Orhan Pamuk 'un dört yıldır yazmakta olduğu Veba Geceleri adlı romanının 27. bölümünü yayımlıyoruz. Olaylar 1901 yılında Ege'de hayali bir Osmanlı adası olan Minger'de geçer. Adanın nüfusunun yarısı Ortodoks, yarısı Müslümandır. Çin'den ve Hindistan'dan geldiğine inanılan, Asya'da milyonlarca kişiyi öldüren ve tarihte
Çıksa da okusak artık, Sessiz Ev'de biraz biraz ucundan bahsediyor Osmanlı'da Veba salgınından, demek ki taa Sessiz Ev yazılırken kafasında oluşmuş bir şeyler Pamuk'un.
Bir röpartajında izlemiştim, genelde yazdığım romanlar 20 - 30 senedir düşündüğüm romanlar ve ancak sıra gelip de yazabiliyorum ve diğer sonradan düşündüklerimi yazmaya ömrüm yetmeyecek demişti. Hem bu kadar uzun süreli düşünmesi hoşuma giderken hem de üzücü de. Aynen Sessiz Ev'de de konusu geçmişti biraz. Ben de merakla bekliyorum, özellikle geçirdiğimiz bu salgın günlerinden sonra. Merak ediyorum acaba böyle bir salgından sonra Pamuk'un da böyle bir konuda kitap yazıyor olması kendisine bazı kesimler tarafından ne gibi anlamsız eleştiriler ve komplo teorileri getirecek diye. Kesin Coronavirüs'ten sonra yazmaya başlamıştır da diyecekler.
Selam Osman, sevindim tamamlamana, benim sadece Cevdet Bey ve Oğulları kaldı, onu da yakın zamanda okurum. Gerçi iki senedir de hiç okumuyorum Orhan Pamuk.
Bu arada biz seninle takipleşiyorduk, şu an yok ama bir sıkıntı mı oldu?