Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

376 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Orijinal: "Записки из Мёртвого дома". (Zapiski iz Myortvogo doma). Çeviri: 1. "Ölüler Evinden Anılar". (N.Y. Taluy) "Ölü Bir Evden Anılar". (N.Y.Taluy) 2. "Ölü Bir Evden Hatıralar". (Ergin Altay) 3. "Ölüler Evinden Notlar". (Sabri Gürses) 4. "Ölü Evinden Anılar". (Mustafa Bahar) 5. "Ölüler Evinden Anılar". (Leyla Şener) 6. "Ölü Evdən Qeydlər". [azerb.dilinde] (Məmməd Qocayev) 7. "Ölüler Evinin Hatıraları". (Haydar Rıfat) Ne düşüneceğinizi ve nasıl yorumlayacağınızı siz okurlara bırakıyorum. Fakat, istedim ki, Rusça orijinal ismini Türkçe'mize harfi harfine aktarayım: "Записки" - (çoğul, yalın hali "записка") notlar, kayıtlar; "из" - (edat) içinde, -dan, -den; "Мёртвого" - (çekimsiz hali "мёртвый") sıfat. ölü; "дома" - (çekimsiz hali "дом") ev demektir. Notlar ve anılar dilimizde birbirine çok uzak sözcüklerdir. Ayrıca, çevirmenler için karışıklık oluşturacak bir sözcük daha var - "сцене" (ing. scene; türk. sahne). Sanırım, bu "sahne" sözcüğü çevirmenlerde "hedef"ten caymaya sebep olmuştur. İlk önce, bu sözcüğün Giriş bölümünde "Сцены из Мёртвого дома"/ "Ölü evden sahneler" diye geçtiğini hatırlayalım. Anlatıcı karakter olan Aleksandr Petroviç Goryançikov, hapishane anılarını "Ölü evden sahneler" adı altında not almış. Ancak, yazar bunu okurlara olduğu gibi değil, adını değiştirerek "Ölü evden notlar" olarak sunmuş. Yani, "сцены" (sahneler) "записки" (notlar) ile değiştirilmiştir. Çevirmenler tam bu noktada Dostoyevski'yi unutmuş, anlatıcı karakter Goryançikov'un kendi notlarına verdiği isime odaklanmış olamılılar ki, çevirilerde 'ölüler' sözcüğü ortaya çıkmış olsun. Bazı çevirmenler ve yayıncılar eseri okuduktan sonra, olabilir ki, Goryançikov'un 'ölü ev'den kastının 'ölüler evi' olması gerektiğini düşünmüşlerdir. Kısacası, biz, gerekirse yazarın yerine, gerekirse notların yazarının yerine mantık yürüterek, hapishanedeki insanlara ölüler demeyi tercih etmişiz. Benim literatürümün ağzı bozuk olduğu için bu durumu 'hadsizlik' olarak ifade edeceğim. Bu bir zihniyet sorunsalıdır. Elbette ki, bunun da bir geçmişi vardır: sansürleme, sansürle yüceltme ve suiistimal. Hemen şuracıkta belirteyim ki, bu suiistimalin en büyük kurbanı maalesef Dostoyevski'dir. Ne yazar ne de onun anlatıcı karakteri, bize anlattıkları insanları edebi anlamda, mecazi anlamda 'ölüler' olarak sunmamışlardır. Hele ki, bu yakıştırmanın yapılacağı en son yazar olmalıdır Dostoyevski. Yoksa, hiç olur mu, koskoca yazar, o insanları bütün yönleriyle bize takdim etsin?! Bilakis, birilerine 'insancıklar', 'ölüler' gözüyle bakan "komunist ve kapitalist icadı" zihniyetten kurtarıp, insan statüsü kazandırmak istemiştir. Biz de seni kurtaracağız Fyodor Mihailoviç Dostoyevski! Benim tercihim "Ölü evden notlar"dır. Türkçe imlamızla "Ölü Ev'den Notlar". Edebiyat dünyasındayız, 'ölü ev' de ne demek demeye hakkımız olmamalıdır. Ölüler evi merakındaysak mezarlığa gidebiliriz. Et-kemik yığını, nefsine, bedenine teslimken sonsuz kötüleşme; kalbine, ruhuna teslimken sonsuz iyileşme potansiyeline sahip varlık - İnsan! İşte bu iki uç arasında yalpalamak, çırpınmak insanın özelliğidir. Yine bu iki kutup arasındaki, yazarın gözüne "ilişen", her insan bir ferttir. Dostoyevski 'birey'in yazarıdır. Hatta, birey'e o kadar odaklıdır ki, onların tüm detayı ile işlerken, novellaları (povestleri) hem özellik hem de sayfa sayısı olarak romana benzemiştir. Yani, ilk bakışta ne tam roman, ne de tam novella. Biz yazarımızı tanıdığımız için, üslubunu bildiğimiz için novella olarak kategorize edelim. Dediğim gibi, gözüne "ilişen" her bireyi "çılgınca" betimleme ayarında yazdığından, dolayısıyla, novellada karakter sayısı artıyor, onların kaşı gözünden tut da en derin duygularına kadar sunulması, sayfa sayısını artırdığı ğerçeğini geçelim, esere roman özelliği kazandırmış oluyor. 'Kendine has' keşke bitişik yazılsaydı da KENDİNEHASLIK diye tek kelimeyle ifade edebilseydim. Betimleme söz konusu olmuşken çevirilerde geçen 'anı' kelimesini bir daha bakıştan geçirelim. Goryançikov ise 'sahne' sözcüğü kullanmıştı. Yazarımız başkası olsaydı düşünür mantık yürütürdüm belki ama kalem sahibimiz Dostoyevski olunca birbaşa 'anı' sözcüğünün üzerini çiziyorum. Dikkat edersek önemli olanın anılar olmadığı, bireylerin 'sahne'lenmesi ve bunun sayesinde ortaya çıkan mesaj(lar) olduğunu "sezinleriz". Bütün bunlara değinmemin amacı hem yazarı kurtarmak, hem de meslek olarak çevirmenliğin aşırı hassasiyet ve sorumluluk gerektirdiğini vurgulamaktır. Peki, tavsiyem kim olur derseniz, şimdilik şaşkınım, kimseyi tavsiye edemem. Ne de olsa Nihal Yalaza Taluy ilk tercihimizdir. Tabii ki, sizlerin okuma hevesinizi kırmak yerine artırmak isterim, fakat bazen durum vahim diyeceğimiz dereceye ulaşıyor. Örneğin, şimdilerde "Budala"yı okuyorum. Esrde geçen bir cümleden şüphe ettim. Biri "Tanrı meczubu sever", öbürü "Tanrı çılgını sever" diye çevirmiş, araştırmadım ama belki biri de "Tanrı aptalı sever" diye çevirmiş olabilir... İnanınız ki, eserin içeriğini konuşmaya sıra gelmiyor. Beni de anlayınız, anlayışınıza sığınıyorum. Hepimiz ise, doğruyu ilham eden Allah'a sığınalım.
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,5bin okunma
··
196 görüntüleme
Zeynep okurunun profil resmi
Yorumu bütünüyle okudum, itiraf ediyorum Rusça bilmediğim ve Dosto’yu orijinalinden okuyamadığım için sizi aşırı derecede kıskandım:(
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Bir çevirmen sadece bir yazara yoğunlaşsa sanırım eserleri orjinal tadında okuma şansımız artmış olur. Bu arada ben de sizin incelemeyi bitireyim :) İlginize teşekkür ederim.
HadiSpor okurunun profil resmi
Beni takip eder misiniz
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.