Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
9/10 puan verdi
Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.
SFA hikayeciliğini üç döneme ayırır edebiyat uzmanları.Bu incelememe konu olan Alemdağ’ da Var Bir Yılan hikaye kitabı da üçüncü dönem SFA hikayeciliği örneğidir. Kitap içerisindeki öykü başlıkları şöyle; Öyle Bir Hikâye Yalnızlığın Yarattığı İnsan Alemdağın'da Var Bir Yılan Panco'nun Rüyası Melâhat Heykeli Yani Usta İki Kişiye Bir Hikâye Rıza Milyoner Sarmaşıklı Ev Eftalikus'un Kahvesi Hişt, Hişt!.. Dülger Balığının Ölümü Kafa ve Şişe Çarşıya İnemem Dolapdere Bir Hastalık Yılan Uykusu Bu öykü başlıkları içerisinde benim en beğendiğim ve keyifle okuduklarım ise ; Öyle Bir Hikaye, Çarşıya İnemem ve Yalnızlığın Yarattığı İnsan Alemdağ’da Var Bir Yılan kitabı nasıl bir kitaptır? Hikayelere hâkim hava nedir? diye sorulduğunu uydursam zihnimde kitabı şu iki alıntıda özetlerdim. 1.ALINTI (Dülger Balığının Ölümü hikayesinden) “İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum. Bu hepimizin bildiği bir korku idi: Ölüm korkusu.” 2.ALINTI(Kafa ve Şişe hikayesinden) “Vitrinli frijiderin, yahut frijiderli vitrinin önünde direğin kenarındaki iki kişilik masaya oturmuştum. Yalnızdım. Yalnızdım ama muhayyel bir arkadaşım vardı karşımda.” SFA bu hikaye kitabını ölmeden iki ay evvel basıma vermiş. Genç ölmüş bir yazar(48yaş) Siroz hastalığından ölüyor. Yukarıda bahsi geçen hikayeleri hastalığını öğrendikten sonra annesiyle beraber yaşadığı Burgazada’da yazıyor.. İçine çekilmiş. Hasta olduğunu öğrendiğinde Fransa’ya tedaviye gidiyor ama ölümcülmbir hastalığa sahip olduğunu öğreniyor. Döndükten sonra ilk hikayelerinde olduğu gibi sokaklar, insanlar, kadınlar,işçiler, hamallar ,kahveciler,seyyar satıcılar kısaca insan kalabalıkları yazdığı hikayelerde yerini hayali arkadaşlara ve yalnızlığa ,ölüm kavramına bırakmış. SFA ,insanlardan uzaklaşmış,hastalığının da etkisiyle iyice yalnızlaşmış ,düş ve gerçekliği harmanladığı hikayeler yazmış bu kitabında.. Mesela, Öyle Bir Hikaye’ de bir evden bir adam fırlıyor saklanmak için onu susam kırıntıları dolu cebine saklıyor başlıyor onunla konuşmaya.. Mesela, Kafa ve Şişe hikayesinde bir meyhanede masada yalnız oturuyor karşışında hayali arkadaşı.. Mesela bu kitapda birçok yerde ismi geçen Panço adında bir arkadaşı var,Yorganının altında hayal ettiği,ne yaşarsa yaşasın ona anlattığı beraber yanında yürüyen hayali arkadaşı.. SFA ,hikaye yazmayı meslek edinmiş bir yazar.. Hikayelerine otobiyografisini en fazla yansıtan yazarlardan biri, diğeri de tabiki Proust:))(kurgu onda hiç yok hatta). Hikayelerinde en çok tekrarlanan kelimeler konulu bir araştırma yapılmış bu kelimeler tekrar edilme sıklığına göre sırasıyla; insan, İstanbul, kahve, lokanta, kadın, ada, park, ayna, anne, aşk, balık, balıkçı, kuş, beyaz, siyah, köpek, ölüm, güzel, kötü. Gördüğümüz üzre yaşamayı, insanları ,iyiyi ,güzeli seven ,sevgi dolu bir insan.. Bir yerde okurken rastlamıştım SFA neden yalnız bir adam, yalnızlığı seven bir adam, yalnızlığı bilinçli seçmiş bir adam diye.. Aylak adam olmaya elverişli maddi kaygılardan uzak bir hayat alt yapısının yardımıyla bol bol hikaye yazabilmek için yalnızlığı seçmiş bir yazar.. Gene bir yerde okumuştum ,yalnızlığı çekilmez ve mecburi bir şey olarak görmeyin, yalnızlığı bir seçim olarak gördüğünüzde keyifli ve güzel vakitlere dönüşebilir diye.. Biz okurlara bu çoğunlukla keyifli yalnızlığın bir ürünü olarak bu hikayeler miras kalmış.. Aylaklığın hakkını veren adam İyi ki yaşamışsın ve iyiki hikayeci olmuşsun:)
Alemdağ'da Var Bir Yılan
Alemdağ'da Var Bir YılanSait Faik Abasıyanık · Yapı Kredi Yayınları · 201010,6bin okunma
··
104 görüntüleme
Resul Bulama okurunun profil resmi
Gülcan hocam, takıldınız Salt Faik'in peşine. Artık iflah olmazsınız:) Çarşıya neden inemez ki bir insan? Ya esnafı sevmiyordur, ya hava soğuktur, ya da daha bir sürü ihtimal... Siz acaba hangi ihtimal doğru diye, düşünüp dururken... Çarşıya inemem o kadar! Daha size söyleyecek söz bırakmaz. Bu tat Sait Faik öykücülüğünün peşine takar okuru. Ya, yalnızlığı anlatıp bir öyküde, hiç yalnızlıktan bahsetmemek nedir öyle, "Şişt,"der size sadece, Siz anlarsınız ki, bir söze, bir sese özlemi var... Sait Faik öyküleri için etkinliğiniz ve incelemeniz için kaleminize sağlık, keyifli okumalar :))
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Sait Faik’in peşine takıldım ,siz farkettiniz:)) Kendimi şöyle bir hayalin içinde buldum okurken.. Şehiriçi hatlarından daha önce gitmediğim birine bineyim başlayım dolmuşta binen inen insanları seyretmeye,sonra rastgele belki ya da hangi inen yolcu benim ilgimi çektiyse ineyim bir süre takip edeyim giyimine kuşamına yüzündeki ifadelere bakayım, sonra bir kahve göreyim oturan insanlardan birini izlemeye başlayım, kafamı kaldırıp değişik bir yapıya odaklanayım ,özelliklerini düşüneyim bunları yaparken telefonumdan ses kaydıyla görüp düşündüklerimi not edeyim diye merak saldım,bunu yapar mıyım diye düşündüm,kafamın içi ne kadar birbiri peşisıra düşüncelerle dolu halbuki benim, pek ilgilenmem etrafımla ..İnsan değişebilir.Değişmek istiyorum:))
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.