Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

976 syf.
·
Puan vermedi
İLAHİ KOMEDYA / DANTE ALIGHIERI - İNCELEME Bir eseri değerli kılan nedir? Daha doğrusu, klasikler neden okunmalıdır? Bu soruya tanımlarla cevap verebilir miyiz? Deneyebiliriz belki. Onları okuyan ve seven için zenginlik oluşturan kitaplara klasik denir diyebiliriz. Tohumunu atıp eser olarak kendini unutturmak: İşte klasik eserler bu spesifik güce sahiptir. Klasikler, hem kendilerini unutulmaz olarak kabul ettiren, hem de kişisel ya da kolektif bilinçaltınca özümsenip, hafızanın kıvrımlarına gizlenerek çok özel etkiler yapan kitaplardır. Bir klasiğin yeniden okunması, ilk okuma gibi keşif mesabesinde olur zira yeniden okunuşu aslında yeni bir okumadır. Aslında klasikler söyledikleri şeyleri hep söyleyecektir; bize ulaştıklarında, üzerlerinde bizden önceki okumaların izlerini taşıyan ve arkalarından, içinden geçtikleri kültür ya da kültürlere bıraktıkları izleri sürükleyen kitaplardır ve bu bağlamıyla da kümülatif bir hüviyete sahiptirler. Hatta klasiklerin, aralıksız olarak bir eleştirel söylemler bulutu yaratan ve sürekli bu buluttan kurtulan yapıtlar olduklarını da söyleyebiliriz. Okundukları zaman, bir yerlerden bildiğimizi sandığımız şeyleri yepyeni, beklenmedik, şaşırtıcı kılan kitaplardır. Bir nevi, evrenle eş anlamlı tutulurlar diyebiliriz. Lakin elbette klasiğimiz bize kayıtsız kalamaz ve bizim onun aracılığıyla, tabi aynı zamanda ona karşı çıkarak, kendimizi tanımlamamızı sağlar. İnsan marjda bulunsa dahi, bir fon uğultusu gibi süregelir benliklerimizde. İlahi Komedya da bir klasiktir, bu bağlamda değerlidir ve okunmaya şayandır. Teolojik yaklaşımların temellerinin oyulması ile yerini rasyonel yaklaşımların doldurmaya başladığı olgusunu hepimiz biliyoruz, nitekim mezkur rasyonalitenin içerisinde yaşamaktayız. Lakin derinlemesine düşündüğümüzde, değerlerin rasyonelleştirilmesinin aslında bir yeniden değer üretimine sebep olduğunu ve bu durumun da şeyleşmeye ve fetişizme neden olmakla beraber yargısal yozlaşmaya giden yolun önünü açtığını da az çok görebiliyoruz. Bu durumda, anakronizme düşmeden, Hegelvari bir tözsel yaklaşım çerçevesinde İlahi Komedya ile izafi bir zaman ve değer yolculuğuna çıkmak, insan düşünüşünde sıkça başvurulan metaforik bağlamın pekişmesiyle beraber anlam-hayat trajedisinde de bize ışık tutan bir gelişme oluyor. Elbette bu gelişimi salt pragmatik bir perspektiften ele almamalıyız, şayet bu bağlamda bir olgusallığa, objeksiyon ve objektivasyona yönelirsek klasiklerin basit taklitçileri konumuna düşeriz. Bu durum da bizi kendimizi gerçekleştirmekten alıkoyar. Hem ay tanrıçasının da dediği gibi, bazan kavrayışlardaki diyalektik bağlamı basit bir algı düzeyinde tutmak gerekir. Binaenaleyh, Emil Cioaran’dan bir örnek alıntısı ile de bu izahatı size sahnede sergileyelim: Zehri hazırlanırken Sokrates bir flüt parçası öğrenmeye çalışıyormuş. ‘Bu ne işine yarayacak?’ diye sormuşlar. ‘Ölmeden önce bu parçayı öğrenmeme,’ diye yanıtlamış. Şunu da belirtmeliyim ki, bu eseri okurken öncelikli olarak yapılan baskıyı ve çevirinin niteliğini değerlendirmek hayati önem taşımaktadır. İtalyanların özdeyişinde belirttikleri gibi, ‘Traduttore, tradittore!’ yani çevirmen haindir. Hainliğin en azını yapabilmek uğruna titizlik gösteren, modamod çeviriden ziyade anlatılmak isteneni otantik dil çerçevesinde özümseyip aktaracağı dil düzleminde karşılığını bulmaya çalışan, metaforik bağlamların daha iyi özümsenebilmesi için tarihsel ve ontolojik araştırmalar yapıp bunları okuyucuya sunan çevirmenler tercih edilmelidir. Ayrıca Dante’nin ‘terza rima’ şeklinde uyaklı yazımı ve latince yerine Toskana lehçesini kullanması (ki bu kullanım modern İtalyan dilinin oluşumunda temel olarak addedilir) da eserin çevrilmesi konusunda bir gecikmeye neden olduğundan, bu konuda seçeneğimiz de azdır. Ben Rekin Teksoy çevirisi okudum, size de ziyadesiyle tavsiye ederim. Elbette bu denli kapsamlı ve girift nüveler barındıran bir eser karşısında onu anlamak ve hakkıyla inceleme yazmak benim haddime değil, talebim de bu değil zati. Benim amacım, satırlardaki dolaşımımın özgüllüğünü sizlerle paylaşarak esere dair düşünsel alışverişe katkıda bulunmak çabasından ibarettir. Malumunuzdur ki, İlahi Komedya üç bölümden oluşan bir eserdir: Cehennem, Araf ve Cennet. Bu bölümlerin her biri 33 adet kantodan oluşur, cehennem bölümünde ise fazladan bir giriş kantosu bulunur. Dante sırasıyla bu bölümlerde yolculuğa çıkarak, kendi iç karmaşasına çözümleme ararken aynı zamanda insanlığa yol gösteren bir kişileştirme bağlamında bizlere kendisini sergiler. Bu yolculuk Dante’nin ve satırlarda onu takip eden insanın yeniden doğuşu mesabesinde kurgulanmıştır. Nitekim Cennet bölümünün 33. kantosunda ‘anımsadıklarımla ilgili sözlerim, meme emen bir çocuğun sözlerinden bile yetersiz kalacak bundan böyle’ diyerek bu doğuşu metaforik olarak gözler önüne sermektedir Dante. Burada şunu da belirtelim ki, komedya tanımı bir güldürü yahut ironi anlamında değil, sonu iyi biten hikaye olarak ele alınmıştır Dante’nin perspektifine, nitekim yeniden doğuşun simgesel bit tezahürü olarak da bakılabilir. Ayrıca, Dante eseri yazdığında ismini sadece komedya olarak koymuştur, ilahi sıfatını 1360 yılında Giovanni Boccaccio esere eklemiştir ve böylelikle eserin Hristiyan hüviyetini daha belirgin hale getirmiştir. Bir eseri incelerken yaklaşımımız nasıl olur? Muhakkak eserin içeriğine yöneliriz, ama sağlıklı bir şekilde kavrayabilmek adına, yazarın karakterine ve yaşamına dair inceleme yapmak da önemlidir. Nitekim Dante’nin yaşamı, alegorik bir şekilde yazılan eserinde sembolleştirilmiş bir şekilde çokça karşımıza çıkmaktadır. Dante’nin yaşamında ise başat belirleyici unsurlar olarak Guelfo ve Ghibellinolar arasındaki çatışma, Guelfler’in iki hizbi siyahlar ve beyazlar arasında Dante’nin beyazlardan olması ve bu aidiyeti sebebiyle şehrin yönetiminde hakim hale gelen siyahlar tarafından sürgün edilmesi ele alınabilir. Papalığın denetiminden ari bir Floransa isteyen beyazlardan olan Dante, eserinde papalığın ve din adamlarının yozlaşmışlığından, konuşturma tekniği ile sıkça bahseder. Ayrıca sürgüne dair kehanetlerin de yine aynı teknik kullanılarak işlendiğini görüyoruz eserde. Bu bağlamlarda ele aldığımızda, eserin çok değerli bir yönüne de ışık tutmuş oluyoruz: eser ortaçağdan Rönesans dönemine geçişin karakteristik bir tezahürü mesabesindedir. İnsan aklına yapılan vurgu ve dünyanın Batlamyusvari kainat modeliyle evrenin merkezinde betimlenmesi bir nevi hümanist bakış açısı olarak ele alınabilir. Sadece öteki dünyanın önemli olduğuna dair geçmiş algıların üzerinde, dünyanın ve dünyada geçirilen yaşamın önemliliğine dair de vurgunun metne yedirildiğini farkedebiliyoruz. İlahi Komedya’da biçimsel inceliğin varlığı da önemlidir. Semboller ve sayılar kurguda önemli yer tutmaktadırlar. Mesela eserin her üç bölümünün sonu da yıldızlar kelimesi ile biter. Mısralardaki terza rima ölçüsünün üç parçalı örüntüsü Hristiyanlıktaki teslisi yansıtır. Kantoların 33 kıtadan oluşumu ise Hz.İsa’nın öldüğü zamanki yaşına işaret eder. Anlamsal sembolizasyonun varlığını ise, direkt olarak Dante’nin cehennem bölümünde işaret ettiği bir cümlede açıkça görmek mümkün: ‘Sağlıklı bir akla sahipseniz, şu tuhaf dizelerin arasında saklı öğretiyi kavrayınız.’ Ayrıca Vegilius ve Beatrice karakterleri ile yapılan yolculukta inisiyasyon bağlamında bir deneyim olduğunu da gözlemleyebiliyoruz. Yani aydınlanan konumunda olan Dante, kendisine yol gösterenler ile ezoterizm ilişkisi içerisinde. Yolda ilerleyebilmek için aydınlanması, gördüklerini kavraması gerekiyor. Bu da sembolik bağlamların çözümlenişi şeklinde tezahür ediyor. Bu durum, incelemenin önceki satırlarında da bahsettiğimiz yeniden doğuşu da temsil ediyor diyebiliriz. Bu durumu, cehennemin 13. Kantosunda zikrettiği bir şiirle Dante’nin kaleminden görelim bir de: Yaşam yolumuzun ortasında Karanlık bir ormanda buldum kendimi, Çünkü doğru yol yitmişti. Ah, içimdeki korkuyu Tazeleyen, balta girmemiş o sarp, güçlü Ormanı anlatabilmek ne zor! Öyle acı verdi ki, ölüm acısı sanki; Ama ben, orada bulduğum iyilikten söz edeceğim, Gördüğüm başka şeyleri söyleyeceğim. İncelemeye girişimizde klasik eserlerin bağlamını irdeleyerek başladık, zira İlahi Komedya da klasik bir eser. Ve muhteviyatıyla evrensel düşün hayatında, dünya edebiyatında her dönem etkilenilen bir eser olagelmiştir. Mesela Karl Marx’ın Das Kapital’inin birinci cildi, ‘Segui il tuo corso, e lascia dir le genti’ (Sen kendi yolundan git; bırak diğerleri konuşsunlar) sözüyle başlar. Bizim edebiyatımızda da yansımalarını bulmaktadır. Bunlardan birkaçına örnek vermek gerekirse; mesela Cahit Sıtkı Tarancı’nın Otuz Beş Yaş şiirinde ortaya koyduğu ömrün ortasını temsil eden metafor Dante’nin İlahi Komedya’sından görülmüştür. Dante, nazımında bunu ‘Yaşam yolumuzun yarısında’ (Nel mezzo del cammin di Vita Nostra) olarak birinci bölümün birinci kantosunda belirtir. Kurgunun geçtiği yıl 1300 yılının paskalyasıdır ve Dante bu tarihte otuz beş yaşındadır. Bir diğer örnek olarak Yahya Kemal Beyatlı’nın Kendi Gök Kubbemiz’de tasvir ettiği ‘O Taraf’ yazısını ele alabiliriz. Yahut, ilk olarak cehennemin ikinci kantosunda rastladığımız ve sonrasında diğer bölümlerde de karşımıza çıkan mitolojik bir özne olan Lavinia ismini Özdemir Asaf’ın yazılarında görebiliyoruz. İlahi Komedya’nın etki düzeyinin genişliğinden bahsettik. Bunun yanında, Dante’yi etkileyen düşünceleri de bilmek, esere dair algı eşiğimizin daha da yükselmesini sağlayacaktır. Dante’nin eserde ortaya koyduğu yargısallık çerçevesinden, Aristoteles’in fikirlerini genel olarak benimsediği söylenebilir. Özellikle de Aristoteles’in ruh kuramı, eserde kendisini pekala hissettirmektedir. Önemli olan, ruhun bedenden sıyrıldığındaki devinimidir bu fikirde. Zaten eserin kurgusu da bu fikir üzerine inşa edilmiştir. Dante’nin dolaştığı üç kısım da ruhların yaşadığı yerlerdir. Doğal olarak, Epikürcü fikrin yani ruhun da bedenle beraber öldüğünün reddedildiğini anlayabiliyoruz. Zaten cehennem bölümünde, Dite kentinin girişinde, Dante’nin kullandığı bir ifade bu durumu açıkça ortaya koymaktadır: ‘Epikuros’la onun yolunu izleyenlerin, ruhun da vücutla öldüğünü söyleyenlerin mezarları şu köşede.’ İlahi Komedya’nın dini içeriklerle bezeli olması, aslında öğretileri ve karakterleri arasında giriftlik bulunan başat inanışların eklektizminin eserdeki varlığını da insana düşündürtmektedir. Bu noktada ise, İslam dini ile alakalı etkileşime dair sizlerin yararlanabileceği bazı yazıları zikredeyim: -Cabaton "La Divine Comedie et L'islam" - Revue de L'historie des Religions 1920 -Miguel Asin Palacios, La Escatalogia Musulmana en la Divina Comedia – Madrid 1919 -Blochet les Sources Orientales de "La Divina Comedia" - Paris 1901 Ayrıca sizlerle, illüstrasyonlarından ve okuma alternatiflerinden yararlanabileceğiniz, Kolombiya Üniversitesinin oluşturduğu bir kaynağı da paylaşayım: digitaldante.columbia.edu Binaenaleyh, kantolarda gezinirken kendimce aldığım notları da bir harita mesabesinde yazının devamında sunmaktayım. KANTOLARA DAİR BİR HARİTA Cehennem 1.Kanto: Dante yola çıkma kararını alır, yolculuğuna engeli metaforik olarak temsil eden dişi kurt ile karşılaşır. 2.Kanto: Dante yolculuğa çıkmaktan korkar. Ama cehennem ve arafta ona rehberlik edecek olan, ustam diye nitelendirdiği Roma dönemi meşhur bilgini Vergilius yanına gelir. Cennette Dante’ye eşlik edecek olan ve Dante’nin aşık olduğu Beatrice’den yola çıkması yönünde haber getirir. 3.Kanto: Cehenneme giriş yaparlar. ‘Ey buraya giren sen, bütün umutlarını arkanda bırak’ yazısı onları cehennemin girişinde karşılar. İlk olarak ne kötülük ne de iyilik yapmayanlarla karşılaşırlar. 4.Kanto: Karanlıklar dünyasına inmeye başlarlar. İlk daire limbustur. Burada erdemli olup vaftiz olmamışlar bulunur. Hz. İsa’nın ruhları kurtarması olayına burada değinilir. Bilginlerin şatosuna gelirler ve birçok meşhur ismi görürler. 5.Kanto: İkinci daireye inerler. Minos burada günah yargıcıdır. Sonra katmanın içerdiği şehvet düşkünlerine rastlarlar. Ensest aşkın tabulaştırılması ve kaos nedeni olarak addedilişi de bu kantoda yer alır. 6.Kanto: Üçüncü katmana gelirler. Burada kerberos bulunmaktadır. Burası oburların cezasını çektiği katmandır. Ayrıca burada ak ve kara Guelfo’lara dair konuşma geçer Dante ile Ciacco arasında. 7.Kanto: Cehennem tanrısı Pluton ile karşılaşırlar. Bir katman daha aşağı inerler, burada savurganlar ve cimriler vardır. Sonra Styks bataklığına geliyorlar ve burada da bir diğer katmanın sakinleri olan öfkeliler ile karşılaşıyorlar. 8.Kanto: Son altı katmanı içeren Dite bölgesi ile ilk dört katmanın arasındaki nehrin her iki ucunda bulunan kuleleri farkediyorlar. Burada kayık ile karşıdan karşıya geçiren Phlegyos ile karşılaşıyorlar ve kayığına binerek karşı kıyıya geçiyorlar. (Dante sadece ruhu ile değil, cesedi ile de bu diyarda bulunduğunu işmar eden olgulardan ilkine rastlıyoruz, kayık alışılmışın dışındaki ağırlık sebebiyle suya yakın ilerliyor.) 9.Kanto: Dite şehrinin kapısına geldiklerinde, ilk başta reddediliyorlar. Lakin sonrasında Tanrı’nın bir ulağı gelip onların içeriye girmesinin Tanrı’nın kararı olduğunu bildiriyor ve bu sayede giriş yapıyorlar. Bu kısımda Medusa’dan da bahsediliyor. Dite bölümünün ilk katmanındaki sapkınlar ile karşılaşırlar. Sonrasında ise ilk defa olarak aşağıya sağdan inerler. (Cehennemde sadece iki kere sağdan ineceklerdir.) 10.Kanto: Dante ve yandaşlarını iki kez süren Farinata ile konuşurlar. 11.Kanto: Kaba güce başvuranların olduğu yedinci daireye gelirler. Yedinci dairenin üç bölümü vardır. Kendi canlarına kıyanlar ve para değeri bilmeyenler de ikinci bölümünde bulunmaktadır. 12.Kanto: Minotauros canavarı ile karşılaşırlar. Kanlı ırmağa geldiklerinde ise Kentaurlar ile karşılaşırlar. Kentaur Nesso yardımıyla ırmağı geçerler. Irmakta başkalarının canını ve malını çalan zorba hükümdarlar bulunmaktadır. 13.Kanto: Burada bir ormana girerler, ormanda Harpya’lar ile karşılaşırlar. Burada kendi canına kıyanlar ve savurgan olanları görürler. (Aristoteles’in fikirlerinden etkilenmiş olan Dante, tıpkı onun gibi bu iki grup insanı aynı kefeye koyar.) Burada intahar edenler ağaç şeklindedirler. 14.Kanto: Yedinci dairenin üçüncü kısmına gelirler. Burada yere uzanmış şekilde duranlar Tanrı’ya sövenler; çömelmiş olarak duranlar sanata, mütemadiyen koşanlar da doğaya karşı çıkanlardır. Burada zaman metaforu da sırtı doğuya, yüzü batıya dönük olan, Girit’te bulunan bir adam ile tasvir edilmiştir. 15.Kanto: Burada cinsel sapkınları görürler. Dante, Brunetto Latini ile konuşur. 16.Kanto: Burada da Floransa’nın meşhurları arasından cinsel sapkınlığı olanlarla konuşur Dante. 17.Kanto: Hilenin simgesi olan Geryon ile karşılaşırlar. Dokuzuncu kantodan sonra ikinci ve son kez aşağıya yönelirken sağı tercih ederler. Bu yönelim, hileden kaçınmak için doğru yoldan ayrılmanın gerekli olabileceğini vurguluyor olabilir. Sekizinci katmana varırlar, burada hileciler vardır. 18.Kanto: Malebelge’ye gelirler. Sekizinci dairenin bu bölgesinde ortak merkezi olan on adet hendek bulunur. Bu hendeklerde türlerine göre hile ve dalavereciler bulunmaktadır. İlk hendekteki kadın tellalları ve kadınları baştan çıkaranlar ile ikinci hendekteki dalkavukları görürler. 19.Kanto: Burada altınla gümüşü kendisine şiar edinen din adamlarına yergi vardır. Birkaç tanesiyle konuşur Dante. 20.Kanto: Bir diğer hendekte kahinlere rastlıyorlar. Dante onların hallerine acıdığında ilk defa ustası Vergilius kızıyor, bu gelişme kahinliğe dair bir acıma olmaması gerektiğine dair bir vurgu barındırıyor olabilir. 21.Kanto: Beşinci hendekte Melebranche zebanileri ile karşılaşırlar. 22.Kanto: Zebanilerle yolculuk ederler. Dante, rüşvetçi Mavarralı Ciampolo ile konuşur. 23.Kanto: Altıncı hendeğe geçerler. Burada ikiyüzlüler vardır. 24.Kanto: Yedinci hendek olan hırsızların hendeğine gelirler. Burada Vanni Fucci ile konuşur Dante, bu isim aklar ve karaların geleceğine dair haber verir. 25.Kanto: Yedinci dairede çekilen azabın tasviri yapılmıştır. 26.Kanto: Sekizinci daireye gelirler ve çift başlı bir alev şeklinde bir günahkar ile konuşurlar. Bu kişi onlara Araf dağından bahseder. 27.Kanto: Hileli öğüt vermiş alev kaplı bir ruh ile konuşurlar. Sonrasında toplumda bölünmelere yol açanların bulunduğu dokuzuncu hendeğe varırlar. 28.Kanto: Burada dokuzuncu hendektekiler ile konuşurlar. Bu hendekte bulunanlar arasında Hz. Muhammed ve Hz. Ali de tasvir edilir. Farklı inanışları temsil ettikleri için toplumda bölünmeye yol açanlar olarak addeder Dante. 29.Kanto: Son hendeğe gelirler. Burada sahtekarlar vardır. Bir simyacı ile konuşurlar. 30.Kanto: Sahtekarlarla konuşma devam eder. 31.Kanto: On hendeğin bulunduğu sekizinci daireyi, acı vadisini arkalarında bırakarak terkederler. Jupiter’e güldükleri için cezalandırılan devlerin bulunduğu yere gelirler. Burası cehennemin son katmanı olan dokuzuncu katmana geçişin yapıldığı yerdir. Antheus isimli dev onları dokuzuncu daireye giden uçurumun dibine bırakır. 32.Kanto: Antenora kısmına gelirler, burası vatanlarına ya da partilerine ihanet edenlerin bölümüdür. Bu günahkarlar yüzleri seviyesine kadar buzlu göle gömülmüş haldedirler. 33.Kanto: Bu kantoda Tolomea’ya gelirler yani konuklarına ihanet edenlerin bulunduğu, dokuzuncu dairenin üçüncü bölümü. 34.Kanto: Dokuzuncu dairenin dördüncü ve son bölümü olan Giudecca’ya yani kendilerine iyilik edenlere ihanet edenlerin bulunduğu yere gelirler. Burada Lucifer’ı görürler. Lucifer üç başlı bir yaratık olarak tasvir edilmiştir. Sonrasında bir yeraltı geçidine dalarak cehennemden çıkarlar. Araf 1.Kanto: Arafın girişine gelirler. Burada Cato ile konuşup destur alırlar. 2.Kanto: Cennete gitmek üzere Arafa gelen ruhlarlar karşılaşır ve konuşurlar. 3.Kanto: Arafa girebilmek için tövbe halinde bulunan bekleyişteki ruhlarla konuşurlar. 4.Kanto: Ruhlardan ayrılıp tırmanmaya başlarlar. 5.Kanto: Yol boyunca tövbekarlar ile konuşurlar. Araf dağının eteklerinden, ilk katmanın kapısına doğru çıkmaktadırlar. Burada bazı tövbekarların isteklerini dinler Dante, dünyaya geri döndüğünde yerine getirilmek üzere. 6.Kanto: Yol gösteren ruh Sordello ile konuşurlar. Konuşmaları içerisinde Dante’nin, papalığın yozlaşmışlığına çare olarak baskın bir krallık ideası da geçmektedir. 7.Kanto: Yolda gün ağarmaya başlar. Sordello onları kralların ruhlarının sığındığı mağara oyuklarına götürür. 8.Kanto: Geldikleri oyuklarda dünyada soylu olan ruhlarla konuşurlar. Ayrıca, şeytanın yılan şeklinde Arafta bulunuşunun metaforik bir tasviri yapılır. 9.Kanto: Gündoğumuna yakın, kehanet mesabesinde bir rüya görür Dante, ardından Lucia yardımıyla Arafın kapısına gelirler. Kapıdaki melek onları içeri alır. Arafın girişinde, görevli melek Dante’nin alnına günahlarını yansıtan işaretleri damgalar. Bu işaretler, Dante Arafın katmanlarında ilerledikçe bir bir silinecektir. Cennetin eşiğine geldiğinde hepsinden arınmış halde olacaktır. 10.Kanto: Burada alçakgönüllülüğü temsil eden mermer bir levhayı temaşa ederler. Günahlarından arınmak için yüklenmiş ruhlarla karşılaşırlar. 11.Kanto: Kendini beğendiği için şimdi kefaret ödeyen ruhlarla konuşurlar. 12.Kanto: Burada tasvirsel bir zaman yolculuğu yapar Dante. Kontemplatif bir dekor ortamında tarihi deneyimlemeler edinir. Sonrasında bir sonraki eşiğe gelirler. Eşikleri geçtikçe yürümenin daha da kolaylaştığını farkederler. 13.Kanto: İkinci dairede yollarını bulmaya çalışırlar. Göz kapakları dikilmiş olduğu halde tövbe eden ruhlar ile karşılaşırlar. 14.Kanto: Bir ruh ile Floransa’nın hali ve geleceğine dair konuşur Dante. 15.Kanto: Her dairede günahlarının birinden arınan Dante, ikinci dairede ikinci günahından arınarak üçüncü daireye geçer. Esrime halinde görüntüler görür. 16.Kanto: Üçüncü dairede ise Dante’nin öfke düğümünün çözüleceği yere gelirler. Marco Lombardo ile yaptıkları konuşmada din ve devlet işlerinin birleştirilmesi yerilirken iradenin önemine değinilir ve özgür akıl vurgulanır. 17.Kanto: Dante düşler görür. Bu sırada bir melek alnından öfkesinin simgesini siler. İdeal iyilik bağlamından uzak sevginin onarıldığı yeni daireye gelirler. Sevgi ve iyilik nosyonlarına dair Vergilius Dante’ye açıklamalar yapar. 18.Kanto: Sevgi üzerine Dante ve Vergilius arasında detaylı bir konuşma gerçekleşir. 19.Kanto: Vergilius ile konuşarak günahına dair bakış açısını olumlu bir optimizasyona tabi tutan Dante’nin alnından bu dairenin de günahı silinir. Beşinci daireye geçerler. Burada yüzüstü sürünen ruhlarla karşılaşırlar. Bunlar cimrilerdir. 20.Kanto: Cimri ruhlarla ve soylu Capet ile cimrilik üzerine konuşur Dante. 21.Kanto: Geldikleri yerde Statius ile karşılaşırlar. Bu ruh da cennetin yolunu tutmuştur ve günahlarından arınmaktadır. Karşılaştıkları esnada Arafta doğa olayları olur. Normalde doğa olaylarından münezzeh olan Arafta, bunların gerçekleşmesi ruhların arınmasına bir işarettir. Bir melek Dante’nin alnından bir günah daha siler ve altıncı daireye geçerler. 22.Kanto: Savurganlık ile cimriliğin aynı kefaret üzere olduklarını deneyimlerler burada. 23. Kanto: Zapzayıf ruhlarla karşılaşırlar. Bunlar, dünyada iken boğazına çok düşkün olan ruhlardır. 24.Kanto: Dante, boğazına düşkün olan ruhlar arasından Forese ile konuşur. Ardından Vergilius ve Statiusla beraber yollarına devam ederlerken, iyilik ve kötülüğü ayıran yasak elma ağacından türeyen bir ağacın yanına gelirler. Burada Dante’nin alnından bir günah daha silinir, bu daireden de çıkarlar. 25.Kanto: Statius, Dante’ye ruh ve beden ilişkisini açıklar. Daha sonra alevler içindeki şehvet düşkünlerinin bulundukları yere gelirler. 26.Kanto: Burada şehvet düşkünlerini izler Dante. Bu düşkünlükler arasında erdişiliğe de değinir. (Cehennemde de bunun tabulaştırıldığını görmüştük.) 27.Kanto: Orada bulunan melek, Dante’ye ateşten geçmesini söyler. Kendisiyle çelişse de ateşin içinden geçer Dante, zira Cennete gidebilmek için bunu yapması gerekir. Bundan sonra ise Vergilius Dante’yi öne alır. Artık Dante günahlarının tesirinden arınmıştır. 28.Kanto: Dante bir ormana girer ve bir ırmağa ulaşır. Burası Hz. Adem’in meydan geldiği yerdir. Burada Matelda isimli melek ile konuşur, sonra peşinden gider. 29.Kanto: Matelda, Dante ve Vergilius yürümeye devam ederler. Geldikleri yerde yedi adet şamdanın olduğu metaforik bir görüm ile karşılaşırlar. Hristiyanlığın ilkelerine dair açıklamalar yapılır. 30.Kanto: Metaforik bağlamlarla Hristiyanlığın ilkeleri işlenmeye devam eder. Bu sırada Beatrice gelir. Beatrice’in gelmesiyle Vergilius ortadan kaybolur. Zira Vergilius, Hz. İsa’nın doğumundan önce yaşadığı ve vaftiz olmadığı için Cennete girememektedir. Bundan sonrasında Dante’ye Beatrice eşlik edecektir. 31.Kanto: Beatrice, Dante’yi günahları ile yüz yüze getirir. Dante pişmanlık ve itiraf sürecini yaşar. Arınması için ırmağa sokulur, Beatrice’in yanına getirilir. 32.Kanto: Yirmi dördüncü kantoda rastladıkları ağacın aslı olan elma ağacının yanına gelirler. Burada kiliseyi temsil eden bir araba ile devleti (Roma’yı) temsil eden kartal ve ayrılıkçılığı temsil eden tilki metaforları ile oluşturalan görümsel sahnelenişi izlemesini ister Beatrice Dante’den. Bunları da yazmasını istemektedir dünyadaki insanların ders çıkarmaları için. Din ve devlet işlerinin ilişkisine dair irdelemeler sunulur burada. 33.Kanto: Beatrice, Dante’ye gördüklerini açıklar. Sonrasında Dante’nin belleğinin canlanması ve arınması için Eunoe ırmağında yıkattırır onu. Cennet 1.Kanto: Dante, içinde bulunduğu gerçekliği algılamaya çalışır. Beatrice ise ona örneklemlerle açıklamalar yapar. 2.Kanto: Tanrı’nın ışığına dair açıklamalar yapar Beatrice, ayrıca özün varlıklarda nasıl tezahür ettiğinden bahis eder. 3.Kanto: İlk yuvar olan Ay’a gelirler. (bahsedildiği üzre, kısımların adlandırılışı cehennemde katman, arafta daire, cennette ise yuvardır) Geldikleri yuvarda sözünden dönüp de sonrasında tövbe etmiş ruhlar vardır. Dante burada her tözün, Tanrı’nın buyruğunu severek kabullendiğini farkeder. 4.Kanto: İstencin özsel muhteviyatına dair Dante’yi detaylıca bilgilendirir Beatrice. 5.Kanto: Beatrice, özgür seçimin hüviyetinden bahseder. Yapılan ‘ilk sözleşme’nin bu tercihlerle alakasına değinir. Sonrasında ikinci yuvar olan Merkür’e geçerler. 6.Kanto: Burada Tustinianus ile konuşur Dante ve Roma’nın tarihine dair bilgi edinir. 7.Kanto: Beatrice, Hz.Adem’in işlediği ilk günahın etkilerinden bahseder ve bu olayın kefaretinin Hz.İsa’nın çarmıh hadisesi olduğunu belirtir. 8.Kanto: Dante, Charles D’Anjou ile konuşur, yaratılanların doğalarına dair içkin bir konuşma yaparlar. 9.Kanto: Din adamlarının kendilerini dünya işlerine kaptırışları eleştiriliyor. 10.Kanto: Bilgelerin ruhlarının bulunduğu dördüncü göğe, güneş göğüne çıkarlar. Burada bilgeliğin niteliklerinden konuşurlar. 11.Kanto: Bilginlik üzerine konuşurlarken, Beatrice ermiş Francesco ve ermiş Domenico’dan örnekler verir. Sonrasında Dante, Aquino’lu Tommasso’dan da yozlaşmanın gelişimine dair bilgi alır. 12.Kanto: Burada da ermiş Domenico tafsilatlı olarak anlatılır. 13.Kanto: Tommasso anlatmaya devam etmektedir, burada da yaratılışın özünü ve kutsal üçlemeyi Dante’ye anlatır. 14.Kanto: Dante burada Hz.Süleyman ile konuşur. Sonrasında Beatrice ile bir üst yuvar olan Mars’a yükselirler. 15.Kanto: Dante burada dedesinin dedesi olan Cacciaguida’nın ruhu ile konuşur. Floransa’nın eski dönemlerini ve Dante’nin soyunu anlatır bu ruh. (Dante’nin babasını pek sevmediği, bu yüzden eserlerinde ona yer vermediği belirtilir literatürde, soylu bağları olan aile geçmişinden ise eserlerinde bahsetmektedir.) 16.Kanto: Büyük dedesinden geçmişe dair önemli olayları dinlemeye devam eder Dante. 17.Kanto: Dante, büyük dedesinden geleceğine dair haber vermesini ister. Dedesi de sürüleceğinden ve sonrasında olacaklardan haber verir. 18.Kanto: Altıncı yuvar olan Jupiter’e çıkarlar. Burada karşılaştıkları ruhlar onlara görümsel bir anlatım sunarlar. 19.Kanto: Bu kısımda Dante, Hristiyanlık öncesinde yaşayıp günahsız olanların cennete girip giremeyeceğini sorgular. 20.Kanto: Bir önceki kantodaki sorgulamasına cevaplar bulur Dante. Hristiyanlık öncesinde yaşayıp benzer inanç çerçevelerinde hareket edenlerin Hristiyanlar ile bir tutulacağına değinilir, bu bağlamda örnekler verilir. 21.Kanto: Yedinci yuvar olan Satürn’e yükselirler. Burada Fonte Avellano’nun baş keşişi Pietro Domiano ile konuşur Dante. 22.Kanto: Bu bölümde ermişlerin yanına gelirler. Norcia’lı ermiş Benedetto ile konuşur Dante. Sonrasında yedinci yuvarı da geçerler. 23.Kanto: Sekizinci yuvarda Hz.İsa’nın havarilerini görürler. Ayrıca Cebrail meleğinin sesini işitirler. 24.Kanto: Bu bölümde aziz Petrus ile konuşur Dante. Petrus onu inanç bağlamında suale çeker, Dante’nin cevaplarının imanlı olduğu görülür. Bu iletişim esnasında inanç olgusunun nüveleri de gözler önüne serilmiş olur. 25.Kanto: Azizi Locobus ile inanç üzerine konuşmaya devam ederler. 26.Kanto: Yuhanna ile konuşur Dante. Konuşup idraki arttıkça arınmaktadır ve artık Tanrı’ya en yakın meleklerin sesini duymaktadır. Sonrasında Hz.Adem ile konuşur. Hz.Adem kendisine sınırı geçme kavramından bahseder ve dünyadaki deneyimini anlatır. 27.Kanto: Burada tekrar Petrus ile konuşur Dante. Kendisine zamanın izafiyeti aşağıların görümselliği üzerinden anlatılır. 28.Kanto: Son katmana gelirler. Burada Beatrice Dante’ye yüce noktanın etrafındaki çemberleri ve melekleri tanıtır. 29.Kanto: Beatrice evrenin nasıl oluştuğunu açıklar, melekler hakkında bilgi verir. 30.Kanto: Beatrice’in telkini ile yüzünü Tanrı’nın ışığına çevirir Dante. Bu vesile ile özsel bir betimleme yapar. 31.Kanto: Beatrice ait olduğu makama geçer. Ermiş Bernard, Dante’ye eşlik etmek için yanına gelir. 32.Kanto: Bernard Dante’ye, Tanrısal öze içkin bir çiçek metaforu ile öze dair açıklamalar yapar. Meryem Ana’yı Dante’ye gösterir. 33.Kanto: Meryem Ana’dan izin alan Dante, Tanrı’nın ışığını temaşa eder. Bu tecrübesinden ne kadar etkilendiğini betimler, bunu yapmaktan aciz olduğunu da belirtir.
İlahi Komedya (Cep Boy)
İlahi Komedya (Cep Boy)Dante Alighieri · Oğlak Yayıncılık · 20195,5bin okunma
··
444 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.