Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

487 syf.
9/10 puan verdi
"Denilirdi ki, iman evleri ve nifak evleri vardı. Muhacirlerden Ebubekir (ra), Ensar'dan da Beni Necar'ın evleri iman evleriydi." Babası, annesi, çocukları ve torunlarıyla Müslüman olup sülalece Resûlullah (sav)'in sahabesi olma şerefine nail olmasından sebep böyle denmiştir. Bu ne şeref, ne saadetli bir aile.. Ebubekir (ra) cahiliye toplumundayken bile en şereflilerinden, hayırseverlerindendi. O zaman bile kimsenin vermediği ziyafetler verirdi. El-Eşnak (diyet ve ganimetlerden gelen mallar) sorumlusuydu. Kendisine güven tamdı. Çağının bilginlerindendi, hitabe yeteneği mükemmeldi. Karşısındakinin kalbine nüfus ederdi konuşurken. Hedef kalpler olmalı değil mi ki zaten. Etkisiz olmamız, birbirimize nüfus edemeyişimiz kalbi önemsememek olabilir mi? Resûlullah'in tebliğini duyar duymaz, şüpheye yer bırakmayacak şekilde iman etmiştir. Sıddık mahlası da bu özelliğinden gelme. Miraç hadisesi vuku bulduğunda, iman eden bazı şahıslar irtidad ettiler. Ebubekir (ra) duyduğunda kati bir şekilde "Eğer öyle diyorsa, doğru söylüyor" demiştir. Resûlullah demişse doğrudur. Ne güzel teslimiyet, ne sağlam iman.. Müşrikler: "Sen, onun gerçekten geceleyin Mescidi Aksa'ya gittiğine ve sabah olmadan geri geldiğine inanıyor musun?" dediler. O : "Ben bu olaydan daha büyük bir şeye iman ediyorum... Ona sabah akşam vahiy geldiğine iman ettiğime göre, buna neden iman etmeyeyim?". Bu tavrından dolayı Ebubekir (ra)'a es-Sıddık adı verildi. Cahiliye dönemindeki üstün meziyetleri dahi örnek olunacak ve saygı duyulacak raddedeydi. Servetini hiçbir kısıtlama yapmadan bol bol infak ederdi; en iffetli insanlardandı; cahiliye döneminde dahi içkiye yanaşmadı; hiçbir puta secde etmedi... Bu kadar güzel özellikleri olan bir insanın, İslam davetine hemen cevap verip ona icabet etmesi kadar doğal bir şey olamaz. İçki içen insanın aklı yerinde olmadığını, kendisine dahi faydası dokunmayan heykellerin de tapılmaya layık olmadığını görüp İslam'dan önce bunlardan yüz çevirmiş üstün ahlak sahibi.. Sürekli bir inanç arayışında olması, araştırmaları neticesinde onu İslam dinini duyar duymaz iman etmeye hazırladı. Bazı meziyetlerini şöyle sıralayabiliriz: Allah'a ve Peygambere imana çağıran ilk hatip; Allah ve Resûlune olan sevgisi bütün benliğini sarmış; İlk dua eden sahabe; Mağarada iki kişinin ikincisi; Müslümanların yüz akı; Sabırlı, sahabeler içinde ümmeti Muhammed'e (sav) en merhametli insan. Ebubekir (ra) hataların düzeltilmesi, insan haklarına saygı ve bu hakların ihlal edilmemesi konusunda bizlere çok güzel bir örnek; Allah korkusundan, kul hakkından korkusundan bütün benliğiyle ağlayabilen üstün insan; Ümmetin en bilgilisi olduğu hususunda sünnet ehli ittifak etmiş zat. Resûlullah vefat ettiğinde herkes kendinden geçmiş, dağılmış, perişan olmuş vaziyetteyken, onları silkeleyen kendine getiren önder. Kalbi en yanan insan olabilir, en büyük acıyı duyan olabilir. Kendini kaybetmeden yatıştırıcı, uyarıcı rolünün hakkından gelmiş. Bu husus beni çok etkilemiştir her zaman. Bütün savaşları, hareketleri, İslam'ın merkezi Medine'den yönlendirdi. Sanki önünde bütün arazilerin haritası varmış gibi; sanki bizzat kendisi oradaymış gibi, isabetli komutlar bu Liderden zuhur etmiş. Gittikleri her yerde dostça ve güven verici hareket etmelerini istemiş ordudan. Hedef İslam'a davetti. Savaş çağrısı yaptığında, icabet edip gelen Müslümanlar halifenin üzerindeki sade gösterişsiz kıyafeti görüp nasıl da kendi süslerinden haya etmişti. İslam'ı tevazu yönünden temsilde de önder. #70359084 "Allah Hz. Ebubekir'e rahmet etsin, tevazuu ile büyük, büyüklüğü ile mütevazi idi." Ve halifelik konuşmasından: "İyi idare edersem bana yardım edin, kötü davranırsam beni düzeltin." Bu beni kontrol edin demek, beni hesaba çekin, doğru yola sokun. Her insan hata yapar benim hatamı düzeltmede sizde yardımcı olun demek. Sizin idareciniz olmam sizden üstün olma imtiyazına sahip olduğum anlamına gelmez demek. "Ben Allah'a ve Resulüne itaat ettiğim sürece siz de bana itaat edin. Allah'a ve Resulüne isyan edersem bana itaat etme yükümlülüğünüz kalkar." demişti o gün ilk Halife. İnsanları her daim iyiliğe, güzele çağırdı. Nasihat etti, sünneti yaşatmaya çalıştı. Dini Resûlullah'tan aldıkları gibi aktarmaya çalıştı gelecek nesillere. Onlara Allah'u Tealayı hatırlatıyordu. Resûlullah'tan sonra dinde oluşacak her türlü noksanlığa, değişikliğe bütün varlığıyla set çekti. Nebi dünyadan ayrılınca türlü türlü fikir ayrılığı olmuş, kopmalar, isyanlar olmuş. Değişikliğe gitmek isteyen, zekat vermek istemeyen insanlar çıkmış. O da; "Vahiy kesilmiştir, din tamamlanmıştır. Ben hayatta olduğum sürece ona bir noksanlık ulaştırılacak öyle mi?" diyerek karşılarına dikildi. O, üzerine aldığı hilafeti bihakkın yerine getirdi. Dehşet verici, acı verici zamanlar. İslamiyet varoluş savaşını vermiş bir nevi. Sahabelerden, hafızlardan nice can şehit düşmüş. Çok zor bastırılmış. Zafer nasip eden Allah'a hamd olsun. İşte her Müslüman böyle sevmelidir, böyle iman etmelidir, Allah ve Resûlunu kendi nefsine tercih etmelidir, bu uğurda üstüne düşeni yapmalıdır. Dini güzelce öğrenip, yaşamamız konusunda bizlere layıkıyla örnek olacak insanların başında gelen Ebubekir Hazretlerinin hayatı okunmaya değerdir ve okunmalıdır. Resûlullah'la yol arkadaşlığından, O'nu ebedi yurduna uğurlayıp hilafeti alışına ve vefatına kadar her bir detay delillerle ifade buluyor bu eserde. Vefat etmeden kendisine ait malından artanları sonraki halifeye götürülmesini istiyor. Mekke'nin en zenginlerinden, malının hesabı olmayan insanın sadece küçük bir çocuğu olan bir kölesi, bir sulama devesi ve eski püskü bir elbisesi kalmış yanında. Hz. Ömer'e gönderiliyorlar. Kendisine yüklenen görevle şiddetle sarsılıyor yeni halife: "Allah Ebubekir'e rahmet etsin. Kendisinden sonra geleni şiddetli zora soktu." Vefatından evvel en son söylediği söz; "Beni Müslüman olarak öldür ve beni salihler zümresine kat." ayeti idi. Tarih olduğu gibi yazılır. Kişilerin duygu, inanç ve ilmini aktarmada, olayların görünmeyen manevi yüzünü yansıtma da zayıftır. Öyle bir gayreti de yoktur. Tarih kayıtlarına bakıp hüküm vermek, sahabeleri eleştirip yargılamak haddi aşmaktır. Zira onlar gibi görüp, onlar gibi düşünemeyiz. Ayrıca tarih kayıtları her zaman tahrif edilmeye çalışılmış. Yalan ve uydurma sözler eklenmiş, bazı rivayetler es geçilmiş, bazı batıl tevil yoluna girilmiş. İnsanlar artık neye inanacağını bilemez hale geldi, veya her duyduğuna inanıp daha tehlikeli bir yola girdi. Sahabeler hakkında bilgi edinirken unutmamamız gereken şeyler olmalı. Onlar Resûlullah'ın talebesi, O'nu örnek aldılar, hayatlarını baştan aşağıya O'nun davetiyle değiştirdiler. Övüldüler Allah tarafından , Resûlullah tarafından. Bu eserde atılan adımların uzun vadede ne kadar isabetli olduğunu yakinen müşahede etme fırsatı yakaladım. Allah için yaşanırsa, dünyada da ahirette de zafer verilirmiş. Çabalarını, gayretlerini, candan geçmelerini(maldan demeye hacet görmüyorum), dini bütün yönleriyle kıyafet gibi üstlerini geçirip insanları mıknatıs misali hidayete çektiklerini, bu yolla yüceldiklerini, güzelleştiklerini gördüm. Bu yolda, bu istikamette bizde güzelleşebiliriz...Müslümanlar olarak onları layıkıyla, olduğu gibi tanımaya muhtacız. İslamiyet'in bütün dünyaya yayılma harekatının ilk evrelerini içeriyor. Raşid Halifeler Dönemi setinin devamını okumak için sabırsızlanıyorum. Böyle kapsamlı ve akıcı kitaplara denk gelmek nimet.. (Sadece bir bölümde anlatılanları zayıf buldum. Detaylara girmeden geçilmesi, eserin geniş kapsamlı muhtevasına zarar verdi benim açımdan.)
I. Halife Hz. Ebubekir (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve Dönemi
I. Halife Hz. Ebubekir (ra) Hayatı, Şahsiyeti ve DönemiAli Muhammed Sallabi · Ravza Yayınları · 201899 okunma
··
130 görüntüleme
SuaY okurunun profil resmi
Devamında farklı bir rivayette "Şu Habeşli köleden, şu sulama devesinden ve şu eski püskü elbiseden başka..." da deniyor. Daha fazla uzatmamak adına eksik yazmışım.
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.