Melisa Kesmez’in bu kitabı çevremde oldukça karşıma çıkan ve bayağılaştırılan bir eserdi. Bir Marmaray yolculuğumda bana eşlik etti bu nedenle. Kitabın edebi bir yönü olmadığını baştan belirtmek istiyorum. Size katacak olan bir kazanımı da yok kaldı ki öykülerden oluşan bir eser. Tamamen yazarın bir iç dökümü olarak nitelendirebileceğim, okuru da kendi hüznüne davet eden bir eser. Ortak duygularda buluşma yeri yani.
Ayrıca yazardan okuduğum ilk eser olup diğer kitaplarının da isimlerinin farklı olması dikkatimi çekmedi değil. Bence oldukça samimi.
“Kendini bildi bileli kabuğunu arayanlara.” demiş Kesmez. Okurken karakterin yaralarına kabuk bağlatma çabasına denk geliyorsunuz. Beş ayrı öykü beş ayrı yara ve kabuk bağlayışları. Hüzünlü öykülerdi, beni tesiri altına bir alıntı bırakayım ve incelemeyi sonlandırayım.
“Artık kimsenin düşeyazarken tutunuverdiği bir şey olmak istemiyorum.”