Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Ellie Goulding - Love Me Like You Do
Evet, iki hafta (ya da üç mü?) sonra nihayet incelemeyi yazabiliyorum. Bundan bilerek kaçındım çünkü Kaplumbağa Kabuğunda Dünya'yı sevdiğimi anlatmak benim için gerçekten zor olacaktı çünkü başlarda sevmediğimi düşünüyordum ki bunu da baya bir belirtmiştim. John Green'in karakterleri benim için hep kahraman gibi oldular. Yani en sevdiğim kitabından örnek vermem gerekecek olursa, Alaska'nın Peşinde mesela. Miles şu kitaplardaki 'ezik' çocuktu ama Culver Creek'te Alaska ve Albay'la tanıştığında hayatı değişiyordu, Büyük Belki'sini buluyordu. Çoğu insan hayalindeki şeyleri okuyordu ve ben John Green'i okurken içimde yeşeren o hayali büyüleyici hisse alışıktım. O hisse bayılıyordum. Ama bu kitabı okurken o his yoktu. Umduğumu bulamamıştım ve bu benim için tabii ki kötüydü çünkü John Green bana gerçeklikten kaçış sağlıyordu. Oysa bu kitap gerçekti ve okumak eğlenceli değildi. Belki çoğu kitabından daha güzel alıntılar vardı ama Miles'ın Büyük Belkisi gibi etkilemiyordu beni çünkü o Büyük Belki'ydi. Büyük Belki'nin peşinde Miles vardı ve onu keşfedecekti. Oysa burada düşüncelerinde boğulan bir kız vardı ve keşfedilecek hiçbir şey yoktu ve ben onu okudum. Yani karşılaştırma yapmadan nasıl anlatabileceğimi tam bilmiyorum, sadece, bu kitapta macera yoktu. Quentin gibi sevdiği kızın peşine takılıp hayatının macerasını yaşayan ya da Miles gibi Büyük Belki'sinin peşinden koşup hayat defterine mükemmel anılar kaydeden karakterler yoktu. Bu yüzden kitaba bu beklentiyle başlamayın. Burada kişisel sorunlarına gömülmüş ve istese bile ondan kurtulamayan bir kız, en yakın arkadaşı Daisy, geçmişinden kalan bir çocuk David ve normal John Green kitaplarında olsa yaşanabilecek ama Aza'nın problemleri yüzünden havada asılı kalmış bir dava vardı. Kitabı okurken çoğu zaman sıkıldım. Aza sürekli düşünce sarmallarına takılıp duruyordu ve ben de, "yine mi? yeter artık" falan diyordum çünkü kitabın sonunda diğer kitaplardaki gibi Aza'nın sorunlarından kurtulmasını, her şeyin mükemmel ve eğlenceli hale gelmesini umuyordum. Ama kitabın hiçbir aşamasında bunlar olmadı çünkü işte kitap öyle bir kitap değildi. Yani mesela Aza ve David ilk öpüştüklerinde Aza'nın sarmallara takılması sinirimi bozsa da -çünkü David her şeyi değiştiren o kişi olmalıydı benim için- bu ilkti deyip sinirimi bastırdım ve ikinci defa bu kısım geldiğinde her şeyin kusursuz olacağından emindim. Çünkü David o kişiydi işte, biliyorsunuz. Ama olmadı, yine sarmallar devreye girdi ve ben de kendime neden sinirlendiğimi ya da hayal kırıklığı yaşadığımı falan sordum. Çünkü Aza'nın hastalığı öyle şıp diye geçecek bir şey değildi, çok tatlı ve derin de olsa bir çocuk gelip bunu yok edemezdi ve bu tıpkı gerçek hayat gibiydi. Hiçbir şey kusursuz değildi ve sürekli kendiniz ya da başka şeyler yüzünden bir şeyleri kaybedip dururdunuz. Ki bu şeyleri kaybetmek Aza'nın suçu bile değildi ama bir noktada David ve Daisy de haklıydı. Bu onları bencil ve düşüncesiz gibi gösterse de değil, çünkü zor. Hayat zor, arkadaşlıklar, aile, kayıplar, fedakarlıklar, tercihler, bir şeyleri yürütmek zor. Çok zor ve bu kitapta John Green'in bize vermek istediği bir macera, eğlenceli arkadaşlıklar değil. Bu his. Ya da benim için öyle. Ve ben de bunu fark ettiğim de, kitap benim için beklentimi yıkan bir hayal kırıklığı olmaktan çok daha öteye geçti. Aza'yı, Daisy'i, David'i anlamaya başladım. Sıkıntılarını hissettim ve o zaman satırlar ve cümleler daha anlamlı ve hassas gelmeye başladı. Bana daha çok bir şeyler hissettirdi. Bu kitap yalnızlık gibiydi, gece vakti çimlerin üstünde ne yapacağını bilemez bir halde yıldızları izlemek gibi. Her şeye rağmen hoşuma gitmeyen birkaç detayı da yazabilirdim ama büyüyü bozmak istemiyorum çünkü çok da önemli detaylar değiller. Sadece yarım puanın o detaylardan gittiğini belirtmek istedim. Eğer yalnız hissediyorsanız, ağlamak için sadece tek bir nedene ihtiyacınız falan varsa, bu kitabı okuyun. Daha doğru bir an olamaz. Dipnot: Kitabın sonunda john green bu kitabı yazmanın tam altı yılını aldığını söylemiş. Ve kitap bittikten sonra bunu daha iyi hissettim. Yani sanki john green kendinden en çok parçayı bu kitabın içine koymuş gibi geldi ve her şey daha üzücü gelmeye başladı. John green... seni ve karakterlerini seviyoruz. ♥ Dipnot2: Normalde kitaplara şarkı yakıştırma işinde iyi değilimdir ama kitap bitir bitmez aklıma nedensizce bu şarkı geldi... şu an sözlerine bakıp dinliyorum ve gayet de uyuyor. Yani... öyle işte, garip. Dipnot3: Bu kitaptan sonra da Star Wars maratonu şart oldu...
Kaplumbağa Kabuğunda Dünya
Kaplumbağa Kabuğunda DünyaJohn Green · Pegasus Yayınları · 20181,434 okunma
·
713 görüntüleme
Evin Er okurunun profil resmi
Alaska'nın peşinde dizisi de çıktı duyurulur 😅😂
summer okurunun profil resmi
evet izledim çok güzeldi o da
3 sonraki yanıtı göster
Aycan okurunun profil resmi
Aşkım bu tutkun hiç bitmez umarım, çünkü ben artık sonu belki anlamlı olur diyerek kitaba devam etme işini çoktan bıraktım. Okudukların da hep böyle anlamli çıksın dbdjd güzel bişey ama yine de bu kitabı okumam shdjdj
summer okurunun profil resmi
ya dhsjfhjs bu gidişle yakında bitecek gibi ama bakalım hdjjfjs john green sevdiğim bir yazar olmasa muhtemelen bırakırdım ama işte sevdiğim için devam ettim... tabi sakin bi kitap ama bu zamanda küçük bir ihtimal ben senin seviceni düşünüyorum.. ama tabi bence fhdjfj
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.