Göz alıcı parlaklıkta kırmızı bir elma düşünün. Bakmanız bile ağzınızı sulandırıyor. Isırdığınızda ise o ağzınızı sulandıran elmanın hiç de lezzetli olmadığını fark ediyorsunuz. Ne elma suçlu ne siz aslında.
Ama gerçek bu: görüntü bazen aldatır.
.
Kırmızı elmanın tatsızlığına benzer hayatları anlatıyor Jackson. Sakin-ılık bir havanın fırtınaya dönmesini, mutlulukla giden ilişkilerin bir bıçak darbesi almışçasına ikiye bölünmesini, umutların birden korkulara dönüşmesini..
.
‘Biz Hep Şatoda Yaşadık’ adlı romanıyla zihnimi alt üst eden Shirley Jackson, öyküleriyle de hareketli, sarsıcı bir okuma sunuyor. Kısa bulduğum bir öykünün kahramanını başka bir öyküde kullanıyor örneğin. Gidişatını durağan bulduğum bir öykünün sonunda ‘ciddi olamazsın!’ dedirtiyor.
Özellikle kitaba da adını veren Piyango öyküsü.Karakter isimlerinin bolluğuyla okuyucudan dikkati toplarken; aslında bu dikkati başka bir şey için istediğini görüyorsunuz.Açtığı çukura düşmemek için!
.
Okuduğum ilk eserinden farklı bir türde de beni etkiledi Jackson. Karamsar gibi görünse de korkmadan yazdığını duyumsuyorsunuz~
.
Çeviride ‘biz hep şatoda yaşadık’ ta da gördüğümüz Berrak Göçer yer alırken;kapak tasarımı Nazlım Dumlu çalışması.