Yeni bir kitaba başlamadan evvel günlerdir etkisinin üzerimde hala tazeliğini koruduğunu hissettiğim kitaba son notlarımı bırakmak isterim. İvan İlyiç'in Ölümü, okuduğum dönemle ilintili olduğunu düşündüğüm incelikli kalmış yalnızlığı, bir hayatın nasıl yaşanmasına dair sorguları ve hayatı doğru bildiğimiz şekilde yaşarken aslında bazen hiç de öyle olmadığını yüzünüze vuruyor. "Mutluydum, mutlu bir insana yaraşır şekilde yaşadım, hazları olan biri hayatı nasıl yaşarsa ben de öyle yaşadım, gerektiği gibi yaşadım." gibi bir söylemin, esasında ne kadar mutsuz ve ne kadar yalnız bir hayata eşlik ettiğini gösterip sizi kendi "ölüm" döşeğinize sürüklüyor. Çoğu satır aralarında içinizden İvan İlyiç'e sarılmak gelebilir. Kitabın sonunda ise sanki çok yakınınızdan biri bu hayattan geçip gitmiş gibi hissedebilirsiniz, ya da bu bahsettiklerimin hiçbiri sizde bir etki uyandırmayabilir; aynı hislerde buluşmayabiliriz.