelerinden biri olan Hârezmî’nin doğum ve ölüm tarihleri tam olarak bilinmiyor, ancak çeşitli Orta Çağ tarih kaynaklarında yer alan ifadelere dayanarak 780 yılı civarında doğduğu ve 850 yılında öldüğü kabul ediliyor. Cebir biliminin kurucusu olan Hârezmî, aynı zamanda astronomi ve coğrafya alanlarında da çalışmış ve yaptığı katkılarla bu bilim dallarının gelişiminde önemli rol oynamıştır. Hayatı hakkındaki çok sınırlı bilgilere göre, halife el-Memûn döneminde şimdilerin Bilimler Akademisi görevini gören ve dönemin birçok ünlü bilgininin toplandığı, zengin bir kütüphanesi ve gelişmiş bir gözlemevi de bulunan Bilgelik Evi’nin yöneticiliğini yapmış ve saray astronomu olarak çeşitli gözlemler gerçekleştirmiştir. Bilindiği üzere, teleskopun gökyüzü gözlemlerinde kullanıldığı döneme kadar, temel amacı astronomi alanında bilimsel araştırmalar yapmak olan ve bu amaçla gereksinim duyulan araç ve gereçleri bulunan gözlemevleriyle ilk kez İslam dünyasında karşılaşılıyor. Tarihte ilk gözlemevini kuran Abbâsî halifesi Memûn’dur. Memûn (dönemi 813833) biri Bağdat’ta Şemmâsîye, diğeri ise Şam’da Kâsîyûn Gözlemevi olmak üzere iki gözlemevi kurmuştur. Memûn’un Bağdat’ta kurduğu Şemmâsîye Gözlemevi’nde, Yahya İbn Ebû Mansûr tarafından 828 yılınd iki dönence gözlemi yapılmıştır. Bu gözlemlere matematikçi ve astronom olarak Hârezmî de katılmıştır. Bir yıl sonra, 829’da iki dönence gözlemi daha yapılmış, bu gözlemlerden 828 yılında yapılanının kusurlu olduğu anlaşılınca, sonuçlar resmen geçersiz sayılmıştır. Memûn bundan sonra Şam’da Kâsîyûn Gözlemevi’ni mümkün olan en iyi aletleri hazırlatarak kurdurmuştur. Daha sonraki dönemde astronomi tarihçilerinin Hârezmî’nin çalışmalarına değişik açılardan başvurduğu göz önüne alındığında, onun cebir alanındaki tartışmasız yetkesiyle yarışacak ölçüde astronomi bilgisine de sahip olduğunu söylemek doğru olur. Zaten bölgede yapılan kazılarda bulunan gözlemevi kalıntıları da Türkistan’ın diğer kültür merkezlerinde (örneğin Fergânâ) olduğu gibi, Hârezm’de de astronomi çalışmalarının ileri bir düzeyde olduğunu gösteriyor.
608 öğeden 1 ile 5 arasındakiler gösteriliyor.